gunumuz turkiye sinin ruh hali

entry1 galeri0
    ?.
  1. şundan 100 kadar bile olmayan bir zaman önce büyük bir savaş vermiş bir ülkeyiz. emperyalizme karşı savaş olarak nitelediğimiz bu olayın, pragmatik süreçlerle de eklemlenmesi (cumhuriyet rejimi gereği ve Atatürk'ün dönemindeki kişiliklere ve kimliklere karşı takındığı tavırlar ki bunlardan bazıları;
    -said-i nursi ye milletvekilliği teklif etmek
    -lenin'le mektuplaşmalar, (sovyet yardımı)
    -Atatürk'ün çok yönlü tutumları,liberalizm-sosyalizm sentezi ve milliyetçi tutum yerleştirmesi,Atatürk'ün ilerde her kesim tarafından sahiplenilmesine yol açan görüşleri)[1]
    ve makyavelist tutumları işin bildiğimiz anlamdaki anti-emperyalizm safhasından çıktığını gösteriyor. osmanlıdan beri süregelen içe kapanıklığımız,dış dünyayla olan kopukluğumuz bize çok şey kaybettirdi.kendi içimizle uğraşan bir millet haline geldik. asker kendi insanlarını fişledi (batı çalışma grubu),mit kendi insanlarıyla uğraştı (echelon ağı [2] -takip sistemleri,özel istihbarat dairesi),darbeler yapıldı (27 mayıs,71 muhtırası,12 eylül ve post modern 28 şubat- buna 27 mayısı eklemedim)
    lobiler oluşturamadık.dünyanın en büyük 3 lobisi şunlar oysa;
    1.musevi lobisi
    2.ermeni lobisi
    3.rum lobisi [3]
    hadi musevileri anladık da rum ve ermeniler nasıl bu kadar ciddi güce sahip oldular? halbuki en basitinden ermenistan şu an türkiye'nin baskısı altında ciddi sıkıntılar çekmiyor mu?
    kendi sorunlarımızla fazla uğraşmış olmamızın,dış dünya ile ve özellikle avrupa ile entegre olmayışımızın sıkıntılarını her safhada çekiyoruz. AB ile olan ilişkilerimizde de bu böyle.mevcut konumu (statükoyu) savunmak istiyoruz.bir ekonomik-siyasal-hukuksal proje olan AByi bir 'tehdit' olarak algılıyor ve gerek patolojik boyutlara varabilecek ulusalcı reflekslerle gerekse bunu meşru kılan ideolojik zemin aygıtlarıyla karşı çıkıyoruz bu medeniyet ayağına. [X]
    AB ndeki üretim ve tüketim ilişkilerinin emperyalist olduğunu savunup buna karşı çıkmak nedense stalin sosyalizmini hatırlatıyor bana. emeğin de küreselleştiği gerçeğini,enternasyoneli ve troçkist bakışları da bir yerinden yakalamamız gerekmiyor mu?
    emre kongar'ın sosyal demokrat olduğu sanılan bir ülkedeyiz şu an. ulusalcılığa sürekli kaçan yapısı da olan kongar düzleminden;
    - ne sağı ne solu biz hepimiz biriz, kemalistiz.
    anlayışıyla yola çıkarsak da,
    bir 'düşman' - iç mihraklar ve dış mihraklar portreleri çizmemiz gerekiyor.en azından neye karşı savaştığımızı bilmek için.
    bu anlayışın dayandığı sakat zeminler var.
    hulki cevizoğlu ve erol manisalı [4] gibi ulusalcılarda yakaladığım şu çelişkiler açıklanamıyor pek kendileri tarafından;
    - laiklik anlayışında-
    türkiye bir islam ülkesi midir?
    doğru cevap: hayır, insanlarının %90ından fazlası müslümandır.islamiyet,doğanların kimliğine yazılır.ülkede diyanet işleri başkanlığı vardır ve- içişleri bakanlığından daha fazla bütçesi vardır- [5].''imamlara düzenli para (maaş) ödenir'' zorunlu din dersi vardır ve sünni inancı işlenir.
