şevket altuğ ile şener şen' in başrollerini paylaştığı film.
izlediğim en iyi türk filmlerinden. sabaha karşı ezkaza rastlamasam uzun süre daha haberim olmayacaktı muhtemelen.
şehrin kalabalığında kaybolmuş, yaşam savaşı veren iki arkadaş (üçüncü de katılıyor sonra) , çevrelerindeki insanlar ve tabii ki istanbul...
türk sinemasının kilometre taşlarından diyebileceğimiz bir yapım, bir yavuz turgul filmi.
konunun işlenişi, akıcılığı, sıradışılığı yanında kamera ve ışık kullanımı aşmış düzeydedir. türk sinemasının nirvana'sıdır bu film. 1993 ylında çekilmiş bir film olarak son dönem fantastik avrupa yapımları ile kafa kafaya gidecek güzelliktedir. destansı bir anlatıma sahiptir...
Gönül verdik perdeye dost, başlayan bir gazeldir
Hüner değilse de dünyaya gelmek ne güzeldir
Ölümlüymüş dünya, neler gelmiş neler geçmiş
Hüner, geçmişi gününde görüp güldürmededir
Gülen pek az, ağlayan ne çok, Tanrıyı saymazsak
Hüner, oynayan kim, oynatan kim, bilmededir
Tanrı gölgesini eksik eylemesin duamız
Hüner, gölgede solmadan açmayı bilmededir.
önce iki kişi dövüştü. biri yaralandı, biri süründü.
sonra iki mevki savaştı, biri dövündü, biri güldü.
hala iki dünya vuruşuyor, biri sövdü, diğeri ölecek öldü.
aralarında bi başkası dolaşıyor. bu adamı hatırlıyorum. ilkinde de bu vardı dünkünde de, şimdi de. elleri al, gözleri gibi. saçlarında bir kara bulut. nefret saçıyor. bir ona sataşıyor bir buna koşuyor. onu kimse görmüyor ama hepsi dinliyor. korkuyorum.
bağırıyorum, herkes bana bakıyor. zaman bir kaç saniye duruyor. beni gören herkes duruyor, kimse duymuyor. yapayalnızım.
başkası bana yaklaşıyor. elinde bir torba, yarısına kadar dolu. bir taraftan yürüyor, bir taraftan avcundakileri savuruyor. evet bu o, kimse görmüyor ama ben görüyorum. bu sefer başka hiç bir şey göremiyorum. elleri daha kırmızı, gözleri daha kindar. yaklaşıyor, kaçamıyorum.
mt nin abluka alarm ile beraber söylediği, türkçe rap adına yapılmış en güzel işlerden biri.
Laedri Verse
Yalan münasabetle madur ettim adımı affet
Aklı tenkit edememek mi menfi ettim hatrı
Şerdeyim bitap bu halim metanetim bu tüm bugün
Bu mevzu müşkül etti kalbi kalpler ordusunda terfiyim
Hadim edin bu pembe düşümü meşgulüm
Zaman yok eşkalim kayıp bi başkayım bugün
Bi başka aşktayım revaçtayım ben haydi taşlayın bu kalbi
Tuşlayın tevazü yok tecelli edememekte neymiş anlatın
Kardan adamlarında yok anlam sen haydi salla aslanım
Bu sahne son bi drama şahit olacak aklın
Vakit tamam lan rapimde bir kelam dilimde son duam
Dualarım kabul mu mevlam?
