Feminizm, sosyoloji, politik akım ve etik alanlarından oluşur, temeli ya da temel endişesi daha çok kadın özgürlüğüne dayanmaktadır. Bazı versiyonları geçmiş ve şimdiki toplumsal ilişkilere karşı eleştireldir. Çoğu toplumsal cinsiyet (gender) ve cinselliğe (sexuality) ilişkin toplumsal inşa olduğuna inandıkları unsurları analiz etmeye odaklanmıştır. Yine çoğu feminist cinsiyet eşitsizliği ve kadın hakları, ilgileri ve kadın sorunlarını araştırmaya odaklanmıştır.
Feminist teori toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin doğasını anlamayı amaçlar ve toplumsal cinsiyet politikaları, iktidar ilişkileri ve cinsellik üzerine odaklaşır. Feminist hareket içinde kadın ve erkeğin eşitliğini savunan gruplar olduğu gibi kadının biyolojik ve duygusal olarak erkeğe üstün ve erkeğin "tamamlanmamış kadın" olduğunu savunan daha radikal gruplar da yer almaktadır.
daha ayrıntılı bilgi içinse google gibi arama motorları işinizi görecektir...
şimdiyse günümüz feminenlerinden bahsedelim. daha çok benim gördüğüm feminenlerin %90 ını sözlükte gördüğüm için büyük çoğunluğunu sözlükteki entryler üzerinden genelleyeceğim.
ne yazık ki feminizm nedir ne değildir öğrenilmeden "ben feminist oldum" diyebilen insanlar mevcuttur.
ve bu kadınları ** savunan entrylerin hemen hemen hepsinde temel olarak kadın erkek eşitliği alınmaktadır. * fakat genel eşitlik ise cinsel anlamdan öteye gidememektedir. tahminimce cinsellikten ötesini düşünemeyenler yukarıdaki tanımın bir kaç cümlesini okumuşlardır.
çünkü asıl sorun cinsel eşitsizlikle sınırlı değildir.
nerde bir aldatma başlığı görsem aldatan kadına isimler takılmakta, isim takılanları da savunucaz derken onlara da bu ahlaki çöküntüyü hak gören zihniyetler ortaya çıkıvermektedir.
evet aldatmak ahlaki bir çöküntüdür. elbette benim açımdan. fakat aynı şeyi düşünen bir çok kişinin varlığı da bir gerçektir.
kendi başlarına gelse diğer yazarların taktıkları isimlerle kalmayacak olan bu yazarlarımız, daha çok onlara aldatmayı hak görmektedir.
aslında kadın erkek eşitsizliğinin büyük oranda görüldüğü yerler kırsal kesimler olmaktadır. aldatmak her iki taraf içinde
yanlıştır. ve cinselliği doya doya yaşamak bütün sorunların çözümü değildir.
örneğin doğuda bir kadına "sen özgürsün eşini doya doya aldatabilirsin bu senin de hakkın, sevişebilirsin bu da hakkın" denildiğinde bu kadınımızın tüm sorunları çözülmüş olacak mıdır?
oysa ki siz o kadınların belden aşağı özgürlük lerini düşünürken onlar bunu unutmuşlardır bile...
onların düşünmesi gereken çok başka şeyler vardır fakat, erkeğin hegemonyası altında bunları düşünmeleri unutturulmuştur.
okutulmayan kızlar, erkeğin eline bakmak zorunda olan anneler, her daim şiddete maruz kalanlar ve birçok şey...
şimdi birkez daha soralım, sizin feminenlikten anladığınızla çözüme ulaştırabileceğiniz ve feraha kavuşturabileceğiniz bir toplum için çabalarınız, tüm bu sorunlar arasında boğuşan kadınlarımız için bir sonuç olacak mıdır?
ezen taraf olmaya çalışmaktır. yani erkek olmaya çalışmak. faşizan bir zihniyetle savunulmaktadır. mide bulandırmaktadır.
günümüz ezilmiş kadınları, erkek egemen topluma (yani sisteme) karşı duracağına; erkeği yok sayma, aşağılama hareketine yönelmiştir. her fırsatta erkeklerin kadınlar için önemsizliğinden bahseden ve "ben erkeklere çok sinirliyim röeeaarrh" frekansı, oldukça itici ve samimiyetsiz durmaktadır.
de ki; siz hem kadına, hem erkeğe karşı eşitlik adına yürüteceksiniz bu savaşı. ancak günümüzde, kör feminizm revaçtadır. zira kolaydır kör feminizm. etliye sütlüye dokunmadan, mahallenin delisi gibi "kahrolsun erkekler" diye böğürmenin sisteme zararı yoktur. asıl mevzu erkekler değil, erkek egemen sistemdir. ve kadınlar da bu sistemin çarkıdır.
