gölge oyunu

    48.
  1. insanoğlu, başta kendinin olmak üzere doğadaki diğer varlıkların gölgelerinin hareketlerini uzun süre incelemiştir. Gündüz güneş ışınlarının, cisimlerin üzerine düştüğünde ters tarafta oluşan gölgeler ve gölgelerin cisimlerin hareketlerine göre biçimlenişi, bu doğa olayını ilk başta tanımayan insanlara çok ilginç gelmiştir. Gölgenin; bir ışık kaynağının, cismin üzerine düşmesiyle oluştuğunu, cismin hareket etmesi durumunda gölgenin de hareket ettiğini anlayan insanlar, ışık ve gölge hareketlerinden, gölgelerle anlatım tekniğini bulmuştur. Başlangıçta yaşamın bir paçası olan gölgelerle anlatım, zamanla geliştirilerek sanat halini almıştır. insanlar sözlü olarak anlattıkları destan, öykügibi anlatı türlerini, kendi bedenlerini veya tasvirlerini yaptıkları cisimlerin gölgelerini kullanarak, oyunlaştırıp görsel olarak anlatmaya başlamışlardır. (Kukla ve Gölge Tiyatrosu - Mevlüt Özhan - Bursa Büyükşehir Belediyesi Kitaplığı, s.16, Bursa-2014)
    4 ...
  2. 44.
  3. Türk sinemasının bu filmi yapabilecek bir seviyeye ulaşmış olmasından inanılmaz mutluyum. Bundan 4 yıl Sonra Tabutta rövaşata çekilmiş.

    Seviyeyi uzaya taşımışlar... ve 2017:cumali ceber... ulan ne içirdiler bize.
    3 ...
  4. 11.
  5. şevket altuğ' a madem bu kadar yeteneklisin niye onbeş yılda bir film çekip adamın asabını bozduruyosun dedirten yavuz turgul işi. bir lafımızda erkan can' a; ulan madem bu kadar güzel küfredebiliyodun, gemilerde talim vardı da, temel numarasıyla on senemizi niye yedin be insafsız. mahallenin muhtarı' ndan ilmuhaber kağıdı almak için miydi bütün bu heba çağı. biz istesen sana altın koza' larla kaplı evlenme cüzdanı bile verir, atilla dorsay' ın bize verdiği yetkiye dayanarak seni star bile ilan ederdik.
    3 ...
  6. 8.
  7. bir cemal süreya şiiri.

    GÖLGE OYUNU
    Gölgeme bak gölgeme
    Amma aşık, amma divane
    Oturmuş kanepesinde gurbet elin
    Kendini seyreder gözlerimde
    Amma aşık, amma divane.

    Gölgene bak senin gölgene
    Amma fakir, amma biçare
    Ceplerini elleriyle doldurmuş
    Aynı kanepesinde gurbet elin
    Amma fakir, amma biçare.

    Ya öbür adamın gölgesi, öbür
    Amma hinoğlu hin, amma hergele
    Ayıp fiiller kuruyor belli
    Kulakları toprağın üstünde kocaman
    Amma hinoğlu hin, amma hergele.

    Gölgelere bak gölgelere
    Amma işsiz güçsüz, amma avare
    Şarkılara inanıyorlar bütün gün
    Hepsi de aynı şarkının insanları
    Amma işsiz güçsüz, amma avare...
    2 ...
  8. 28.
  9. Gölge oyununda, arkadan ışıklandırılan beyaz bir perde vardır. Karagöz ve başka tipteki kuklalar bu perdenin üzerinde oynatılıp konuşturulur.
    2 ...
  10. 22.
  11. Yavuz Turgul, yazıp yönettiği nadide filmine boşuna vermemiş bu ismi. Zira yukarıdaki tanımdaki gibi; filmin dokusuyla da muhteşem örtüşen bir mukaddime var. Esere, Gölge Oyunu karakterlerini andıran çalgıcıların anlatımları ile giriyoruz, esas karakterleri anlatıp bizi hikayeye buyur ediyorlar.

    Muhavere bölümüne ise çalgıcıların geri çekilip bizi buyur ettikleri kapıdan giriyoruz. Mahmut ve Abidin karakterleri karşılıyorlar bizi. Mahmut (Şevket Altuğ) duygusal, biraz içe kapanık, dürüst bir insandır. Etrafındakiler de böyle bilirler zaten kendisini. Ama Abidin öyle değildir, gemici eskisi olan kendisi, "her limanda bir sevgili" tarzındaki uçarı yaşamını devam ettirir, gerektiğinde fırıldaklara da girer, dürüstlük ve yardımseverlik gibi diğerlerine örnek olacak erdemlerden de yoksundur. ikisi farklılıklarına rağmen birbirlerini özümsemişlerdir ve maddi olanaksızlıklarına rağmen sırt sırta vererek sürdürürler hayatlarını. Burada ufak bir parantez açıp; Hokkabaz filmindeki ikilinin de bu filmden bir nebze ilham aldığını düşündüğümü söyleyebilirim. Ayrıca bu iki zıt karakter, biraz da Hacivat ve Karagöz havası oluşturmuyor değil izleyicinin zihninde. Kavgaları da oluyor çünkü arada.

