haberi okuyunca olanları duyunca bizimde gece gece duygulanmamıza sebep olmuştur, ağlama be guiza'm. sen ağlama sana kıyamam.
bugünkü 3-2lik bursaspor mağlubiyetlinin ardından, haberde aynen şunları yazılmış:
"Fenerbahçe'nin ispanyol golcüsü Daniel Güiza'ya Şükrü Saracoğlu Stadı'nda büyük protesto. Maç boyunca ispanyol golcüye karşı negatif bir tutum sergileyen sarı-lacivertli taraftarlar ikinci yarıdan itibaren Semih Şentürk tezahüratları yapmaya başladı. Daum da bu seslere kayıtsız kalamadı ve 71. dakikada değişikliğe gitti. Bu dakikada Güiza yerine Semih'e bıraktı.
Güiza oyundan çıkarken, tribünlerden ıslık sesleri yükseldi. Yedek kulübesinin yolunu tutan ispanyol futbolcunun gözlerinin dolduğu görüldü. "
Taraftarına ve takımına acı çektiriyorken bir anda ağlayarak taraflı tarafsız herkesin vicdanına santaj yapması durumudur.
Olaya fener taraftarı gözüyle bakan bir galatasaraylı taraftar "tecavüzcüsüne aşık olan kadın" benzetmesini yapabilir.
Tüm bunlar stockholm sendromunun işareti. Korkarım ki fener taraftarının 3 aylık ömrü kaldı. Dolu dolu yaşayın. Metanitizi koruyun. Metin ol metin.
acıların çocuğu olduğunu bir sefer daha kanıtlayan sahnedir. Neydi o son bakıştaki buğu be. Yeminle rakip taraftar olarak ben bile ağlayacaktım. Gözyaşlarımı içime akıttım iyi mi?
guiza nın yüzünde genelde hüzünlü bir ifade olsa da o an ki ifade bambaşkaydı. o an tv karşısında olan bir çok insanı(!) üzdüğünden de eminim. ligdeki en sevmediğim takımın oyuncusu kendisi ama bu noktada bunun hiç bir önemi yok. yabancı da olsa, milyon eurolar da kazanza o anki bakışları gerçekten üzücüydü.
beni gerçekten de üzmüş gözyaşlarıdır. gs taraftarıyım, başarısı ya da başarısızlığı beni ilgilendirmiyor çok. buna rağmen o kadar para alan bir futbolcunun görevini yapmasından, gol atmasından yanayım. ancak koskoca adamın gözlerinin dolması da insanı üzmüyor değil.