orçun benli'nin yönetmenliğini üstlendiği 2014 yılı türk fantastik macera filmidir. didem balçın hayranı olduğum için izledim. eleştirilmemesi gereken bir film. bu tür filmlere türk sinemasının ihtiyacı var.
Gulyabani ya da orijinal söylenişi ile Gul-i Beyabani, Anadolu kültüründe yer alan, yolculara, gezginlere ve yalnızlara saldıran, korkunç bir canavar tasavvurudur. Kocaman cüsseli, sarı-kırmızı kıllı, pis kokulu, eli asalı bu hayali canavar, gündüzleri mezarda durur. Akşama doğru mezardan çıkan Gulyabani ıssız çöllerde ya da dağ yamaçlarında pusu kurup, kurbanını bekler. Avcılar, yolcular, vb. oradan geçen ilk kurbanına güreş yapmayı teklif eder, kaybederse gitmelerine izin verir, ancak kazanırsa ölümlerine sebebiyet verecek saldırılarına başlar
gul ile yabani kelimesinin birleşmişin den oluşan gul‘ün u harfinin noktalarının yerlerine koyulması ile gül bitkisinin yabani ortamda oluşturulması ile ilgilidir yunancada.....
ne diyorum amına koyim sikerim wikipedini. Bu iş bizi aşar.
Süt kardeşler filminin simgesidir. Kendisini ilk gördüğümüz an ise bizim ilk "hasssktr" dediğimiz andır.
Malum kanal 7 de her akşam ayrı bir türk filmi var, genelde çoğunu da izlerim özellikle kemal sunal varsa filmde. Alıştık da tabi kanal 7 deki filmlerin düşük çözünürlükte olmasına, hesap makinesinden çekilmiş gibi izliyoruz filmleri. Dolayısıyla süt kardeşler'i izlerken gulyabani'den artık o kadar korkmuyorum, uzun boylu sakallı bişey alıştım kerataya. Velhasıl kelam, bu akşam star tv de süt kardeşler varmış fragmanını izledim az önce. Gulyabani'yi gördüğüm an çocukluğumdaki o korktuğum anları tekrardan yaşadım. Çözünürlük olabilecek en iyi kalitede bir türk sineması için. Gulyabani'nin o koca gözleri tüm netliğiyle karşımdaydı. Sakallarının her bir teli tek tek sayılıyordu. Açık dudaklarından içerdeki adamın gözleri bile görünüyordu. Gulyabani'yi görmemle korkudan "hii" diyip elimi kalbime götürmem bir oldu.
Tanrım! Yıllar sonra beni çocukluğuma götüren star tv ekibine sevgilerimi(!) yolluyorum!
Anadolu pejmürünün sentezlendiği yörelerde sözü edilen, habis ruhlu olmayan umacı motifi.
Vücudunun tüylerle kaplı olmasından sebep kars yöresinden mekire benzediği gibi, devasa fizyolojisiyle karagoncolos köy efsanelerinde de kendisine yer bulmuştur.
Bazı iç Anadolu adaptasyonlarında, yakupun öyküsüyle özdeş bir temayı paylaşır. Yakubun güreştiği melek meselesinde olduğu gibi, gul-i geyabani de karşılaştığı yolcuya güreşmeyi teklif eder. Öyle ki, yolcu galip gelip kaçabilsin.
Yolcu-çöl- istirahat-ayak yalama gibi özellikler, bu figürün temel dinamiğini oluşturur.
gulyabani, çirkin de olsa çok tehlikeli bir yaratık değildir.
biraz yapışkan, tavşan dişli bir umacıya benzer. genellikle tavanarasına ya da ağıla oturur, burada örümcek ve güve yer. inim inim inler ve zaman zaman etrafa öteberi atar ama temelde saftır ve ona çarpıp tökezleyene korkutucu bir şekilde hırlamakla yetinir.