öyle ya, seyircisiniz lafın gelişi...
oysa, kendi oyununuzdur seyrettiğiniz;
aşk ve keder, kahkaha ve gözyaşı,
korku, kaygı, umut, şah hüzün.
kanlı canlı, durgun ve heyecanlı;
bütün bunlar insan olduğunuzdan...
işte, çetin bilmecemiz!...
saat dediğimiz zaman bölümü, mesafeleri ve zamanları geçerek bize doğru gelmeye çalışır.
bunun bize yaklaşması bir gaye güder; o gaye de, nefeslerimizi kesmek içindir.
kendisine saati varmış kimse derhal ölmüş olur.
.. özellikle solun köpürttüğü bir gözbağcılığına bir misal vereyim: anlatırken "ben geliyorum!" diyeceğine, "ben var gelmek eylemi!" dercesine bir cehdle bütün gücünü klişe deformasyonuna verince, bunun adı "kendine has bir dil ve estetik" oluşturmak!
oysa iş, satırlar arasına kıvrılan fikir edasında; ve estetik ile dil, bu edayı temin eden görünüşte...
yoksa keyfiyet davası, kuru kabuk değil!
bir insan ki, islâmcılık iddiasındadır ama erkek ve kadın olmanın bir keyfiyet işi olduğunu tınmaz; geç!
bir insan ki, namus sözünü sadece kadına ait görür ve onu eve kapadıktan sonra kendi namussuzluğunu meşru görür; geç!
"Gölgeler" veya orijinal adıyla "Shadows". "Gölgeler", Amerikalı bağımsız film yapımcısı John Cassavetes'in 1959 yılında yönettiği ve aynı zamanda senaryosunu yazdığı bir filmidir. Film, Cassavetes'in sinemada doğaçlama ve gerçekçi yaklaşımlarıyla dikkat çekmektedir.
"Gölgeler", New York'un yeraltı sanat dünyasında geçen bir hikâyeyi anlatır. Film, genç bir adam ve kız kardeşleri arasındaki ilişkilerin, aşkların ve hayal kırıklıklarının karmaşık dokusunu keşfeder. Cassavetes, filmi gerçekçi bir tarzda çekerken, oyunculara büyük bir özgürlük tanıdı ve sahnelerin büyük bir kısmını doğaçlama olarak çektirdi.
"Gölgeler", Amerikan bağımsız sinemasının önemli bir örneği olarak kabul edilir ve Cassavetes'in sinema kariyerinin başlangıcını temsil eder. Orijinal ve yenilikçi bir yaklaşımı olan film, bağımsız sinema hareketinin gelişimine katkıda bulunmuştur.
dava ne biliyor musun?
ben, akılsız akılcıları, akıl ve zeka idmanı ile yatmak istiyorum ki, mücerret fikir meselelerine yanaşabilsinler…
şuur seviyesinin her değişmesinde, gerçeklik seviyesinde değişeceğini anlasınlar.
mütefekkir salih mirzabeyoğlu’nun ilk basımı 1986 yılı olan, onun kaleminden çıkan her eseri gibi sıradışı bir roman.
insan düşünmeden edemiyor, eğer sadece sanat ve edebiyat eserleri verseydi karşımıza nasıl eserler çıkardı?
gölgeler, elif, kayan yıldız sırrı ve münşeat bu konuda bize fikir veriyor.
gölgeler romanının baş kahramanı “adem”dir.
adem ikili bir anlama sahip malûm: adem: ilk insan, ilk peygamber; adem: yokluk. günlük hayatın içinde adem ve gölgeleri okuyucuya “hayatın hakikati”ne dair tablolar halinde görünüyor.
ahmet muhip dıranas ın üç oyunundan biri. ilk sembolik tiyatro olma özelliğini taşır. bir şair nasıl oyun yazar onun ispatı.
okuldayken lisans tezim için seçip incelemiştim ödevdir diye çok da önemsemeden bir sunum yapmıştım şimdi vefasızlık ettiğimi hatırladım. canım çekti bu oyunu, olsa da okusam elimde yok pdf de bulamadım. baskısı yoktu o zaman şimdi de yok.
oyunda kendisi ve hayalleriyle birlikte bazı sıkışık durumlarda bulunan bir baba vardı. bir de annenin isyanını hatırlıyorum:
"tükendim gerçekdışı labirentlerde dolaşmaktan."
Sorgulayan gölgeler hep takipte
Yıldırımlar çarpsın haykırayım
Duyulsun sesim duyulsun
Tokat olsun kimliksiz diyara kimliğim
Bu uğurda tükensin nefesim
Ya da kalbime boyundan neşter çekilsin
Kaybolsun gölgem kaybolsun
Gün yorgun gün ürkek susuz geçsin;
Ne gam ne keder boğmasın içimdeki suskunluk beni Yeter;
Duvara sor
Zındana sor
Hücreye sor!
davul atakları, oldukça etkili bass gitar tekniği ve elektro bağlamanın ahengi şeklinde akıp giden orhan gencebay bestesi ispanyol motiflerde var eserde..
orhan gencebayın kendine has müzik duyumuyla bestelediği efkarlı parçasıdır. güçlü bası ve aradaki kederli elektro geçişiyle dikkat çeker.
--spoiler--
gölgeler hep pesimizde adim adim iz sürerler
gölgeler hep sessiz sessiz ne söyler nede dinlerler
gölgeler gölgeler bizden neyi isterler
gölgeler gölgeler seni almak isterler
--spoiler--
Bütün soruların yanıtları bir tek yerde
O suların çekilmediği tek yerde
Bir göç alır başını, bizden çoğa doğru
Toplasam önüme düşen gölgelerimi
Yaptıklarıma değil, yapacağıma bakar
Yine de bir şeylere güvenmemek
Güvenmektir tek birşeye
izin verse sevinç yoksunluğu
Nerelerde gizlidir asıl yolculuğumuz
Ne zaman, nerede başlayacaksa
Pusuda çırpınır umudun ilk dilimi
Şimdi toplandı artık üstümüzde
Dinle bak, o fırtınanın uğultusunu
beni benden almış, tadından yenmez trt programı. kıracı çok sevmem aslında ama funda ararla ikisi bir aradayken pek keyifli oluyorlar. .dev bir orkestrayla orhan gencebay şarkıları. inanılmazdı.