henüz yüzde 10'u bile ortaya çıkarılamayan arkeoloji dünyasının en büyük keşfi.
bu koca alanın çok küçük bir kısmını biliyoruz henüz... https://galeri.uludagsozluk.com/r/1959704/+
yukarıdaki haritada gördüğünüz üzre göbeklitepe bulunduğu coğrafyada bir tapınak merkezi durumunda.
göbeklitepe'ye birkaç kilometre mesafede bulunan harbetsuvan tepe ve karahan tepe kazıları da aynı anda sürüyor.
(bkz: harbetsuvan tepesi/#42177606)
(bkz: karahan tepe/#42178651)
ve yine urfa merkezdeki balıklıgöl höyüğü kazısı da devam etmekte.
burada dünyanın en eski heykeli bulunmuştu.
(bkz: urfa adamı heykeli/#41943474)
işte bu bölge komple tarihin akışını değiştirecek kapasiteye sahip.
bana göre elde edilen bulguların çok küçük bir kısmı kamuoyu ile paylaşılıyor.
çok daha farklı ve sansasyonel şeyler bulundu ama bunlar gizleniyor diye düşünüyorum.
zira göbeklitepe'nin varlığı bile dinler tarihine ters düşüyor şimdiden...
göbeklitepe'nin tarihinin mö 11.000 olduğu yazılıyor her yerde ama her geçen gün bu tarih daha eskiye doğru gidiyor.
dünyadaki ilk toplu ayin, ilk ticaret burada yapıldı.
hatta son elde edilen bulgulara göre dünyanın ilk toplu katliamı da burada yapılmış...
düşünün, insanoğlu daha tarıma geçmemiş, ama göbeklitepe gibi bir yer kuruyor.
tonlarca ağırlıkta dev taşlar dikiyor ve şüphesiz ki bu taşların konuşlandırılış şeklinin yıldızlarla bağlantısı var...
bugünlerde netflix'in atiye dizisi sayesinde göbeklitepe çok konuşuluyor, iyi ki yaptılar diziyi.
böyle bir yerin ülkemiz sınırları içinde olması büyük şans.
Şanlıurfa il merkezinin 15 km doğusunda dünya tarihini yeniden yazacak bulgulara ev sahipliği yapan höyük.
Dünyadaki en ilk tapınak ve yine dünyada tarımsal faaliyetlerin ilk örneğinin bulunduğu yer.
Bu kültür mirasını keşfeden Alman arkeolog schmit'e göre daha da ötesi hz. Adem ve havva'nın şehri.
Kendisini bilimadamı addedenlerin ve darwinistlerin insanın avcı-toplayıcı olduğunu iddia ettikleri bir zamanda günümüzün devasa hidrolik makinelerinin bile inşa edemeyeceği taşıyamayacağı kütlede mimari örneklere ev sahipliği yapan daha da ötesi bir dinin ve ritüellerinin varlığına işaret eden insanoğlunun ilk mabedi.
son kaydedilen gelişmelere göre, taşların üzerinde oyulmuş semboller yüzyıllar öncesinin takımyıldızlarıyla bağlantılı olduğu ortaya çıkarıldı.
mö 11000 yılında dünyaya çarpan bir kuyruklu yıldızın resmedildiği oymaların bulunduğu göbeklitepe, anadolu'dan dünya tarihini aydınlatan bir hazine adeta.
günümüzden tam 13000 sene önce yaşanan bu olay ile birlikte son buzul çağı başlamış ve mamutların nesli tükenmiştir.
şimdi elde edilen bu bulgular sayesinde daha önce mö 9000 olarak belgelenen göbeklitepe yerleşimi tarihi 2000 yıl daha geriye giderek mö 11000 yılına kadar uzanmış oldu.
