5 Şubat 1997'de Gulca'da bir Kadir Gecesi ibadetle meşgul olan kadın ve çocuklara Katil Komünist Çin'in saldırmasıyla çıkan olaylarda akıl almaz işkencelerle şehit edilen Doğu Türkistan'lı soydaşlarımızı rahmetle anıyoruz.
klavye delikanlılarının vir vir ötüp ama iş örgütlenip tepki göstermeye gelince "amaaan" diyenlerin; "kürt ölmedi ya, ermeni ölmedi ya, kimse sesini çıkarmaz" deyip üzerinden yine faşizm yaptıkları olaylardan biri.
5 şubat pazar günü çin konsolosluğu önünde her zamankinden daha yüksek ses ile kahrolsun kızıl çin diye haykırmamıza sebep olup doğu türkistanda çinlilerin gerçekleştirmiş olduğu katliamdır.
kibrine yenik düşenler, herzaman gücünün yettiği mazlumları eziyor. bu gulca katliamını yapan çinliler'i ise zamanında japonlar nanjing'de katletmişlerdi.
vahim insan hakları ihlali ve kitlesel cinayettir. sorumluları cezalandırılmalıdır. hem üzerinden çok çok uzun bir zaman geçmemiştir, hem de bu tarz insanlık suçlarında zaman aşımı kavramını pek de dikkate almamak gerekir.
ellerinde bozkurt, yüreklerinde bağımsızlık. bizler gibi sırtları pek karınları tok değil bu yiğitlerin. ne klavye görecekler, ne kendi dillerinde sevdiklerine hitabedecekler.
hüzünlü gelen edit: görebilecekler, yazmışım, yanlış olmuş, görebileceklerdi,çünkü ya öldüler, ya da ölene kadar dayak yediler.
fare suratlı Mao'nun fikir babası olan Lenin ve Stalin tarihe karıştı, eski Sovyetler Birliğinin taşeronu Çin ise, Komünizmin dünyadaki tek uygulayıcısı olarak varlığını sürdürmektedir.Bu kadar uzun süredir insan fıtratına aykırı bu komünizm sistemini devam ettirebilmesinin tek sebebi de acımasızlığı ve kan içiciliğidir. Yıllarca bir vilayetten diğer bir vilayete dahi haber sızdırmayan Çin yönetimi artık bunu başarmakta güçlük çekmektedir. Son zamanlarda belli bölgeleri ziyaret etmelerine izin verilen yabancı turistler hasbelkader karşılaştıkları olayları bir yolunu bulup dışarıya sızdırmakta ve tüm dünya bunları ancak böyle öğrenebilmektedir.
05.02.1997 tarihinde, 1949 yılından beri Çin işgali altında bulunan Doğu Türkistanın Gulca vilayetinde Çin işgalcileri tarafından bir katliam gerçekleştirildi.
5 Şubat Çarşamba günü Kadir Gecesi olması münasebetiyle bir evde toplanarak Kuran okumakta olan bir gurup Doğu Türkistanlı kadın, Çinin sözde güvenlik güçlerinin ani baskınına uğradılar. Bu kadınlar yaka-paça alınarak dipçik darbeleriyle polis merkezine götürülürler. Bu duruma tepki gösteren halkın polis merkezinin önüne gelerek Çin polislerinin suçsuz yere tutuklamak istedikleri kadınların serbest bırakılmasını istemeleri üzerine iki Doğu Türkistanlı kadının cesedi kalabalığın önüne atılır. Çinli polislerin bu insanlık dışı davranışlarının akabinde galeyana gelen silahsız halkın üzerine makineli tüfeklerle yaylım ateşi açılır. Bu şiddetli kurşun yağmuru altında yüzlerce masum Doğu Türkistan lı hayatını kaybeder.
