görece aptal insanların daha mutlu olması

entry11 galeri0
    ?.
  1. ne yazık ki hayatın en değişmez gerçeklerinden biri de bu. nerede bir aptal görüyorum kakara kikiri gülüyor. dert tasa var ama onu fark edecek kadar zeka düzeyi yok. bakın çevrenizdeki ismail yk dinleyen tiplere, bakın demet akalın dinleyenlere... hepsinin birer ortak noktası var; mutlular. örnek adam asgari ücretle çalışıyor, demet akalın'ı cep telefonundan son ses dinliyor ama yüzü gülüyor be pezemengin. sikeyim ya..
    6 ...
  2. ?.
  3. onlara bakınca yok ya ben sorunluyum diye düşünüyorum ama ilerleyen saniyelerde, o şekilde mutlu olduğumu sanarak saçma sapan güleceğime, mutsuzluğumla yaşamayı ögrenirim daha iyi diyorum.
    1 ...
  4. ?.
  5. kibirli insanların diğer insanlar hakkında aptallarmış gibi düşünmeleri doğaldır çünkü kibir bu işe yarar yaramışda .

    kibiri ise en başta şeytan sever dahada kötüsü bazı insanlarada sevdirir sevdirmişde .

    bir insan gercekten aptal olsa bile onun hakkında aptalıkla ilgili ileri geri konuşmak hiçde akıllıca değildir .
    0 ...
  6. ?.
  7. kendini zeki sananlar gibi gereksiz muhabbetlere girip, canları sıkmamalarından kaynaklanır. olaya basit bakar görmek istediğini görür. başkalarına göre yaşamazlar hayatı.
    2 ...
  8. ?.
  9. bir niçe öğretisidir. 'saf mutluluğa sadece çocuklar ve aptallar uılaşabilir' diyor. birşeyler bilmenin insana sorumluluk getirdiği de ve her sorumluluğun insanı strese soktuğu ve de stresin mutluluğu engellediğini düşünürsek doğru bir önermedir. bunun çözümü olarak stoacılar denen topluluğun düşüncelerine kulak verilebilir. onlar mutluluk için hayattan en düşük beklentiyi bekleme formulünü seçmişlerdir. kanımca bu da insanı karamsarlığa ittiği için beklenitinin dışındaki vakitlerde insanı umutsuz kılacağından mutsuz da kılacaktır. yani hep mutlu olmak diye bir şey yoktur sadece zamanın içinde mutluluğun yüzdesi arttırılabilir. çok uzun süren bir mutluluk ise sıradanlaşır. bunu yaşarken farkedebilmek en büyük mutluluktur.

    zamansa aristo'nun deyimiyle parça parça ''an''lardan oluşan bir bütündür. bu anların insan yaşamı boyunca kapladığı alan o kişiye göre 'hayat'tır. hayattan zevk almak dileğiyle.
    0 ...
  10. ?.
  11. asgari ücretle çalışan adam ismail yk ya da demet akalın dinleyemez mi diye düşündürmüştür. demet akalın veya başka sanatçı dinlemek zevk işi ister zengin dinler ister fakir.
    0 ...
  12. 1.
  13. aziz nesini haklı çıkaran fikirdir... aziz nesin halkın %60'ı aptaldır demekle bunu kast etmişti bence. öyle ya akıl yok fikir yok lay lay lom gülüp eğleniyor insanlar hala. hiçbir şeyin farkında değil insanlar. hiç sorgulamıyorlar. işsizliği öne sürdüğün zaman onlar tembel diye savunuyor padişahlarını. çivi çakmadı 9 yılda deyince de bilmem ne kadar yol döşedi ama diye cevap verirler. aptal çünkü. hayatı boyunca hiç sorgulamamış ki koyun mübarek yemlersen otlanır vermezsen de öyle melül melül bulgur nohut bekler çobanından...

    bir şey düşünüp bu düşüncelerini belirten insanlar tarih boyu içeri tıkılmışlar hep. ve aptal insanlar bunlara vatan haini, kominist, bölücü gibi yakışıksız suçlamalarda bulunarak onları anılarda hep linç etmiştir.

    eğitimle de kapanmaz bu aptallık illeti. bakın araştırın memnuniyet anketlerinde yaşamdan memnuniyet oranı tavanda. en müreffeh toplumlarda bile bu kadar yaşamından memnun olan insan yok.

    bu yazımı güncel bir örnekle daha da somutlaştırayım. o evet oyu verenler mesela hiç sorguladı mı neyin değiştiğini. o erdal eren için ağlayan 12 eylülle hesaplaşacağız diyen, 13 eylül günü herşey çok daha farklı olacak diyen adama niye sormuyorlar hala ne değişti diye.

    aman suya sabuna dokunmayayım diyen halk ne kadar akıllıdır, yani ne kadar o evet oyunun hakkını sorgulayacak demokrattır..?
    0 ...
  14. 2.
  15. nerede okuduğumu hatırlamadığım önerme doğrulaması. "ilkel insan mutlu insandır"
    0 ...
  16. 3.
  17. 4.
  18. cahillik mutluluktur arkadaşlar. bu gerçekten de böyle, ben de hiçbir şeyin farkında olmasan ben de mutlu olurdum. seçim size kalmış, hangi tarafta olmayı yeğliyorsunuz?
    0 ...
  19. 5.
  20. Bir şey karmaşıklaştıkta ondan alınan zevkte üstesinden gelme yeteneği ile doğru orantılıdır.
    Hayatı basit olarak algılayıp derinlemesine dalamayanlar için hayat basittir. Öyle olduğu için de O kişi için mutsuzluk veren karmaşıklık, yoğunlunluk ve detay ya yoktur ya da çok azdır.