ulkenin yuzde 80 inin haberinin dahi olmadigi olaganustu tarihi eser. ilk kesfedildiginde dunya ayaga kalkti. bilinen tarihi alt ust etmisti cunku. insanlarin daha yerlesik yasama gecmedikleri 12 bin yil onceki bir tapinaktan bahsediyoruz. ve sapasaglam korunmus durumda. cunku yapanlar ustunu toprakla kapatmis ve cekip gitmis. isin enteresan tarafi yakinlarda bir tas ocagi vesaire falan da yok. ve tas anitlar yekpare bir sekilde ve 5 er metrelik boylarda insa edilmis. insanligin cevabini aradigi soru su: 12 bin yil once bu devasa taslari kim nereden nasil tasidi, yeterli alet edevat yok cunku, insanlar konar gocer cagda yasiyorlar, sagdan soldan ot toplayip yiyorlar, geyik falan avliyorlar binbir zahmetle. hadi bu devasa taslari getirdiler diyelim, peki 5 metrelik bu taslari nasil ve hangi aletle yonttular? bulundugumuz cagda jupitere gunubirlik gidip gelmek gibi imkansiz bir sey bu. peki devlet bu tarihi eseri nasil koruyor dersiniz? hicbir sekilde. basina sadece bir bekci dikmisler o kadar. gectigimiz yillarda o olaganustu taslardan biri calindi zaten.
peki bizim insanimiz nasil yorumluyor bu tarihi eseri derseniz, haberi bile yok lan milletin. ha sorsan falanca dizide falancayi kim dudukledi diye, herkes cevap vermek icin birbirini ezer. koydugumun comarlari.
Şanlıurfa civarında bulunan büyüleyici bir mekan. tapınağın kendinden ziyade çevresi beni çok etkiledi. Yapıtı inşa edecek en güzel yeri bulmuş adamlar. Fakat biz yakın tarihe kadar böyle bir yerden habersizmişiz. Belki de haberdar olsak böyle güzel kalmazdı orası tartışılır. Şimdi ise himaye altına alınmış. Tapınağın üzeri kapatılmış, direkler ve halatlarla korunmakta.
Ayrıca taşların üzerindeki figürler de çok ilginç, onu söylemeden edemedim. Neden fotoğraflarını çekmedim bilmiyorum. Telefonda kalan fotoğrafları galeriye ekledim, sanırım asıl büyük bölüm makinada.
ilgili gerçeklerden "yerleşik hayata din sebebiyle geçildi" sonucunun çıkmayacağı tapınaktır. elde uygun ve yeterli kaynaklar ve/veya teknoloji yoksa, sırf inanç sebebiyle üretim ilişkileri ve hayat biçimi değiştirilemez. tabi gökten "kudret helvası" iniyorsa o ayrı ama göbeklitepe'deki kalıntılara bakarsak, öyle bir helva inmiş bile olsa, o helvanın yabani bitki ve hayvanlardan yapılmış olduğu sonucu ortaya çıkıyor.
keza göbeklitepe'den "avcı-toplayıcı hayat biçiminden, din sebebiyle tarıma geçilmiştir" sonucu da çıkmaz.
sebep? zira göbeklitepe'yi inşa edenler kesinkes avcı-toplayıcı insanlardı. bu sonuca nasıl varıldığını yukarıda açıklamıştım. öncelikle şunu izah edeyim: "yerleşik hayata geçmek" ile "avcı-toplayıcı hayat biçimi" arasındaki bağlantı göründüğü kadar doğrudan değildir. eğer bir kabilenin etrafındaki doğal kaynaklar yerlerini değiştirmelerine gerek bırakmadan geçimlerini sürdürmeye yeterliyse hem avcı-toplayıcı hayat biçimini sürdürüp, hem de yerleşik hayat yaşayabilirler. yetersizse avcı-toplayıcı hayat biçimini sürdürebilmeleri için göçebelik yapmaları gerekir. diğer taraftan eğer tarımı icat etmişlerse yerleşik hayat biçimine geçmeleri kaçınılmazdır.
peki göbeklitepe'deki şaşırtıcı durum nedir? avcı-toplayıcı yaşam biçimi kabile üyelerine geçimlerini ancak sağlayacak kadar besin sağlar genellikle. beslenebilmek için geniş alanlarda avcılık ve toplayıcılık yapmaları gerekir. nüfus artışının açlığa sebep olması kaçınılmazdır. bu koşullar altında yaşayan kabilelerde "ayakkabıcı", "heykeltraş", "kral ve vezirleri", "üretime katılmayan rahipler" gibi meslek dallarının oluşması son derece zordur. zira yeterli "artık değer" olmadığı için, yöneticilerin "artık değere" el koymaları, geçimlerini böyle sağlamaları mümkün değildir çoğu zaman. keza "ayakkabıcı", "heykeltraş" gibi uzmanlaşmalar da zordur. zira onların hizmetlerinden yararlanmak isteyenlerin, hizmetleri karşılığı verebilecekleri yiyecekleri olması gerekir. tarım yapanlar dar alanlardan kendileri ve aileleri dışında çok kişiyi besleyebilecek yeterlilikte (artık değer) ürün elde edebilirler. fakat avcı-toplayıcılar? duruma bağlı..