Bundan sonra ise, Çin polislerinin durumu kontrol edebilmesi imkânsızlaşmış, yıllardan beri zaten bunun benzeri katliamlarla karşılaşan halk ellerine geçirebildikleri aletlerle Çin işgal güçlerine karşı topyekûn bir milli ayaklanma
başlatmışlardır.
O günlerde çeşitli sebeplerle Doğu Türkistan da bulunan yabancı ülke temsilcilerinin, uluslararası kuruluşlar ve dış basının verdikleri haberlere göre, Çin güvenlik kuvvetleri Gulca ayaklanması sırasında 400 Doğu Türkistan Türkünü olay yerinde şehit etmiş, pek çoğunun ağır yaralanmasına sebebiyet vermiş ve ilk aşamada 2000 kişiyi tutuklamıştır. Ölen 400 kişinin 16'sı, havaların aşırı soğuk olması nedeniyle üzerlerine sıkılan tazyikli su nedeniyle donarak ölmüş, 90'ı dövülerek öldürülmüş ve 160'ı da Çin güvenlik kuvvetlerinin açtığı ateşle şehit edilmiştir.
Çin yönetimi, Gulca ve civarındaki bütün doktorlara bir genelge göndererek, ayaklanma sırasında yaralananların tedavilerini yasaklamış, tedavi edenlerin ağır cezalara çarptırılacağını duyurmuş ve böylece pek çok Doğu Türkistanlının gerekli acil tedavileri göremeden hayatını kaybetmelerine veya sakat kalmalarına sebebiyet vermiştir.
Aynı gece yapılan ev baskınları olayının sadece Gulca vilayetinde değil, eş zamanlı olarak birçok vilayet ve bölgelerde de yapıldığı ve sudan bahanelerle insanları evlerinden çıkartıp uluorta kurşuna dizdikleri haberleri de alınmıştır.
Doğu Türkistan halkı o günlerde dünyada eşine az rastlanır bir katliamla karşı karşıya iken, Türkiye den Anadolu Ajansı Doğu Türkistan a hâlâ Uygur Özerk bölgesi; istiklâl Savaşçılarına ise Gösterici Müslümanlar adını verirken dünyanın önemli haber ajansları bölgeyi Türk yurdu olarak göstermekteydiler.
AFP, AP, CNN in 10, 11, 12 Şubat tarihlerinde bütün dünyaya geçtiği geniş haber bültenlerinde Çin in Doğu Türkistanda uyguladığı zulüm politikalarına geniş yer verdi. işte konu ile ilgili batı basınından ve Türkiye deki gazete başlıklarından bazıları:
5 Şubat akşamından; yani, kadir gecesinden beri Çin güvenlik kuvvetleri ile halk arasında sokak çatışmaları sürüyor. Doğu Türkistan da olağanüstü hal... Binlerce Müslüman tutuklandı. Başkent Urümçi, Yarkent ve Kaşgarda sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Beş büyük yerleşim merkezinin kontrolü mücahitlerin eline geçti.Kızıl Çin toplama kamplarında işkenceden, açlıktan ve soğuktan 15 ilâ 25 yaş arası
gençlerde ölümler başladı.
Dünya haber ajansları konuyu haber yapıyor, fakat dünyanın hiçbir insan hakları örgütü, hiçbir uluslar arası teşkilatı ya da herhangi bir devlet bu insanlık dışı katliamı sona erdirmek adına fiili bir girişimde bulunmuyorlardı.
Türkiye de ise, T.B.M.M. yapılan günden dışı konuşmalar sırasında Hatay milletvekili Mehmet Sılay ve 40 arkadaşının konu ile ilgili olarak verdikleri soru önergesine zamanın Milli Savunma Bakanı Turhan Tayan ın verdiği cevap bu günün hükümet yetkililerinin izledikleri politikalardan daha farklı değildi: Türkiye, Sincan-Uygur Özerk Bölgesini, Çin Halk Cumhuriyetinin bir parçası olarak görmekte ve Çin Halk Cumhuriyetinin toprak bütünlüğünün korunmasına önem atfetmektedir.