Bir vesikalık müsade ver bu suret ezberin mi yok kinayelerde
Kalbe doydu bak rapim mi çok lan bu sanki boş bir anlam oyunu
Kullan oyunu yorumu bana bırak ve tadına bak bu tam bi gölge oyunu
Mt Verse
Tek kişilik dünyalar içindeyim ve içimde ben içinde
Renkli dünyalar olan sanal bir biçimde
Tek virüslü arkadaş içimde bak ve söyle sen kimsin de
insanlık hiç bilinmeyen ilimdi
Seninle sayfaları yeniden yazalım isterdim
Birde mavi derilere siyanür ozona sprey yeşil kırlara plastik atıklar dilerdim
Uzaktan safsatalıkla izlerdim güneşleri
insanım ben kırık kalbi yapışmaz umuda aşık acıya aşk kadar hasret
Topraktan bi can bana sormadan geçen zamana alışan
Dönek dünyamda gerçeklerimin hepsi yalan
Umuda yolculuk bu dönülmez akşamların ufkunda da olsa
Birde güneşlerim içime doğsa Abluka Alarm ve Mt
ipsiz kuklaların gölge oyununu oynasa bu en son dramada
Savaş Verse
Dertlerim bu şifrelendi belleğim nöbetçi yüklemim de arsızım
Ve titremiş tenimde saygı yok yok
Sade evrenimde taş bloktu bense
insanım sonuçta sözlerimde kaygı çok çok
Fırsatım hurafe tepti şansı tok karında tek ilaçtı
Bense çizgilerde belli baskı yepyerinde taştı
Gemim betonda battı bahtı her utançla tahtı kaptı yapılı çokca zanlı
Sarkalaçtı sezgiler ilerde bir müzik ve hile başlamış bu oyuna
Çalgılarda senfonik majörse şartım tam şafakta tattı
Tahtın ölümü bozgun etti gözlerimde döndü şanlı salgın
Çok inanca yoksulum ve kararsızlık ortamında kindilinle arkadaştı
Sattı gerçeği konumda belli yön değişti sahi
Kavgamız tanımda öldü sözlerim ve söndü kirli zaati
harika bir yavuz turgul filmi. hikayesi olsun, oyuncuları olsun sıradışı diyebileceğimiz tarzda.
ama izlerken bu film yeniden çekilse harika olur diye düşünmedim değil.
senaryosu biraz daha değiştirilerek. şener şen yerine cem yılmaz, şevket altuğ yerine ozan güven olacak. orkestranın anlatıcılık görevi biraz daha arttırılacak, ve hikayeyi daha ağdalı anlatacaklar. ihsan oktay anar tarzı bir anlatımdan bahsediyorum.
kızın gizemi tam kıvamında bence. ona dokunulmaması lazım.
hatta mekan olarak da ankara pavyonları olabilir. malum şu sıralar bayağı popüler.
bu güzel hikayeden çok daha ekmek yenilmesi lazım.
hoş filmin kendisi de hakettiği değeri görmüyor. ama biraz kitlelere ulaşamadığından kaynaklı bir durum olsa gerek.
en hoşuma giden sahnesi, kuyumcuyu soymadan önce kullanacakları silahın mahmut'un paltosunun delik cebinden astarına kaçması ve abidin'in o astardan sürte sürte silahı yukarı, delikten geri çıkarması.
insanoğlu, başta kendinin olmak üzere doğadaki diğer varlıkların gölgelerinin hareketlerini uzun süre incelemiştir. Gündüz güneş ışınlarının, cisimlerin üzerine düştüğünde ters tarafta oluşan gölgeler ve gölgelerin cisimlerin hareketlerine göre biçimlenişi, bu doğa olayını ilk başta tanımayan insanlara çok ilginç gelmiştir. Gölgenin; bir ışık kaynağının, cismin üzerine düşmesiyle oluştuğunu, cismin hareket etmesi durumunda gölgenin de hareket ettiğini anlayan insanlar, ışık ve gölge hareketlerinden, gölgelerle anlatım tekniğini bulmuştur. Başlangıçta yaşamın bir paçası olan gölgelerle anlatım, zamanla geliştirilerek sanat halini almıştır. insanlar sözlü olarak anlattıkları destan, öykügibi anlatı türlerini, kendi bedenlerini veya tasvirlerini yaptıkları cisimlerin gölgelerini kullanarak, oyunlaştırıp görsel olarak anlatmaya başlamışlardır. (Kukla ve Gölge Tiyatrosu - Mevlüt Özhan - Bursa Büyükşehir Belediyesi Kitaplığı, s.16, Bursa-2014)