Çok pis kopyala yapıştır yapan yazar.
Yanlış anlaşılma editi: yazar kendi yazısını başka bir yerden kopyalayıp yapıştırıyor rıza baba.
Edit2:şaka maka iyi yazı yazmış.
eskilerden bir yazara o kadar benzettiğim bir tarzı var ki, o mu değil mi merak ettiğim, duygusal betimleyici. anasını satıyım, anlattığı hikayede 2 kişi geçiyor, ben bir sokaktayım, bir mutfakta, bir koridorda...
arapça kökenli bir sözcük olup insanın "övünç" duyması anlamındadır. bu sözcükten türeyen 'mağrur' ise 'övünç duyan kişi' anlamındadır.
insanın kendisiyle abartı derecede gurur duyması yani övünmesi iyi bir davranış değildir. "düşmez kalkmaz bir allah var" çünkü.
cemal süreya'ya benzer tespitleri. kadınları güçlü, güçsüz yönleriyle kırmadan iyi tasvirler yapar. erkek egosuyla değil kadın naifliğiyle çözümler kadınları.
dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen
ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu
şu samanyolu hani avuçlarından dökülen
kum taneleri var ya onlardan birindeyim
yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor
bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte
çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum
dönüşen ve suya dönüşen sorular soruyorsun
sesin bir çağlayan olup dolduruyor uçurumlarımı
kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman
birisi adres sorsa önce silaha davranıyorum
kekemeyim en az kasabalı aşklar kadar mahçup
ve üzgün kentler arıyorum ayrılıklar için
bir yanlışlığım bu dünyada en az senin kadar
ve sen kendi küllerini savuruyorsun dağa taşa
bir daha doğmamak için doğmak diyorsun
ölümlülerin işi bir de mutlu olanların
onların hep bir öyküsü olur ve yaşarlar
bırakıp gidemezler alıştıkları ne varsa
çocuksun sen her ayrılıkta imlası bozulan
susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit
ne olabilir, sorumun karşılığını bilmiyor kimse
kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman
bir kaza olsa adı aşk oluyor artık
aşksa dünyanın çoktan unuttuğu bir tansık
seni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyada
kirpiklerime düşüyorsun bir çiy damlası olarak
yumuyorum gözlerimi gözkapaklarımın içindesin
sonsuz bir uykuya dalıyorum sonra ve sen
hiç büyümüyorsun artık iyi ki büyümüyorsun
adınla başlıyorum her şiire ve her mısrada
esirgeyensin bağışlayansın, biad ediyorum.
bana sorarsanız insani ilişkilere en çok zarar veren şeydir gurur. saçma sapan triplere sürükler insanı. kimi zaman insan olmaktan çıkartır. gururunuzu çiğneyip doğru olan şeyi yapmadığınızda diğer insanlardan bir farkınız olmadığını, genel geçer, alalade, hakkınızda 'işte bu da insan' denilecek bir insan olursunuz. kısacası 'herkes' gibi olursunuz.
bir özür bu kadar zor olmamalı.
yerinde kullanılmasını bilmediğimizde dünyadaki en saçma duygulardandır.
evet herkesin bir gururu vardır ve kimse buna dokunamaz, onu incitemez. ama benim gururum var diye yarın ölmeyecekmiş gibi davranmak ne büyük acımasızlıktır.
daha önce bi yerde anlatmıştım sanırım, lisans yıllarımda aynı deney grubunda olduğumuz bir erkek arkadaşım başka bir gruptaki kızdan hoşlanıyordu. yani ben bakışlarından falan öyle tahmin ediyordum. bir gün benim bunzen bekim bozuldu diye o kızın olduğu gruba gittim ve deneyimi orada yaparken, kıza dönüp, harun un neden sürekli buraya baktığını şimdi anladım, dedim. tabi kız hiç farkında olmadığından, "harun kim" dedi. gösterdim. neden bakıyormuş dedi, biraz oyunculuğumu kullanarak muzipçe gülerek bakması için sebebi var demek ki, dedim ve gittim. e sonra zaten bakışmalar derken, harun'a da seviyorsan git konuş gazını verdik ve evet, güzel bir ilişkileri oldu.
gel gelelim bu güne.
yakın zamanda ayrılmışlar, yeni öğreniyorum ve harun gelip bana diyor ki, "seviyorum ama gururum var"
hay gururuna senin, yarın ölmeyecekmiş gibisin ne gururu bee!
seviyorsan bir değil on adım dahi atarsın ki hele karşıdaki kişi de seni seviyorsa; bunu biliyorsan.
her neyse sinirlendim şimdi bak.
gurur; bir yazardır efendim sevgilerimi ve selamlarımı iletiyorum kendisine.*
minvalindeki başlıklarda tanıdığımız ancak son girdilerini itiraflarda yapmış olan yazar.
hayırdır inşallah.
ayrıca da düşündüm de bana ne, naparsa yapar ya, tanımam etmem. *