her gün çevrenizde ki kişi sayısının azalması. dahası her geçen gün bir dostunuzu sildiğinizi fark etmek. en doğrusu her geçen gün biri tarafından silinmek durumu. başta önemsenmez gibi durulur sonra biraz önemsenir sonra durumun vehameti kavranır ancak hiç birşey değişmez. *
yoktur..
varolan, "günden güne yalnızlığa koşmak"tır.. hatta, "günden güne yalnızlığa koşan insanın kendisini az da olsa iyi hissetmek adına başkalarından medet umup, bu umudunu belli/kabul etmemesinden ötürü karşılığın ucunun ucunu bulamayıp sonra elaleme suç bulmak suretiyle rahatlaması, mutlu mesut 'yalnızım eski dostlarım, öldürdünüz beni' şarkılarında ağlaması"dır..
başlıkların yeterince uzun açılamaması da ne sorundur öyle..
bazen kabullenmeyi getirir beraberinde.
bilemedin vesile olur vazgeçişlere...
çok sevdiğiniz birinin, siz yaklaşmaya çabaladıkça size sırtını dönmesidir. çekip gitmeseniz de, gidemeseniz de, anlamasanız, anlatmaya çalışsanız da duymamasıdır işine geleni dahi.
paylaşamamaktır artık. sohbet etmeyi, dertleşmeyi, birlikte gülmeyi unutmaktır. en son ne zaman güzel geçti vaktiniz, hatırlayamamaktır.
merak etmemesidir artık. başınıza gelen bir hadiseyi anlattığınızda sadece kafa sallamasıdır. daha az konuşmak daha çok susmaktır.
'neden kabullenir ki insan' demeyin. asla başıma gelmez denilenleri, yaşadığında kişi, farketmeden sahiplenebiliyor birçok şeyi. yalnızlığı seçmek değil belki ama alışıyor kişi buna da zamanla.
bazen umutsuzluk getirir beraberinde.
bilemedin vesile olur tüm hayallerin suya düşmesine.
kişinin elinde olan itiliştir, herzaman herşeyi istenilen yönde olması için zorlamak fayda etmediği gibi ters etki de yapabilir, akışına bırakmak lazım, hayat dengelerden ibarettir.