durum böyleyken, henüz tarımı ve hayvancılığı icat etmemiş binlerce insanın bir araya toplanıp, göbeklitepe gibi bir eser inşa edebilmeleri elbette şaşırtıcıdır. üstelik eserlerde görülen rölyefler o toplumda belirli meslek dallarının oluştuğunu göstermektedir. tabi etkili ve geçimlerini kısmen de olsa dini hizmetlerden sağlayan bir rahip sınıfı da olmalıdır.
sanırım durumun en olası açıklaması, o bölgenin 12000 yıl önce son derece mümbit, yabani bitki ve av hayvanının aşırı bol olduğu bir bölge olması olasılığıdır. yine de aynı tarihlerde bir benzerinin başka bir yerde görülmemesi ilginç. yani "yeryüzünde bir tek göbeklitepe çevresi çok mümbitti" demek de pek inandırıcı olmuyor.
kimi cahil ise adem ve havva'dan dem vurmuş! putlara tapan adem ve havva? iyiymiş!...
kimisinin neden "adem ve havva" efsanesine bağlanamayacağını merak ettiği tapınaktır. bazı sebeplerini sayayım:
1- bir kere söz konusu tapınağın tek tanrı inancıyla alakasının olmadığı ortadadır. adamlar resmen put yapmışlar işte...
2- "adem ve havva" efsanesine inananlar, allah'ın adem ve havva'ya tarımı öğrettiğine inanırlar. oysa tapınağı yapanların tarımı bilmedikleri kesin.
uzatabilirim ama bu kadarı yeterli olur sanırım.
hele ki "nuh tufanı" efsanesi ile nasıl bir bağlantı kurulmuş anlamak mümkün değil.
kimileri "ispat" kelimesini ne kadar kolay kullanıyor... bir yukarıda yazdıklarıma bakın, bir de bunların hemen "ispattır" diye atlayan tavrına. aradaki bakış açısı farkı açık değil mi? ben kendi yazdıklarımın açıklayamadığı boşlukları bile görüyor ve dikkat çekiyorum, bunlar ise yarım yamalak öğrendikleri bir iki şeyden hemen "ispat" çıkarıyorlar.
Dünya insanlık tarihinin yeniden yazılmasına önayak olan muhteşem bir insanlık anıtı.
Bu anıtın yanında bulunan buğday fosilleri, bu anıtı yapmak için çalışan Avcı toplayacıların gıda ihtiyacını karşılamak amacıyla bu ilkel insanların aşama aşama tarıma geçtiğini gösterir. Yani bilinen tarihin aksine, bir anıt çevresinde yerleşimi ve tarımı başlatmıştır.
Ayrıca bu avcı-toplayıcı atalarımızı böyle devasa bir anıt yapmaya iten inanç sistemi neydi, çok merak etmekteyim
göbeklitepe' nin bir özelliğide hristiyan' ların kutsal kitabı '' King James'' çevirisinde dünyanın m.ö 4004 senesinde yaratıldığı iddiasını çürütmesidir. şöyle ki;
'' 17.yüzyılda irlandalı bir episkopos olan James Usher, Kutsal Kitap’ta verilen soy ağaçlarını ve yıllarını hesaplayıp dünyanın M.Ö. 4004 senesinde yaratıldığını iddia etmişti. 18.yüzyılda bu görüş o kadar popüler olmuştu ki, dönemin en yaygın Kutsal Kitap çevirisi olan ingilizce King James çevirisi bu kronolojiyi benimsemişti. 19.yüzyıldan itibaren ise yapılan bilimsel ve arkeolojik çalışmalar ilk insanların bundan daha eskiye gittiğini gözler önüne sermektedir. Eriha, Göbeklitepe ve Çatalhöyük gibi dünyanın keşfedilmiş en eski yerleşim alanlarının yaklaşık 10.000 – 11.000 senelik bir tarihi vardır. ilk yerleşim alanlarının bu tarihleri şüphesiz insanlığın Usher’ın hesapladığı M.Ö. 4004 senesinden daha eski olduğunu göstermektedir.''