bir insan ki, islâmcılık iddiasındadır ama erkek ve kadın olmanın bir keyfiyet işi olduğunu tınmaz; geç!
bir insan ki, namus sözünü sadece kadına ait görür ve onu eve kapadıktan sonra kendi namussuzluğunu meşru görür; geç!
.. özellikle solun köpürttüğü bir gözbağcılığına bir misal vereyim: anlatırken "ben geliyorum!" diyeceğine, "ben var gelmek eylemi!" dercesine bir cehdle bütün gücünü klişe deformasyonuna verince, bunun adı "kendine has bir dil ve estetik" oluşturmak!
oysa iş, satırlar arasına kıvrılan fikir edasında; ve estetik ile dil, bu edayı temin eden görünüşte...
yoksa keyfiyet davası, kuru kabuk değil!
saat dediğimiz zaman bölümü, mesafeleri ve zamanları geçerek bize doğru gelmeye çalışır.
bunun bize yaklaşması bir gaye güder; o gaye de, nefeslerimizi kesmek içindir.
kendisine saati varmış kimse derhal ölmüş olur.
öyle ya, seyircisiniz lafın gelişi...
oysa, kendi oyununuzdur seyrettiğiniz;
aşk ve keder, kahkaha ve gözyaşı,
korku, kaygı, umut, şah hüzün.
kanlı canlı, durgun ve heyecanlı;
bütün bunlar insan olduğunuzdan...
işte, çetin bilmecemiz!...