türk vatandasi olup da yurt disinda yasayan insana denilendir. zordur gurbetçilik, hele ki yillarca türkiye de yasayip, is güç pesine yurt disinda hayatini devam ettiriyorsan. beni de o insanlar arasinda sayabilirsiniz. sen git yirmi bes sene türkiye de yasa, sonra da çek git baska ülkede yabanci ol. böyle yazdigima bakmayin, çok mutluyum yasadigim yerde, türkiye ye dönmek gibi romantik bir istegim de yok. ama bu arada sirada özlemedigim anlamina gelmiyor. neden mi? çok basit, kendi anadilinde ettigin sohbetin, senin yasadigin kültürden bir insanla olan sosyal iletisimin, baklavan-kokoreçin-kebabin ve daha bir sürü inanilmaz sana hitap eden yemek kültürünün eksikligi ve bunlar gibi siralayabilecegimiz bir çok sey. bunlari insan arada istiyor, özlüyor. peki neden durum böyleyken dönmek bir alternatif degil. onun cevabi da basit. bir insanin ilk karsilastigi engel yasama hakki oluyor. geldigimiz bu medeniyet noktasinda ise bu 'insanca yasama hakki' na dönüsüyor. ki bu bahsettigim sey türkiye de hiç yok. bakin çok az demiyorum, hiç yok. zaten ülkeden kaçmamin birinci sebebi de buydu. o ülkede benim düsüncelerim önemsenmiyor, bana deger verilmiyor. bir sistem var, onun içine gireceksin ve çarklarin arasinda ezilip büzülüp ilerleyeceksin, baska sansin yok. ve yasadigin her saniye, her durum bir küfür niteliginde. türkiyede yasarken hiç gözüne batmayan seylerdi halbuki. ama dünyada her yerde öyle olmadigini görünce insan durup düsünüyor, dünyada bir çok yerde böyle olduguna göre sorun türkiye de olmali diyor. benim düsünceme göre de öyle. o yüzden gördügün bir eksikligi söyleyince ukala oluyorsun, sonradan görme oluyorsun. o yüzden zordur bu insanlarin isi, çünkü almanya da yabanci türkiye de almancidir onlar (almanya da yasamiyorum).
avrupa'da ahkam kesip türkiye'nin başına çorap ören. keyifleri güzel değilse gelsinler de burada nasıl yaşanıyor görelim. iKiYÜZLÜ OPORTÜNiSTLER.
almanya, belçika, hollanda, FRANSA ne yapsa yeridir!
bunlardaki samimiyetsizlik başka hiçbir grupta yoktur.
isviçre'de doğdum, 12 sene orada yaşadım ve sonra türkiye'ye döndüm. tabii döndükten sonra da sık sık gitme şansım oldu hem isviçre'ye hem de avrupa'da birçok ülkeye. çocukken çok bir şey anlamıyorsunuz haliyle ama yıllar ilerledikçe, insan neyin ne olduğunu görmeye başlıyor.
bunlar kadar bulunduğu yerden şikayet eden bir topluluk görmedim ben. sürekli bir memnuniyetsizlik hali. bulundukları ülkede kendilerini zorla tutuyorlar sanki bu arkadaşları.
örneğin, isviçre'de yaşayanları ele almak istiyorum. adam herhangi bir sebeple isviçre hükümetine etmediği küfrü bırakmıyor ama diğer yandan da küfür ettiği ülkenin sosyal yardımlarıyla geçiniyor. madem beğenmiyorsun, neden ülkenin sana sağladığı imkanlarla geçimini sürdürüyorsun?
bu da yetmiyor, "buralarda hayat yok. türkiye daha güzel" diyorlar. eyvallah, türkiye güzel olabilir. ancak güzelse ne diye oraları bırakıp ülkene dönmüyorsun? seni o ülkede ayağına zincir bağlayıp mı tutuyorlar?
isviçre sadece bir örnekti. bunlardan almanya'da da var, belçika'da da,
özellikle alamancılar için konuşacağım. sosyal medyada gördüğüm almanya'da yaşayan gurbetçi vatandaşlarımız avrupadan ve almanya'dan memnun değil. yok ekonomik gelir kötü, bize ayrımcılık yapıyorlar gibi safsatalar ile insanları kandırdıklarını düşünüyorum. madem vatan hasreti çekiyorsunuz, madem oralar bu kadar kötü şartlara sahip neden hala ülkenize dönmüyorsunuz? Gelin anavatan sizi çok özledi * sadece 1-2 aylığına bmwlerle geldiğiniz ülkenize yiyip içip gezip tozup gidiyorsunuz ve sonra sosyal medyada burada şartlar çok kötü diye naralar atmaya başlıyorsunuz. tam bir iki yüzlüsünüz.
çoğu güvenilmezdirler. gittikleri, yaşadıkları yerlerde ülkemizi ve insanımızı en kötü şekilde temsil ederler. ha bir de türkiye'de gördüğünüz bir gurbetçiyi yaşadığı ecnebi memleketinde görseniz gerçekten tanıyamazsınız. zaten o da sizi tanımaz veya bir darbe vuracağı varsa baştan biraz iyi gözükmeye çalışır. Türk Lirasının değer kaybetmesine en sevinen güruhlardandırlar. Ciddi bir kısmı asalak gibi devletten aylık işsizlik maaşı, ev kirası, doğalgaz, vb. gibi ihtiyaçlarını alıp, kayıtsız şekilde kahvehanede orada burada çalışır, iş bulma kurumu (bkz: arbeitsamt) bu asalaklara her yeni iş bulduğunda ise psikolojim bozuk, hastayım, yastayım, ama orası çok uzak gibi bahanelerle kayıtlı çalışmayı reddederler. Bu gözler iş bulma kurumunun bulduğu yeni iş evine 20km diye çalışmak istememesi üzerine sırf yeterki işe gitsin diye sıfır araba tahsis edilenini gördü. Sonuç: 3 ay sonra o işi de bıraktı. özellikle genç kesim ki buna 30 yaş üstü de dahil kokain nedir, nasıl kullanılır bilir, çoğu slot tipi kumar makinalarına müptelâdır. iş bu yazılanlar çoğunluğu kapsayıp, kurunun yanında yanan yaşları bağlamamaktadır.
Sevginin, hasretin, özlemin fotoğrafı bu olsa gerek. 1970'li yıllarda Almanya'da bir gurbetçimiz, ailesinin fotoğrafını göğsünün üzerine koyarak bu fotoğrafı çektirmiş.
gurbetci belli sureligine disariya calismaya giden ve sonunda geri donendir. herif orada dogmus, calisiyor ve yasiyor ama hala gurbetci diyor kendisine ya da biz ona!
Türkiye'de (bkz: alamancı), almanya'da (bkz: auslander) olan insanlardır. Yelpazenin sağında olanlar her zaman aynı kafadaydı, şimdi "yeni sağ" sonrasında bir oraya bir buraya savrulmaktan iyice aptal edildi insanlar...