ailesi için canını dişine takan mert adamdır.
bir akşam öncesi evladına harçlık verdiği için, sabahın köründe işine yürüyerek giden insandır.
çocuklarına tadımlık da olsa istediklerini tattırırken kendisi bir köşede çocuklarını izlemekle yetinen adamdır.
serseri bozması oğlunun gece hayatına, cebindeki son parayı verip sabah işine yürüyerek gidenleri de vardır.*
kazancı farketmemekle birlikte böylesine bir çok fedakar adamın saygıyı fazlasıyla hakettiğini söylemek mümkün, hatta farzdır adeta.
neden türkiye'de yaşıyorum diye sorgulayan babadır. oysa ne babalar vardır türkiye'de oğullarını askere bile göndermez onlar yan gelip yatmasınlar diye.
fatih kısaparmak'ın benim babam şarkısında anlattığı "baba"dır. insanın sırtını dayayabileceği dayanaktır, güvencedir, sıcaklıktır. arkasında böyle bir baba olan insan hayatta daha bir cesaretli, atak, huzurlu olur. uçurumun kenarında durup, yaptığı ilk hatada uçurumdan yuvarlanacağını hissetmez, sürekli bunun korkusuyla yaşamaz. onu tutacak, tutamasa da beraber düşmeye hazır bir seveni, koruyup kollayanı vardır çünkü. insan kendisi baba olduğunda da o babayı unutmaz, onun gibi olmak ister. kendisi, babası gibi ailesini günde 20 ytl ile geçindirmek zorunda değildir belki, ekonomik durumu çok daha iyi olabilir. ama önemli olan para değildir, önemli olan o babanın, kişi üzerinde oluşturmuş olduğu "nasıl baba olunur" imajıdır. kişiyi, kendi çocuklarına da babasının ona verdiklerini vermeye niyetlendiren babadır. babanın oğluna vermesi gereken tek yetenek bu olsa gerektir. bu babaların bazıları ailesi için hayatını vermiştir. (bkz: based on a true story)