göl saatleri

entry1 galeri0
    1.
  1. göl saatleri; göl kuşları, serbest müstezad nazımları, muhtelif şiirler başlığıyla yky'dan eleştirel basımı yapılmış ahmet haşim eseri.

    --spoiler--
    göl saatleri, ahmet haşim şiirinin açık denizi gibi... bu yüzden haşim'i anlatırken ''ben şiir dediğimiz şey için bu baştan daha güzel bir mahfaza, zeka denen kıvılcım için bu gözlerden daha mükemmel iki menfez görmedim'' diyen ahmet hamdi tanpınar'ın haksız olduğu söylenebilir mi?
    --spoiler--

    mukaddime
    seyreyledim eşkal-i hayatı
    ben havz-ı hayalin sularında,
    bir aks-i mülevvendir onunçün
    arzın bana ahcar u nebatı.

    öğle
    yeşil sularda büyük inciden çiçekler açar
    gümüş böcekler okur aba bir neşide-i hab**,
    durur sevahilin* üstünde, bi-heves, bi-tab,
    güneş ziyasını içmiş benat-ı hab* u serab...

    öğleden sonra
    içer gümüş kıyılardan remide** ahular
    ve onların sesi eyler bütün sükutu harab;
    eder bu avdeti, durgun sulardan, istiğrab**
    gürültüsüz ve uzak mai diğer ahular...

    akşam
    susar meşacir-i pür-şam** içinde bülbül-i ab,
    sular sema-yı hayalatı eyler istiab**;
    döner bu sahil-i niliye gölgeden kuşlar
    ağızlarında güneşten birer kızıl dürr-i nab*...

    gece
    nücum u mahı* dökülmüş semanın eşcara*,
    melul manzaralar şimdi bir gümüşlü sehab*;
    derin sulardaki ecramı avlayan kuşlar
    eder havali-i pür-nur-ı mahtaba* şitab***...

    gece yarısı
    ve ansızın suya etmekle mah-ı dur sukut
    miyah-ı ruhumu* andırdı safha-i talab*:
    o ruh içinde muzi bir garib nilüfer
    bütün elemlerin üstünde münceli* ter ü tab*...

    seher
    ağaçların seheri zirvesinde titreşiyor
    tuyur-ı faniye-i alam-i tahayyül* ü hab*.

    semayı kaplayacak, şimdi, gazeler gibi nur
    zavallılar kalacaklar esir-i ufk-ı türab*.

    ve onların gözü eyler nücum-ı fecre* itab**
    ve onların sesi eyler ''nihayet''i işrab...

    siyah kuşlar
    gurub u hun* ile perverde* ruh olan kuşlar
    kızıl kamışlara, yakut aba* konmuşlar;
    ufukta bir ser-i maktu'u* andıran güneşi
    sükut u gamla yemişler ve şimdi doymuşlar.

    karanlıkta beyaz kuşlar

    vahşi karaltılardaki simin** kuşların
    mer'i* miyan-ı sine-i yeldada* yerleri:

    guya cihan-i sayede* metruk-ı nur* olan
    fecr-aşina* melikelerin* muğber** elleri

    koymuş kenar-ı sahile fağfur* kaseler,
    mahın* birikmiş orda ziya-yı mukattarı*...

    kuğular

    suda yorgun, muzi** tecelliler**
    ediyor bir takarrübü ifşa*:

    kuğular, leyl* içinde, sine-güşa*,
    geliyor, gözlerinde mestiler*;
    sanki mahmul-i hande keştiler
    ki olunmuş nücumdan* inşa...

    kuğuların avdeti*
    ölü bir satıh-ı abın* üstünde
    ki celi**, lerze lerze**, daratı***,
    sihr-abad-ı maha* gitmek için
    arıyorlar reh-i semavatı*...

    geldin

    bir gün
    akşamın ölgün
    duran o namütenahi ziya* denizlerine
    gark olan eşcar*
    gark olan ovalar
    oluyorken sükut u hüzne makar*,
    geldin alam-ı kalbi* teskine...

    ey şebabın hayal-i cavidi *,
    o melul akşamın havası kadar
    gelişin bir sükun-ı saridi*...
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük