afedersin dün sızmışım yatağımda. 10 dakika dedim bir uyandım 6 saat olmuş. ocakta hazır çorba için koyduğum tencere ve içinde inanılmaz ama, evet, su vardı. 6-7 saat içerisinde su buharlaştı. yetmedi tencere kapağını oluşturan demir moleküllerinin titreşmesi ve devamında bu vibriyotik hareketlerin tencere kapağının tutacağı plastik yapıyı eritmesi hatta belki de süblimleştirmesi suretiyle ortalığa derin ve enfes bir plastik kokusunun yayılması beni huşu içerisinde uykumdan uyandırdı.
kimya okuyan bir arkadaşımı aradım. "ne yapmak lazım ki bu plastik kokusunu sönümleyelim" dedim.
ilk dediği şey "oda spreyi" oldu. işte geleceğin kimyacıları. bitti mi, hayır.
uzun bir bekleme süreci sonunda ikinci önerisi "sirkülasyon" oldu. yani kapı pencereyi aç götünü yay koltuğa bekle demek istedi. bunu bilmiyordum hakkaten. nasıl düşündü, şaşkınlık içerisindeyim. heralde seçmeli bir derste öğretmişler.
işte içler acısı üniversiteli manzarası. işte türkiye.
halbuki bana dese "iki gram kezzap ile 30 ml sütü karıştır yarım limon sık bunu kaynat o havadaki plastiği oluşturan bikarbonik hidro sülfür moleküllerinin kökünü kurutur" işte o zaman derdim "harvard mı hadi canım sen de".
Pratikten ne anladığınıza bağlıdır. Örneğin bir inşaat mühendisliği öğrencisi kendi alanında kullanamıyosa bu eğitim o üniversiteliye yazıktır ileride zorlanacaktır. Fakat bir elektronik mühendisliği öğrencisinin bozulan televizyonu tamir edemeyecek olması çok normaldir.
iş bulsa bir ihtimal kullanacak olan lakin müfredatların gereksiz yere şişirilmesinden ötürü aldığı eğitimin büyük bir bölümünün boşa gideceği farz olan üniversitelidir.
temsil misal peyzaj programı öğrencileri;
fitopatoloji dersi adı altında bildiğin entomoloji görüyor. yok böceğin kolu-bacağı, yok böbreği-dalağı...
tamam bitkileri koruyacağız, sağlığından da sorumluyuz fakat bir böcek görüldüğünde bitki de ona uygun ilaç bellidir gider alır propektüsüne göre kullanırsın. böceği alıp neşterle deşip "aaa bunu sindirim sistemi kuvvetliymiş o zaman emülsiyon ilaç kullanayım" ya da "bakayım ağzında parçalayıcı dişler var mı, o zaman solüsyonla karışım yapayım" diye bir çabaya girmeyeceğiz.
bir sandık dolusu gübre hazırlamış insanım. o gübreyi hangi bitkiye versen mutasyona uğrar, allah allah deyü adama saldırır. bir dünya hazır gübre var, ben niye itina ile gübre yapıyorum manyak mıyım ya?! hem de hayvan kadar sandıkla... çeyiz sandığım yok lan benim o kadar.