türkünün asıl isimi oğuldur. sözleri Mustafa Atıcı'ya aittir. sözleri ise;
gömdüm oğul seni toprağa gömdüm.
kanlı gözyaşlarımla pınara döndüm.
tabudun üstünde dirildim öldüm.
seni vuran eller kırılsın oğul.
doymadım sesine fidan boyuna.
kalın ip taktılat ince boynuna
gül gibi düştün toprağın koynuna.
seni asan eller kırılsın oğul.
giden oğul hiç gelir mi yerine.
ah evladım yaram indi derine.
hele bakın zalimin eserine.
seni yakan eller kırılsın oğul.
ankara da adres bar da müzisyenden istediğim ve hayatımda ki en uzun çamlardan birini devirdiğim şarkı.
adres bar ı bilenler bilir, ankara nın sevilen mekanlarındandır.
kimileri "çok fazla hırpani mekanı" diye düşünse de mustafa özarslan lar, oğuz aksaç lar ve bir sürülerinin zamanında çaldığı ve hala daha da çalmaya devam ettikleri bir mekandır.
bir gece ekiple beraber eğlenmeye gittiğimiz de, türkülerin hava da uçuştuğu, kahdehlerin keder ile tokuştuğu anlarda, ön masada oturmamızın vermiş olduğu kolaylıkla müzisyene doğru yanaşıp, "gömdüm oğulu çalabilir misin üstadım!" dedim.
sahnede bir anda bir sessizlik oldu, sessizlik neredeyse koca bara sirayet etti, cankat erdoğandı yanılmıyorsam, ben hiç öyle bakan bi adam görmedim yüzüme...
ne hata ettik, şarkının adını yanlış söylesem bu kadar üzülmez, "bu işte kesin bi bokluk var" dedim kendi kendime. biraz durdular, arkaya doğru bir de orkestraya baktı ve çalmaya başladılar.
yahu nasıl içten söylüyor, nasıl yanıyor ciğeri "gömdüm oğul" derken. sanki bebesini yeni toprağa vermiş!
şarkı bitti alkış kıyamet, ara verdiler müziğe, adamın gözler dolmuş kan çanapı olmuş. " ağzına sağlık" diyebildim sadece, butkum tutulmuştu.
daha sonra masadakilerden bir abim olayı anlattı, iki ay falan oluyormuş heralde, kardeşini trafik kazasında kaybetmiş.
bir daha ne dinledim. ne birinden istedim bu şarkıyı.
hani bazen çok sevdiğin bir şarkıyı belirli kişilere pay edersin, aklına dinlerken onlar gelir, ne kadar sevsen de dinleyemezsin ya, aynı öyle birşey bu şarkı.
hala daha içime derttir o gece. "dilim tutulaydı da istemeyeydim!" derim hep. hayat böyle yaşayarak öğreniyorsun acı şeyleri. ne diyelim, nur içinde yatsınlar, gül gibi toprağın koynuna düşenler...