    Dışarıdan saf, salak veya aptal olarak bilinen görünen veya öyle algılanan insanların, devamlı mutlu olarak görünmesinin "umurunda mı dünya" şeklinde yorumlanan yaşadıkları hayat;
    1) Kişinin gerçekten de saf ve zekasının basite indirgenmiş bir yapıda olması ve hayatın karmaşıklığını algılamak yerine basitinden tekdüze şeylerle mutlu olabilmesini sağlar.

    Örneğin, normal ve karmaşanın içinde yaşayan bir insan için, kurallar dizini vardır ve buna uyması sorumluluğu dahilindedir. Entryde bahsedilen tipler ise, asla sorumluluk kavramına yanaşmazlar.

    Bizler bize bir sakız veren ile dost olup hemen gülücükler saçmayız veya kuşun kalkıyor mu len?diye kimse bize sormaz. Neden? Sakız veren kişi için hemen şunu düşünürüz, ulan bunun benden ne menfaati var? ardından cevabımızda şu olur; saol kardeş dişimden rahatsızım başka bir zaman,

    Bize kuşun kalkıyormu ulen? diye soramazlar... Bi kere lan veya len diyemezler.
    Suratının üstüne yumruğu yerler veya lafı icabı, çok istiyorsan arkada deneriz canım,
    merakın kalmasın yani deriz... oturturuz yerine...

    Ama saf denilen insan sadece güler ard niyet aramaz ve en fazla gülerken heee der...

    2) diğer kesim ise saf görünmeyi isteyen uyanık kesimdir ki, bir kaç girişmden sonra onların ne kadar akıllı olduğunu ve menfaateleri icabı saf salak ayağına yattığını hemen görürsünüz.
    Ne derseniz he derler, abii... amca... abla dır herkes onlar için.. bir menfaatlerine dokunun bakın nasıl sizi vatan haini ilan ederler memlekete...

    3)en son kesim ki herkes olmasa bile halkımızın %75 ini aynı hataya düşüren kesimdir.

    Bu tiplerin kafası fiziksel olarak küçüktür bu yüzden de ilk etapta özürlü ve saf zannedilirler ve ve kendini uanık ve akıllı zannedenler onlara hemen rencide edici bir iki girişimde bulunurlar.

    Bulundukları ilk andan itibaren de geri püskürtülürler ve bunu da asla hazmedemez bizim akıllılar. Aralarında o küçük kafalılara kin besleyen ileri zekalılar da vardır elbet.
    Küçük kafalı biri ile karşılaştınız mı sakın onu hafife almayın, ilk sefer dalga geçersiniz, ikinci sefer onu PC başında bu yazıyı ve diğer yazılarını yazarken bulabilirsiniz.

    Sonuç olarak, Bir köye gidersiniz, oradaki insanların sizin kaale almayacağınız ne kadar basit şeylerle eğlendiğini görür ve şaşırırsınız.

    Kaçınız çelik-çomak oynar? Kaçınız bu oyunu bilir?

    Kaçınız Havada uçan bir 15 cm tahtanın peşinden bir tarlayı bi boydan bi boya koşar?

    Kaçınız, sokak lambası yok diye, gece dolunayda saklambaç oynayıp saman yığınlarının içine saklanıp sonrada bütün sabaha kadar kaşınır, şofben olmadığından sabaha ancak banyo yapar.

    Kaçınız, en büyük zevki radyoda akşam haberlerini TRT 1 den dinleyip cigarasını tüttürüp,
    Hanım bugünde memleketin durumu ehvali kötü, habere doyurdular elhamdulillah diyen bir insan gördünüz ve onunla sohbet edip onun gözü ile dünyaya baktınız?

    Kaçınız? Siz son moda spor ayakkabınızla Ahıra bile yanaşmazken kokusuna dayanamazken, gibi bilek boyu inek bokuna batarak süt sağmaya giren birini faltaşı gibi açılmış gözlerle seyrettiniz?

    O insanların hayattan ne kadar basit beklentileri olduğunu bilseniz,
    ve yine o kocaman kocaman insanların her gece komşularıyla toplanıp, ortaya bir kibrit ve ıslak havlu koyarak, Hırsız polis hakim savcı oynununu büyük küçük tüm aile fertleriyle kahkahalar içinde saatlerce oynadıklarını ve kızaran avuçlarını tutarken, yarın akşama görüşürüz diyerek ayrıldıklarını görseniz ne hissederdiniz?

    bunlar hepten salak ve deli mi derdiniz?

    göreceli değerlendirmek çok yanlış bir davranıştır.

    yaşantısıyla ve görünüşüyle saf ve cahil gördüğümüz o kişiliklerde ne cevherler yattığını bir bilseydiniz...

    ahh... bir bilseydiniz...
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük