müzisyen olmalıydım.. ya da onlarca kitabı yayınlanmış bir yazar.. fakat hayat o kadar güzel ki, yazmaktan-bestelemekten ziyade yaşamayı yeğledim..
sayısız aşk besteledim, sayısız nota dizdim boş bedenlere. sayısız kelime sarfetttim içi tutku dolu..
ben bir hayat sanatçısıyım.. öpüştüğüm kadınlar raflarda satılacak bir kitaptan daha değerli sanırım.
-küçükken "sağdan yürü belki para bulursun" diyen anneannem haklı çıktı.. bir gün o zamanın tedavüldeki en büyük banknotunu bulup ona götürmüştüm.. akşam yemeğinde "bu çocuğa iyi bakın, para buluyor" demişti.. hey güzel kadın, mekanın cennettir umarım..
-bir erkek için annesinin ağlaması artık hiçbir mana ifade etmiyorsa defnedebilirsiniz o erkeği.. ya da defedebilirsiniz.. size kalmış karar..
-babasını rol model seçen bir genç kızın mutlu olma olasılığı süper lotodan her hafta büyük ikramiye kazanmakla doğru orantılıdır..
-kediler ile kadınlar arasındaki bağ bir şekilde huzursuz eder beni..
-köpek gibi sevmek vardı bir aralar.. "sana kurban olayım" cümleleri.. onlar da kullanımdan kalktı artık..
-düşünmemekten ve irdelememekten küflenmiş beyinler ve bedenler hakim evrene..
-gecenin karanlığı değil, ışıltısı vardır..
-gündüzün ise ışığı değil, aydınlığı..
-hiçbir aydınlık ışıltı kadar mükemmel olamaz..
-seviştikten sonra ağlayan kadının ihtiyacı olan tek şey sevgidir.. ne ağlarsın be güzel kız, şehvetle şefkat kardeştir.. bilmez misin?
-bu çağın adı değişmeli artık.. milenyum değil.. milengaz olmalı.. yaşanılan her şey gaz çünkü.. bir cesedin son osuruğu mahiyetinde..
-evleneceği kadınla eğleneceği kadın arasında seçim yapan adamlar tanıdığım için utanıyorum kendimden..
-sonu mutlu biten filmler ve romanlar aslında daha yeni başlar, haberiniz olsun.. kandırılıyorsunuz..
-sonu mutsuz bitenler ise gerçekten biterler..
-uçurtması ve bisikleti olmadan bir çocukluk yaşayıp da küt diye ergenliğe ve oradan da ışık hızıyla yetişkinliğe şurtlanan bir veledim ben!!
..geri yollasanıza beni..
duygusallıktan, ağlaklıktan, yapış yapış romantizmden nefret eden, her kadın ve erkeğin de nefret ettiğini bilen, duygulu olmakla duygu sahibi olmakla duygusallığın ayrımını hem hayatında hem ilişkilerinde hem yazılarında yapmış adamdır. cinsellik dolu yazılarımda bile sadece cinsellik yoktur bilen bilir, alt metin okuyan anlar ne demek istediğimi, anlamamış gibi davranan da anlar ama herkes kendi kadar, çapı kadar, hayattan, duygudan, aşktan, ironiden çaktığı kadar algılar, yaşar, yazar. yoksa o arkadaşlarla benim hissettiklerim birebir aynıdır. ama bir şey hissetmeyi zayıflık, hissetmemiş gibi davranmayı güçlü olmak sananlar; acımaya bile tenezzül etmeyeceğim kadar acz içindedir. insan yaradılışında var olan şeyleri, başta kalbindekileri inkar ediyorsa ona kimsenin diyecek sözü yoktur.
37 yılı "bugun ömrümün son gunu olabilir" diye yasadım. ya yarın yoksa diyerek 24 saatin ümüğünü sıktım..soluk soluğa olmamın tek nedeni bu. hayatın bir molası olmalı. bir kadının boynundaki bir dinlenme tesisinde.
yıllar yıllar önce geceleri uyumayı onuruma yediremezdim. ailemle yaşadığım dönemler. sanırdım ki insanlar gündüzleri işe-okula gidip geceleri ise sadece kendileri için yaşıyorlar. sonra bir gün büyüdüm ve yakından baktım: insanlar geceleri sadece uyuyorlar. buzdan heykeller gibi tek darbede yıkıldım.
hiç kimse benimle ilgili yargılarını salt gerçekmiş gibi diretmesin bana. aha hendek aha deve. yaşamak isteyen yaşasın beni. ama anlamış gibi,çözmüş gibi yapmasın.
kadın vajinasını ''kadının orası'' diye nitelendirdiği için muhafazar bir aileden geldiğini, daha sonradan ayarı bozulan bir kadın olarak anlamamız mümkündür.
dilencilere para verdiğimde hemen yanıbaşımda bitip, "kalksın çalışsın" diyen tiplere uyuz oluyorum. en zor şey bir insandan para istemek olsa gerek. ben babamdan isteyemedim 37 yıl. değil ki bir yabancıdan istemek. dilenciliği meslek yapan sağlıklı insanlara ise ben gireyim..