çevremizde ilgimizi çeken ve bizi günaha sevkeden birçok şey var, buna karşılık inananlar için din, sınırları belirler ve neyi yapmanın doğru neyin yanlış olduğunu kabaca gösterir. fakat hayattaki bütün nimetlere karşı nasıl davranacağını insanın kendisi belirler ki buna da türkçede irade diyoruz. başlığın aklıma getirdiği şeytanın avukatı filminde al pacino'nun söylediği bir söz var. al pacino filmde şeytanı simgeliyordu ve yanına çekmeye çalıştığı avukata şunları söylüyordu:
-tanri?sana söyliyim... tanri hakkinda sana içerden biri olarak biseyler söyleyeyim...
tanri izlemeyi sever. sakalasir... sunu düsün. o insanlara içgüdüleri verir. o bu fevkalade hediyeyi verir ve sonra ne yapar? yemin ederim kendini eglendirmek için...
kendi özel zevki için... düzensizlik yaratarak... tam ziddi kurallar koyar. her zaman dalga geçer.
bak , ama dokunma.
dokun , ama tatma.
tat, ama yutma.
o güzele bakarken oluşan düşünce balonunun içeriğine bağlı olarak değişebilen olgu *. ama yaradanı severim yaradandan ötürü felsefesi ile yaklaşılması da mümkündür. hatta bazı inanışlarda insanın tanrının bir yansıması olarak düşünülmesi de söz konusudur.
tanrı bir sanatçıdır ve sanatını takdir etmek gerekir. e bunun için de bakmak lazım... tabii ne yanındakini, ne karşıdakini, ne de karşıdakinin yanındakini rahatsız etmemek lazım (bkz: hayatından kredi çekmek)