24 saatin 20 saatini uyuyarak geçiren kişidir. bu kişiyle evde kaldığınız için şanslısınızdır. çünkü evde kalanların sayısı 1 eksilmektedir. evde kalan diğer kişide ayın 2-3 günü eve gelirse koca evde tek başınıza kalırsınız. kira, elektrik, su vs. giderleri de ortak ödendiğine göre bu durum tam bir kebaptır.
ideal ev arkadaşıdır. fakat ne hikmetse uyandığında bir haftalık erzağı bir defada tüketir. bide ilk zamanlar öldü diye korku yaratmasınıda saymazsak mükemmel bir ev arkadaşıdır. gürültüsü ve boktan muhabbetinden kurtuluş olursun.
üniversiteye gittiğimde, ikinci senemde, yeni bir eve çıkmıştım. yeni ev arkadaşımın bazı huylarını bilmiyordum. mesela günde 20 saat ve 20 saatten fazla uyuduğunu bilmiyordum.
neyse karnımız acıktı, bizde sıcak bir çorba yaptık ve içtik. arkadaşta sıcaktan mayıştığı gibi, ben uyuyacağım dedi ve yatağına hemen yattı. hani deriz ya, gittiğin ev ve yatak sana yabancıysa, çok iyi uyuyamazsın. ama arkadaş öyle bir yatağı benisemişki, öğlen 4 gibi uyudu. yarın sabah ben derse gittim, sonra dersten çıktım, eve 2 gibi geldim. arkadaş hala uyuyor, sesi soluğu yok. benim içime birazda korku girdi. lan dedim, adam öldü mü yoksa. gidip şunu bi yoklayayım diye içimden geçirirken, odaya gittim , odaya girdiğimi ruhu bile duymuyor. sirkeleye sirkeleye uyandırdım bunu:
- hacıt 20 saatten fazla uyudun, bir şey mi oldu diye korktum. hayrola?
+ sen git ben iyiyiym, biraz daha yatacağım.
- tamam yani. ne diyim. hadi iyi yatışlar.
arkadaş son 2 saat daha uykuya yattı ve 4- 5 gibide uyandı. uyandığında yüzü gözü şişkin ve harap bir haldeydi.
üniversite 2. sınıftayız. benim uyku düzenim o kadar saçma ki. aslında bir uyku düzenim yok.. gece 4-5 civarı uyur, sabah gibi kan çanağı gözlerimde 2 gün okula gider, 3. gün kendime tatil verip -ki genelde 4. gün de tatilin bir parçası olur- son gün de öğleden sonra okula giderdim. hafta sonu ise öğle 1-2 lere kadar uyurdum. ev arkadaşım memo ise başlığa uyan kişi.
günlerden bir cuma akşamı, ben kan çanağı gözlerimle nba maçı izleyip sözlükte takılıyorum. bizim memo ise erotik filmlerde oynayan geçn yeteneklerin peşinde. sanki fm oynuyor da ilerde patlama yapacak futbolcuları araştırıyor eleman. neyse aradan belli belirsiz vakit geçti, sabah 5 e doğru bunun kapısını tıklattım.
kısık sesle,
- memoooooo.
dedim. memo dan birtakım sesler gelse de ne dediğini anlayamadığım için tekrar fısıldadım.
- memoooo olum bak giriyorum odaya.
memodan yine garip gurup sesler geliyordu. rahatsız etmemek adına odaya girmedim. aslında karşılacağım manzarayı düşünmek beni ürkütmüştü.
gittim sözlükte takılmaya devam ettim, 1-2 saat geçti. önümüz haftasonu olduğu için sabaha 7-8 lere kadar takıldım saçma sapan.
saat 12 gibi uyandım. duşa girdim çıktım. kahvaltı yapalım iki kanka diye memonun odasına gittiğimde memonun hala uyuduğunu gördüm. tam o sırada telefonum çaldı. okuldan bir arkadaş çağırıyordu acil işi varmış benimle. üstümü giyinip çıktım.
amk kız mevzusuymuş. kanka taktik ver diyor. kafede oturuyoruz kız iki masa yanda. bölümünden bir kızmış bu. lan dedim ben 30-40 kere terk edilmiş biriyim. benden ne tavsiyesi istiyorsun.
bunları anlatınca vazgeçti benim tavsiyelerimden. akşam maç vardı ona kadar sürttük sağda solda. maç için bir kahvehaneye gittik. küfürler eşliğinde maçımızı izledik. en son da yemek yiyelim öyle git dedi arkadaşım. yemekten sonra eve geldiğimde saat gece 10 olmuştu. bizim evin kapısı sunta gibi sikik bir malzeme olduğundan azıcık itince açılıyor kitlenmezse. ben de çıkarken kitlememiştim, unutmuştum ya da. zaten memo evdeydi ayrıca hırsızın çalacağı pek bir şey yoktu.
neyse işte eve girdim, memonun yanına koştum. adam hala uyuyordu.
memoyu tuttuğum gibi yataktan aşağıya fırlattım.
amk halıda uyumaya devam etti. horluyordu bir yandan da.
en son sürahi olarak kullandığımız le cola şişesindeki kola aromalı suyu kafasından aşağıya boşalttım.
