gökten indiği sanılan kitap sol eline verildiğinde, o kitabın nereden geldiğini anladığında , gökten indiğini sandığın kitabın önemini kavrayarak ağladığında ;dogma olmadığını anlayacağın gerçeklerdir.
mitolojik yalanlara tapan zihinler için bir uyarı. atatürk gök ve gaibe, üfürükçüye ve büyücüye değil, hayatın sınanabilen, gözlenebilen gerçeklerine baktı. sen de öyle yap demiş.
kıvırmanın alemi yok. gençler yıllardır kendilerini dayatılmıs olanı görsünler. düştükleri kuyudan cıkmaları zordur, ancak zeki olanları görecektir bu gercegi. bazılarıysa tapmaya devam edecektir büyük yüce atatürküne http://www.youtube.com/wa...?v=_woEOiu3_Kc&t=1m0s
--spoiler--
...Şimdi, bir dahiyi anlamak kolay değildir. Onun sözlerini önünüze alıp -hele- başını bırakıp sonunu bırakıp hop ortadan alınca yanılırsınız. sevgili okuyucumuzu yanıltmışlar. böyle yanıltılan çok insan var. O konuşmanın tamamını bulsun -internetten bulabilir, 1937 meclis konuşması-. o konuşmanın öncesinde ne anlatır biliyor musunuz Atatürk. Laiklikten bahseder, devrimlerden bahseder, 6 ilkesinden bahseder. Ve o ilkelerin değişmez olduğunu vurgulamak için bakın tekrar ediyorum -kutsal kitaplar değişmezdir biliyorsunuz- Dogma ifadesini kullanıyor Atatürk. Dogmayı hakaret sanıyorlar. Dogma hakaret değildir. Dogma nedir. Değişmez demektir. Kuran bir dogmadır demek kurana hakaret ettiğimiz anlama gelmiyor. Hele bundan bir 80 yıl önce dogmanın tam anlamı değişmezdir. Mustafa kemal dogma dedi kurana kuran dogmadır, değişmezdir. Değişir mi diyor. Yani kuran değişir mi, zamana göre zemine göre değişir mi kuran. Dolayısıyla Atatürk onu kullanarak bakın, önceki anlattığı şeyi güçlendirmek istemiştir. Önce anlattığı nedir? Bakın o izleyicimizin attığı mesajda o yok. Atatürk diyor ki bizim kurduğumuz partinin chpden bahsediyor.- altı tane ilkesi vardır diyor fakat bu ilkeler değişmez değildir diyor, bunu demek istiyor Mustafa kemal yani kutsal kitaplardaki gibi dogma değildir diyor. Bu ilkelerin değişebilirliğini vurgulamak için ve bunu çok etkili bir şekilde söylemek için böyle bir ifade kullanmıştır. sadece bu ifadeyi okuduğunuz zaman zannedersiniz ki Atatürk burada dinden bahsediyor Atatürk orda dinden minden bahsetmiyor aslında. Atatürk orda kendi koyduğu ilkelerin değişebilirliğinden, zamana uyacak ilkeler olduğundan bahsediyor...
--spoiler--
dini kitapların dogmalarıdır. Din, suç ve cezanın tam olarak oturmadığı devletler için bir ilaçtır... Eğer siz bir ilacı iyileştiğiniz halde hala kullanmakta ısrar edersiniz, farklı sağlık sorunlarınızın baş gösterdiğini görürsünüz. Atatürk'ün söylediği bu cümle bu milletin hayatını kurmak için yapılan bir hamledir.
Atatürk'ün evrenselliğini ifade eden sözüdür.
Osmanlı subayı olması, kur'an ı düzgün bir şekilde türkçeye kazandırması, son yıllarında çankaya da 4 hatiple kur'an okutması (bunlardan biri elmalılı hamdi yazırdır gibi gerçeklerin yanında, orta yaş sendromu olarak görülebilen sözdür.
Zamana mekana ve şartlara göre strateji belirleyen siyasi bir dehadan söz ediyoruz unutmayalım.
bırakın artık ulu önderin dinle olan ilişkisini. birazcık minnet edin. insanda azıcık minnet duygusu olur. din pahasına siyaset yapılır mı insan biraz utanır be.
mustafa kemal'i sürekli olarak dindar biri olarak gösterme çabasındaki politik müslümanların buna kulak vermesi gereken bir beyanattır.
yahu adam inanmıyor işte, bu bariz, saadettin kaynağın anılarına baktığınızda neler söylediği de ortada. e inançsızlığı da kendine, ne diye atatürk'e tokyo'da cami yaptırtıp duruyorsunuz ki. yanlışıyla doğrusuyla bu vatan toprağının evladı sonuçta.
neye inandığı ya da innamadığından kime ne? yobazın müslümanı kötü olduğu kadar seküleri de berbat oluyor. bizim yobaz sekülerler o yüzden atatürk'ü müridin şeyhi uçurduğu gibi uçurmasınlar bu din diyanet konularında. her şey ortada zaten.
atatürk hakkında beni şaşırtan video. ancak orada kur-an'ı kerim i kastedme ihtimalini düşük buluyorum çünkü o dönem ki çoğu chpli şuankiler gibi islam düşmanı değildi yani tepki oluştururlardı.
atatürk'ün bir videosunda geçen -ya da öyle söylenen- söz öbeği. bana kalırsa tarih boş konuşulmakla, kutuplara ayrılmakla konuşulabilecek bir bilim değildir. yeryüzünde belki de belgelendirilmeye en çok ihtiyaç duyulan bilim tarihtir. atatürk dönemi de buna muhtaçtır. ülkemizde araştırma yapanların devlet arşivlerinden belgeler almasının zorlukları nedir, bunu araştırma yapmayanlar veya bu konu hakkında bir şeyler merak etmemiş olanlar bilmez. bir de buna özellikle 1930'dan sonraki atatürk dönemi arşivlerinin bir kısmının kapalı olması eklenince atatürk döneminde atılıp tutularak yazılan kitapların bile ne kadar boşa çıktığını herhalde tahmin edebiliriz. ben de bulurum atatürk'ün benim savunduğum görüşü savunduğunu iddia edebileceği bir söz mutlaka.
-anasını sikerim.
-vay anasını sikerim böyle işi, dedi.
ilki atatürk dönemi hakkında pek bir şey bilmeden yazılan bir kitapsa, ikincisi araştırma yapılarak yazılmış bir kitap olmaya adaydır. umarım farkı anlatabilmişimdir.
dolayısıyla atatürk öyleydi, böyleydi tartışmalarına girmemek en basiti ve en güzeli. sonuçta kimse yeni belgeler yayınlanmadan, yeni nesnel veriler gün ışığına çıkmadan tarihi olaylar hakkında hele hele atatürk hakkında görüşünü değiştirmez. sen laikçisin, böyle diyorsun; ya da 'sen islamcısın, radikal islamcısın, hizbullahçısın, böyle diyorsun.' diyerek kulağını tıkar zaten karşısındaki adamın söylediklerine. hoş belgeler çıkarılsa da 'sahte bu amına koyim. atatürk kesinlikle benim inandığım gibi biri.' deyip yine kimse fikrini değiştirmez. her neyse, çok kurcalamamak gerek. saygılar.