Olay öyküsünün babası kabul edilen fransız yazar. mauppasant 1880'lerde 300 öykü, altı roman, üç gezi ve bir şiir kitabı yayımladı. 20'li yaşlarında yakalandığı frengi, yıllar geçtikçe ilerleyerek akıl hastalığına dönüştü. 20 Ocak 1892'de gırtlağını keserek intihara kalkışan Maupassant Paris'te özel bir akıl hastanesine yatırıldı ve bir yıl sonra, 6 Temmuz 1893'te aynı hastanede öldü.
Turizmde fransa'nın gelir kapısı denebilecek eyfel kulesini sevmeyen, "madem sevmiyorsun neden her gün kuledesin?" Diyenlere "çünkü bu çirkin şey bir tek buradan görünmüyor" diyen fransız yazar.
Bugün doğum yıldönümü olan Fransız romancı ve kısa öykü yazarı.Eserleri kalitelileşmeye başladığı zaman ölmesi gerçekten üzücü.
Natüralist ve realisttir.
Hayat ne sandığınız kadar iyi,ne de kötüdür.
faruk yener'in çevirisinden midir nedir, en ufak bir zevk alamadığı efsane öykücü. okursanız okuyun ama gidin başka bi çevirisini alın kardeşim. çünkü bi insan bu metinle bu kadar önemli yazar olmaz.
daha evvelinde hiç kitabını okumamış olmama rağmen, pierre ve jean eserindeki önsözü ile beni benden etmiş, kimmiş lan bu lavuk diye gecenin bir vakti bilgisayar başına sürüklemiş dayı.
sadece fransız hikayesinin değil, dünya hikayeciliğinin de en başarılı örneklernden biridir. "deli: belki de değil" adlı enteresan bir hikayesi vardır. o hikayede şöyle enteresan bir tespit göze çarpar. (tercüme ve kelimeler biraz eski gelebilir, anlamaya çalışalım):
"her şey esrar. eşya ile ancak zavallı, noksan, sakat ve kudretleri nihayet etrafımızda ne olduğunu anlamaya yeten hasseler sayesinde münasebete giriyoruz. her şey esrar. musikîyi, bu ilâhî sanatı, bu ruhu altüst eden, sürüp götüren, uyuşturan ve zıvanadan çıkaran sanatı düşün. nedir? hiç.
anlıyor musun? dinle. iki cisim birbirine dokunuyor. hava titriyor. bu titremeler dokunuşa göre az veya çok sayıda, az veya çok süratli, az veya çok kuvvetlidir. kulağımızda da bu hava titremelerini alan ve ses suretinde zihnimize taşıyan küçük bir zar var. bir bardak suyun ağzında şarap olduğunu düşün. işte kulak zarı bu inanılmaz inkılâbı, bu hareketi sese dönüştürmek gibi akılalmaz harikayı gerçekleştiriyor. olan, bu.
şu halde musikî, bu karışık ve esrarlı, bu cebir kadar belli ve rüya kadar müphem sanat, bu riyaziye (matematik) ile meltemden oluşan sanat, yalnız küçük bir zarın acaip hassasından doğuyor. bu zar bulunmasaydı, kendi başına bir titremeden başka bir şey olmayan ses de bulunmayacaktı. kulaksız musikî olur muydu? hayır. öyle ise biz, kendilerini bize duyuracak uzuvlarımız olmadığı için varlıklarından hayatta şüphelenmeyeceğimiz şeylerin ortasındayız."
seçme hikayeler adı altında birçok hikayesinin bulunduğu kitap antik batı klasikleri'nden okunabilir. fiyatı tam kısıtlı bütçe dostu, korsansavardır. 5 tl.
eserlerinde almanların fransayı işgalini fazla milliyetçiliğe kaçmadan anlatan, öykülerinden ateist olduğunu çıkardığım fransız yazar...
olaylara ironik bir yaklaşımı vardır, özellikle öykülerini okuduktan sonra beyinde tek bir kelime dolaşır;
(bkz: aptal)