    Bu ikisi "Karabiberler Modern Komedi ikilisi" olarak basit bir pavyonda gösteri yapıyorlar. Pavyon basit, zaten gösterileri de öyle ilgiyle izlenen bir gösteri değil. Patronları, bu ikiliye boşuna para verdiği görüşünde hem.

    Muhavere bölümü ile fasıl bölümünü buradan birleştirerek devam edelim;

    ikilinin hayatına birden giren sağır ve dilsiz Kumru karakteri giriyor. Pavyonun patronuna konsomatris diye tanıtılan Kumru'nun sağır ve dilsiz olduğu sonradan anlaşılınca ve ilk geceden de kapı önüne koyulunca bizim iyi yürekli Mahmut dayanamayıp yanına alıyor Kumru'yu, evlerinde üçüne de yetecek yatak bile olmamasına rağmen.

    Kumru karakterine göz atmakta fayda var. Zira Kumru okuyor karşısındakileri şiir gibi, kulakları duymasa bile. Kendisi gibi temiz yürekliler de karşısında ise anlatıyor da derdini rahatça. Kumru'nun bir haceti var ve bizim ikiliden yardım istiyor. ikili de -Mahmut'un zorlamasıyla biraz- Kumru'nun yardımına koşuyor tabii.

    Ev sahibesi karakteri üzerine de Yavuz Turgul özen göstermiş sanıyorum ki. Çünkü onun repliklerini ve ızdırabını çektiği hastalığı filmin gizli ipuçlarını da içinde barındırıyor. Güzel bir derinlik katmış filme.

    Fasıl bölümünde baş karakterlerimizin derin dünyalarına da ulaşıyoruz. Onların geçmişlerini anlatmalarını ve anılarını yorumlamalarını izliyoruz. Yavuz Turgu'un maharetini özellikle de Abidin'in terk etme üzerine sözleri sebebiyle bir kere daha takdir edelim.

    Filmin gidişatı hakkında seyir zevkini bozacak bilgi vermek istemediğimden, düğümün çözüldüğü bitiş bölümüne geçelim;

    Diğerlerinin "SON" yazıp bitireceği bölümde, Turgul bize oyununun prestijini(Nolan'ın The Prestige filminden yıllar önce Turgul kullanmıştır bu olguyu) gösteriyor. Tahmin edeceğimden çok daha mükemmel bir sonla bağlanıyor hikaye, enfes.

    ikilinin hayatındaki değişime vurgu yapan çalgıcı ekibimiz, "Kim bilir?" diye sorarak, filmin sonunda yönetmenin izleyiciye sorduğu soruyu dile getiriyor.

    ------------------------------

    Oyunculuk açısından bakarsak; Şener Şen ile Şevket Altuğ muhteşemler. Müzikler de filme uyumlu diyebiliriz.

    Bu güzel filmin sanırım ki DVD'si yok, dolayısıyla Divx sunumu da yok. Çamur gibi görüntü ve oldukça boğuk kalitesiz bir sesle izlemek zorunda kaldım. Gerçekten enteresan.
    2 ...
  12. 46.
  13. başrollerinde şener şen ve şevket altuğ'un olduğu yavuz turgul'a ait 1992 yapımı enfes film.

    yarı mistik, yarı tasavvufi enteresan bir senaryo; filmin sonuna kadar sizi saran yavaş bir gerginlik hissi ve 2 adamın mükemmel oyunculuğu.

    yıllardır ismini duyup da izlememiş olmak biliyorum ayıp; fakat böyle bir eseri daha iyi anlamak için defalarca izlemeli.

    filmin sonundaki rüya anlayışı ve kalp birlikteliği kurma gibi kavramlar zaman zaman tasavvuftaki "allah'ın yansıması" anlayışını yansıtıyor.

    türk sineması tarihinin varlık felsefesini işleyen ilk filmi diyebilir miyiz acaba?
    2 ...
  14. 49.
  15. 6.
  16. nedense bazı anlarda bu filmde yaşadığımı düşünür korkarım.
    1 ...
  17. 2.
  18. sevket altug ile sener sen in basrollerini oynadıgı bir türk filmi.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük