gerek doğuştan gelen, gerekse talihsiz ve elim bir kaza sonucu oluşan görme engeline sahip kardeşlerimizin yüzlerinde devamlı gördüğümüz; bir mânâ taşımayan, tebessüm etmekle etmemek arasında sıkışıp kalmış can çekişen gülümsemedir.
arkadaşlar inanın çok düşündüm bu mevzuyu derinlemesine irdeledim, geceleri uykusuz kaldım, kafamı yastığa koyduğumda "neden acaba" diye kendi kendime sordum ama cevabını bulamadım... aranızda muhakkak ki nadiren de olsa görme engelli bir vatandaşımızla sokakta, vapurda, otobüste, dolmuşta karşılaşanınız olmuştur. bununla birlikte televizyonlarda da bazen "onların da gönlünü alalım" maksadıyla birtakım programlarda görme engelli vatandaşlarımızı da araya katarlar ki hani onlar da güya normal bizden biriymiş gibi göstermek için ve dikkat edin bu kardeşlerimizin yüzünde hiç değişmeyen ve anlam veremediğim o gülümseme vardır. ortada bir durum yoktur, zaten olsa bile göremediklerinden ötürü hani komik bir şey olsa görüp gülemezler, espri falan da yapılmamıştır ama ne hikmetse hep gülerler.
acaba görme engelli kardeşlerimiz neden hep güler? hayata karşı bir tavır mıdır bu, yoksa hiç göremeyecekleri güzel yarınları hayal edip mi gülerler?
o değil de ben niye hiç gülemiyorum amk. gözüm görüyor ama suratım hep asık.
Anlamsız değildir o. Fiziksel engeli olan insanların diğer duyguları gelişmiş olur genelde. Çoğu da farkında görmedikleri dünyanın ne kadar boktan olduğunun ve mutlular.
görmediği için daha iç dünyasına odaklıdır bu yüzden kafasından geçenlere gülen biridir. öyle zannediyorum, bu bir his kanıtı olabilir mi? bilemem. hem bilsem nasıl söyleyebilirdim ki?
"yaşamak her şeye rağmen güzel" anlamını taşıdığını düşündüğüm gülümsemedir. şahane bir isyan.
ayrıca görme engelinin dünyanın güzel bir yer olduğunu farketmeye engel olduğunu sanmıyorum. bu insanlar bizden fazla gelişmiş( bu bir mecburiyet) duyularıyla her şeyi duyuyor ve hissediyorlar. bu yüzden "görselerdi gülmezlerdi" tespitine katılmıyorum.
iyiliğin yüze yansımasıdır. sokakta yürürken önüme bakmadan bir adama çarptım, elindeki beyaz bastonu farkettim ve hemen afedersiniz, afedersiniz dedim. yüzündeki o masum gülümsemeyle asıl ben özür dilerim dedi. sesi öyle naif, öyle içtendi ki. yürümeye devam ederken beynimde sesi yankılandı, gözlerim yaşlara boğuldu.
yok bizden biri gibilermiş gibi bilmem ne. görme engelli olan da zihinsel engelli olan da hepsi bizden biri. senin gibi düşünce engelli ilerizekalı şükretme özürlüler yüzünden o insanların gönlünü almak ihtiyacı hissediyo normal insanlar zaten.
Çok sık olmasa da onları gördüğüm her an içimden birşeylerin koptuğunu bedenimin ağırlaştığını suratımın terlediğini hisseder onlar için yapabilecek birşeyimin olmadığı için kendimden utanırım.
Gülümsemek için illa görmek mi gerekir? Güzel şeyler hissediyorlar diye gülümseyemez mi bir insan? Siz mesajlaşırken veya telefonla konuşurken sizi gülümseten birileri olmadı mı hiç?
allah ağlatmasın ve sabır versin. ama çok kısa bir konuya değineceğim. insanlara bir dünya kurallar koyan hatalarını kollayıp sınavlara köprülere maruz bırakan cehennemde yaktıran veya yakan bir varlık. kendi kusurlarını hiç görmez mi? yani bu durumda görme engelliler biraz daha hafif diyeceğim ki değil, bir çok beyinsel ve fiziksel engelli insanların dünyaya gelmesine izin veren bir tanrı, nasıl olur da bunlar imtihan der. ozaman madalyonu ters çevirelim biz tanrıyı sen insanı oyna hoşuna gidecek mi? merak ediyorum. tamam fazla uzatmayacağım ama madem yaratıyorsun sahip de çıkacaksın. öyle kolay tanrı falan olunmuyor heralde. adamlar belediye başkanlığı için bu ülkede 2 ölü ve milyonlarca takla dönüyor. sen ne sandın ey tanrı aşağıya bak da bir gör yarattığın dünyayı. dünya yanıyor sen nuri huri diyorsun.