odaya girerken ''-lütfen depresyona girerken ayakkabılarınızı çıkarınız'' yazılı tabeladan anlamalıydım, bugün bir şeyler olacaktı. aslında ben deli değilim, sadece öyleymişim gibi yapıyorum. biri vardı, onu görmek için 60 kilometre yol yürümüştüm yolda gözlerimi kaybettim. böylelikle onu görmezden gelebilirdim ama ben daha iyisini yaptım: karşısında geçtim ve senin gözlerini ben tasarladım, keşke benim tasarladığım bu gözlerle görebildiklerimi bir görebilseydin dedim, kendinden nefret ederdin. hiç aldırış etmedi. olabildiğince yalnız kalmıştım.
doktor, aslında düşündüğümü sandığım bu şeyleri yüksek sesle bağırmamdan rahatsız olacak ki; son olarak "lütfen aklını bulmak istediğin gibi bırak" dedi. güzel laftı. aklımı en son nerede bıraktığımı hatırladığım gün onu da gidip alacağım. söz veriyorum.