    -göründüğü kadarıyla pek de ''laik'' bir ülkede yaşamıyoruz!
    buna rağmen ulusalcı kanadın islamiyeti 'türklük' unsuru olarak adleden psikanalizinde türk-islam sentezi mimarı faşist kenan evren'in izlerini görmek mümkün.
    -hristiyan,musevi,ateist,deist.. unsurları tehdit olarak gören bu anlayış aslında bir kanattan cemaatlere karşı çıkarken bir taraftan da cemaatlerin zaten istedikleri anlayışa hizmet ediyorlar.
    devletteki şeriatçı kadrolaşmaya ve hizbullaha karşı çıkan laikliği açık mana buna hizmet edemiyor nedense. çünkü diğer dinleri de tehdit olarak algılıyor.troçkistlerin ezilen ulusların milliyetçiliğine de karşı olmaları gibi, ben de diyorum ki, müslüman teokrasisine de diğer din teokrasilerine de karşı çıkalım.
    cumhuriyet mitinglerinde duyulan;
    - onlar misyonerlik yapıyor... [6]
    gibi iddaaları iyi sorgulayalım.bir insan ülkemizde Kur'an-ı Kerim misyonerliği yapınca tehdit sayılmıyor ama incil misyonerliği yapınca tehdit sayılıyorsa; ortada bir yanlışlık var demektir.
    şu anda yapılabilecek en iyi şeyler;
    1. zorunlu din dersini,seçmeli kılmak.
    2.bu derste, dinlerin hepsini eşit mesafede öğretmek.
    vardır.
    (türban olayı ayrı,girmeyeyim ona şimdi)
    Atatürk dönemindeki muazzam halk desteği, savaş sonrası oluşan savaş durumunun bıraktığı izler (yabancı karşıtlığı,ilerde paranoyak duruma gelecek savunma refleksleri..) bugün neden ele alınıyor?
    savaş anında rumlar,mavr-i mira yunanistan'ın ön koluydu diye şimdi içimizdeki azınlıklardan ürpermek mi gerekiyor?
    o zaman yaptıkları ihaneti şimdi de mi (özgürlük ve demokrasinin egemen olduğu durumda) yapacaklar sanıyoruz?
    peki biz düşünelim;
    - acaba biz türkler, yunanistanda yaşıyorken türkiye gelip yunanistan'ı işgal etse, türkiye'ye destek vermeyecek miyiz?
    bu sorunun özeleştirisini yapmak zorundayız.
    savaş koşullarındaki bir ülkedeki durum ile günümüzdeki durum farklıdır.bunu açıklamaya;
    -- eskiden ordularla yapılan savaş şimdi iş adamlarıyla, emperyalizmle yapılıyor.. demek yetmez.olayın psikanalizini yapmak zorundayız.bu yüzleşme kongar'ın ''tarihimizle yüzleşmek'' teki gibi 'basit' bir yüzleşme olmasın ama.
    şimdi ADD sinden CHP sine, faşist mhp sinden,faşist dtp sine, kendine demokrat kendine dindar AKP sinden birşeyine hep ''ilginç süreçlerden'' geçiyoruz demekle yetiniyorum.
    sanırım savaş sonrası destekle ulaşılması hedeflenen idealizm, yerini ingiliz diplomasisine bıraktı.
    ingiliz diplomasisini iyi uygulayabiliriz umarım.dış dünya ile entegre olmamızın vakti geldi de geçiyor. yoksa hala;
    - dünya türklere düşman.tek onurlu millet biziz..bir türk dünyaya bedeldir..demeye devam edeceğiz!

    YARARLANILAN KAYNAKLAR:
    [1] asım aslan- sömürülen atatürk ve atatürkçülük
    [2] foreign affairs
    [3] güneri civaoğlu-milliyet
    [4]erol manisalı-ulusal politika notları
    hulki cevizoğlu- işgal ve direniş
    [5] can dündar-milliyet
    [6] birikim dergisi sayı:221-222
    [X] türk psikologlar derneği,istanbul şubesi; tarih: 08.05.2007
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük