yerçekimini reddeden bir "zihni sinir"sel teoridir. buna göre maddeler ağırlıkları oranında yerküreye doğru itilirler, bu yüzden merdiven çıkmak inmekten zordur.*
bize öğretilen, esasen gözumuzun ters gördügüdür. buna dayalı olarak beynimiz görüntüyü ters çevirerek bize düz halini yansıtır. fotoğraf makinelerinde de aynı mantıkla ters çekilen görüntü sensör ile düze çevirilerek aktarılır. peki ya gerçek görüntü tersse? o zaman yerçekimi diye birşey yoktur. gökitimi vardır.
Çok mantıklı gelen fikir. Düşünün şimdi yer bizi niye çeksin? Ben olsam çekmezdim, ben sizi şimdi de cekmiyorum da bu ayrı bi konu.
Neyse iticilik evrenin yaratılışındaki iki ana maddeden biri. Bence göğün varoluş nedeni maviligiyle içimizi açmak değil iticligiyle "sanne be SLK" demesi.
Güneş, Merkür'ü itiyor. Merkür uçup gidecek boşluğa. Hop, Venüs giriyor kademeye; "Yavaş!" diyor, o da ittiriyor Merkürü Güneşe doğru; al sana yörünge! Merkür de delikanlı bir gezegen. "Ben de seni iterim o zaman" diyor, hop, başlıyor Venüs'ü ittirmeye. Dünyamız izin vermiyor; "Ben de azıcık iteyim Venüs'ü ki, kaybolup gitmesin kızcağız boşlukta." Bakma işte, biz de az ekmeğini yemiyoruz Mars'ın. Mars bize, biz Venüs'e...
Utanmadan, sıkılmadan yer çekimi yer çekimi diye yıllardır kafa şişiriyorlar; be gerizekalılar, a öküzler, eğer bunların hepsi birbirini çekiyorsa, neden bütün evren 500T gibi sıkış sıkış değil?
Hala aklında soru işaretleri olanlara söylüyorum; istanbul'dan kalkan uçak, 50-55 dakika sonra Antalya'ya inmiyor mu? Nasıl iniyor?