türkiye'de güneşin en son battığı yerdir. bu mükemmel adada beşiktaşlı hristo'dan bir kahve içmeden, bir sakızlı muhallebi yemeden dönmeyiniz ey sözlük ahalisi.
(bkz: kime sorsan gösterir)
aydıncık sahili muhteşemdir. sapsarı kumları ve tertemiz deniziyle çok güzeldir. yaşadığımız kötü trafik kazasına rağmen adanın güzelliğine diyecek laf yoktur. her adım başı olan hayratlarından da suç içmek büyük bir keyiftir!
türkiye'nin en buyuk adasıdır. buna karşın uzaklarda denizin ortasında unutulmuş gibidir. oysa rüzgar sörfü için alaçatıdan bile daha uygundur burası. türkiye'nin en temiz denizi buradadır, serindir ama temizdir. oltayı attığın anda balık vurur mu arkadaş? burda vuruyor. ama diyorum ya cennetten bir parça olan gökçeada gereken ilgiyi görmüyor ve hak ettiği yerden uzakta ege denizinin hırçın sularında tüm gizemini koruyor.
Çanakkale'nin bir ilçesi ve Türkiye'nin en büyük adasıdır. Ege Denizi'nin kuzeyinde, Saros Körfezi girişinde yer almaktadır. 91 km. kıyı şeridine sahiptir. Yıllık yağış miktarı metrekareye 950 - 1050 mm arasında değişmektedir. Adanın batısında yer alan incirburnu Türkiye'nin de en batı noktasını oluşturmaktadır.
türkiye'nin en batı noktası olan incirburnu'nun bulunduğu çanakkale ilçesi. hala bakir kalabilmiş bitki örtüsü ve doğası açısından ömrün geri kalanının yaşanabileceği ender yerlerden biridir. ayrıca ada'ya gelindiğinde nefise karatay'ın babası olan orhan karatay'ın ünlü sakızlı muhallebisini ve madam'ın evinde dibek kahvesi içmeden dönmeyin.
güzeldir, candır, gezilesi yerdir. ülkenin en güzel yerlerindendir, dindin bir ortamı ve rahat bir havası vardır. kültür seviyesi yüksektir, farklı insanlar bulunur.
burasının ada olmadığını düşün.
yani etrafında deniz yok.
sadece kara parçası olduğunu düşün.
doğuda ne kadar berbat yerlerden bahsediliyorsa;
en berbat olma konusunda rakip tanımayan bir yer.
askerlik yapmıştım. anne, baba ve teyzem beni görmeye gelip yaklaşıp 15-16 gün mahsur kalmışlardı... şimdi gelişmeler oldu mu bilemiyorum ama o dönemde;
* altı neredeyse düz, aslında "kapalı göl veya iç deniz"de işlediği ifade edildiğini duyduğum arabalı vapurların işlediği; kışın doğa şartları nedeniyle işleyemediği, kış mevsiminde açık deniz fırtınası yüzünden bazen 10-15, bazen 20-25 gün, bazen daha da fazla o vapurların -doğal olarak ulaşamadığı-, anakara bağlantısının ulaşım/elektrikle kesildiği,
* ada halkının kışın çalışmayan vapur nedeniyle bırakın gazeteyi filan, adaya bazı haftalar "un" bile gelemediği/getirilemediği için ekmeksiz kaldığı; bu durumlarda askerin ekmek yapıp dağıttığı,
* türkiye'nin en büyük adası olduğu halde, hava şartlarına dair bilginin o dönemde sadece trt2'deki hava durumu'nda "arada sırada"(Salı-Perşembe-Pazar) takip edilebildiği,
* karşısındaki yunan adası'na (ki karaya uzaklığı gökçeada'nın yaklaşık 2-2,5 katı olarak aklımda kalmış, yanlışım yoksa) kışın en sert havada bile deniz otobüsüvari tekne ile -halkının susuz kalmaması için- su taşındığı söylenen, aralarındaki boşluğa mitolojide poseidon'un savaş arabalarına ait atları, savaş arabalarını park ettiği;
* "geçen kış vapur çalışmadı yine fırtınadan; asker olmasa aç kalırdık" diyen rum kökenli türk vatandaşları olan
bir adaydı...
şimdi de böyle midir, bilemiyorum, 2002-2003 yılları bu açıdan çok şaşırtıcı ve bir o kadar da hüzünlüdür benim için.
gökçeada'yı duydukça, doğudaki birçok yer gibi olanaksızlıklar ve yaşayanların sessiz hüznü ile üzüntü duyarım.
