yahya kemal beyatlı; gurbeti, onun insana yaşattıklarını çok iyi anlatmıştır. yahya kemal'de istanbul özlemi, bende de memleket özlemi... bir de 1400 km uzaktaysanız içine oturur kalır insanın.
Gurbet sevdiğinin özlediğinin olmadığı yerdir ve bu durumda ben hep biraz gurbette ben hep biraz yabancı olacam her nerde ve her kimle olursam olayım. Ta ki yüce Rabbim bizleri hepimizi kavuşturana dek zaman ve mekan tanımadan.
bu dizeleriyle şarkının içinden öyle bir geçer ki sesi;
"son sözüm, sana olan hudutsuz sevdamı,
manolya kokulu başını kollarımın arasına alıp,
senin o memleket gözlerine saatlerce bakmalıyım ki anlatabileyim.
senin yanı başında ve şefkat dolu göğsünde uyumalıyım.
çünkü ben senin, her yanı çiçek açmış,
yemişlerle dolu fidana benzeyen güzel yüzüne hasret yaşayamam.
son hayalim, son hasretim, son sözüm...
nar tanem, yutkunuşum, uyanışlarımın en güzeli...
kadınım benim
kadınım..."
Dağda dolaşırken yakma kandili,
Fersiz gözlerimi dağlama gurbet!
Ne söylemez, akan suların dili,
Sessizlik içinde çağlama gurbet!
Titrek parmağınla tutup tığını.
Alnıma işleme kırışığını
Duvarda, emerek mum ışığını,
Bir veremli rengi bağlama gurbet
Gül büyütenlere mahsus hevesle,
Renk dertlerimi gözümde besle!
Yalnız, annem gibi, o ılık sesle,
içimde dövünüp ağlama gurbet!..
bambaşka bir his. en baba küfürler bile içinizde ki öfkeyi dillendiremez.
aileniz, arkadaşlarınız, mahalle bakkalınız, mezun olduğunuz lise, dayak yediğiniz sokak, gizlice sigara içtiğiniz park...
hepsi teker teker aklınıza gelir. birikir birikir, hep birikir amk.
memleketten birisi arar, şurdayız burdayız hesabı, gülerek, neşe saçarak konuşursunuz; telefon kapanınca hüngür hüngür ağlarsınız. işininde parasının da diye her şeyi bırakıp gitmek istersiniz ama götünüz yemez.
yıllık izinde ziyarete gidilir. yetmez o siktiğimin süresi. kendi ağzına sadece bir parmak bal çalmış olursun, al şunu sus hesabı. yetişemezsin sevdiklerine, yetez o izin gerçi yılların özlemini nasıl sıgdırabilirsin 10-15 güne ?
aşkım diye sarılan yiğenine doyamazsın
gidersin otogara, bavulunu verip beş numaralı koltuğa oturursun. o an küfredersin otobüsü icat edene de, sürene de, binene de. sikik otobüs giderken bir yerlerin kalır orada.