ceplerinde ayetleriyle gezen bir sahte peygamberim ben..
inanmayın bana..
bir çok kişi yazılarımda kendilerini bulduğundan bahsediyor.
ben kayboluyorum oysa yazarken..
kendimi bulma arayışımın satır izleri bunlar..
beni bulan bana haber versin lütfen..
kayıbım şu an.
çocukluğum inançlı başladı benim. muhafazakar bir ailenin çocuğu olarak ilk önce tanrı'yı bildim. annemi ve babamı ise sonra.
şimdi hepsi silik. ve mat..
pürüzsüz bir hayat benimkisi.
ya da prizsiz.
ne fark eder?
hiç!
büyük harflerle bağırıyorum aslında..
duyan yok.
duyan olsa bile anlayan yok!
kayıtsız bir sırıtış var artık yüzümde.
hıçkırık ve ağlama arası bir gülüşün dış sesi.
sabır taşım kırıldı.
ben taş oldum.
çarptı beni yaratıcı.
insanın ektiği kadar biçmesi gerektiğini düşünmesi sonucu oluşmuş kavram.
hep kendi çabalayıp karşıdan bir şey alamıyorsa ama devam ediyorsa, 'gurursuz' sıfatını mı koymak lazım yoksa hala çabalayabilecek gücü kendinde bulabildiği için psikolojik olarak hala 'güçlü' olduğunu mu vurgulamak lazım bilemiyorum gerçekten.
Biz böyle duygulara bölük pörçük uykulara
Yarım kalmış hikâyelere alışkın değiliz.
Giderken kalmalara alevsiz yanmalara Gururu aşk sanmalara alışkın değiliz.
sezen cumhur önal tadında entryler sahibi yazarımız.
çikolata sesli şarkıcı...başlangıcını duyar gibi oluyorum okumaya başlamadan önce. kendini tekrar etmesi dışında güzel yazıyor. ama fazla tekrar bilirsiniz ki bir süre sonra ''sıkılmak'' gibi duygulara itiyor insanı. hoş gelmiş...