* dünyanın sayılı su kaynağına sahip,
* 3 bin civarında sivil, x sayıda askerin bulunduğu,
* otellerle canlandırılması halinde; şelalesi, doğal parkları, insanı, şarabı, denizinin enfes güzelliği, trolle dibine kibrit suyu dökülmemiş başta ahtapot, orfoz, levrek gibi lokumlar lokumu lezzette balıkları ile çok turist çekeceğini düşündüğüm,
* güleryüzlü, sakin ve biraz da buruk mizaçlı insanlar gözlemlediğim,
* en batısındaki büyük ve bakir kumsalı ile o koydaki denizin sörf için uygunluğuna diyecek söz bulamadığım,
* sakızlı muhallebisi, bağbozumu, meryem ana ile ilgili kutlamaları, türkiye'nin (eski)en büyük ve fakat terk edilmiş köyünün bulunduğu,
* yunanistan'a gitmiş olanların yazları gelip özenle mavi-beyaza (tekrar) boyadıkları söylenen eski köyevleri, efsaneleri, yaz mevsimindeki sessiz geceleri, kışın kulakları/kıkırdağı yakan, yara yapan soğuğu ve fıtınası ile gerçekten başkadır.
gidilesi, görülesi, 3 kuruşunuz varsa tatil için ayırdığınız, oradaki insanların da faydalanması için seyahat etmenin düşünülesi yerdir. bizimdir, birçoğumuz farketmese de varlığını, oradakiler biraz buruk görünse de, adamızdır; yanımızdır, batımızdır...
hayatımın 4 yılını yemiş, gidilmeyip görülmemesi gereken yer.
bir kere efendim çanakkale'den gitmeyi düşünüyorsanız minimum 1 saat 45 dk kabatepe üzerinden geçmeyi düşünüyorsanız 2 saat feribot yolculuğuna hazır olmanız gerekir.
ada küçük, sevimsiz, sade bir yerdir. barı, eğlence yeri yoktur. denize girilir ve çıkılır. tek aktivitesi budur.
ve bir de okumak. adada benim de 4 yıl okuduğum bir anadolu öğretmen lisesi, bir endüstri meslek lisesi, bir genel lise ve bir de neden orada olduğunu hiç anlamayacağım çanakkale 18 mart üniversitesi gökçeada meslek yüksek okulu bulunmaktadır. kendime değil adadaki üniversite okumaya gelmiş kız tavlayıp gezip tozacak delikanlılara ve ortamlara akmak için ailesinden kopup gelmiş kızlara acıdım o 4 sene boyunca. adamlarda sosyal yaşam hiç olmadı kanımca.
adanın insanı tek huzura erdirecek tarafını bizlere +65 olduktan sonra göstereceğinden şüphem yok. gerçi ben emekli olsam bile gitmem artık oraya.
son olarak ada özellikle mart,nisan ve mayıs aylarında birçok rüzgar surfu turnuvasına ev sahipliği yapar ve yazın yunanlılar ve bulgarlar'ın gelmesiyle de hafifçe hareketlenir.
buraya tatile gitmeyi düşünüyorum fakat hiç bir bilgim yok aydıncık plajında bi pansiyon baktım ama pansiyon civarında lokantaydı fast fooduydu tostçusuyduu pidecisiydi var mıdır yok mudur hiç bilmemekteyim. bilen eden varsa yardımcı olabilir mi diye figan ettiğim memleketimin adası.
4 günlük kamp sonunda hayatımda ki en güzel tatil anlarını yaşadığım güzel yerlerden biri.
uğurlu köyüne 1-2 kilometre uzaklıkta saklı koy denilen yerde yaptık kampımızı havanın serin ve rüzgarlı olması yanında sezonunda sonu olması dolayısla tek başımıza bütün sahil emrimize amade idi. mükemmel zaman geçirdik 1 akşam çok rüzgar olması sebebiyle çadırın içinde uyumakta zorluk çektik gerçekten muazzam insana enerji depolayan bir yer.
bu arada tüm adayı tam anlamıyla gezdik gitmedik yer bırakmadık.
köyler gerçekten çok güzeldi.
marmaros yolunda görülebilecek ormanları tarif etmek gerçekten imkansız.
Bayram itibariyle sessizliğinden rahatsız olduğuumuz. Genelde de sessiz olan, hava muhalefetiyle herkesin kafasına göre gidip gelemediği içinde bulunmayı şans olarak değerlendirdiğim türkiye'nin en sulak adası.*