saatte 45 km hızla koşabilen ve bu nedenle adına roadrunner denilen guguk kuşu en korkusuz hayvanlar arasında bulunuyor. Öyle ki dünyanın en zehirli yılanları arasında gösterilen bir engereği ustaca alt edip mideye indirebiliyor.
https://galeri.uludagsozluk.com/r/1917056/+
Bugün kedinin elinden kurtardık,belki de ölen kedinin yerine benim acımı dindirmek için gelmişsindir ve bu sefer seni özgürlüğüne kavuşturabilirim.
Edit:Bilgi yanlışlığını düzeltmek istedim.Kumru kuşu yavrusuymuş.
Gerçekten yumurtalarını başka kuşların yuvasına bırakan kuşmuş. Yuvadaki başka kuşun yumurtalarını acımadan yere fırlatıyor. Garibim öteki kuş hiç farkedemiyor üstüne yatıyor. gukuk kuşu yavrusu kendisinin 2-3 katı büyüklüğüne ulaşıyor ama yine de besliyor. Hayret ve gayret...
Sizce gukuk kuşu mu çok akıllı? Yoksa diğer kuş mu biraz safça?
Bence diğer kuş tam bir ana. Belki de farkındadır her şeyin. Bunu asla bilemeyeceğiz. Ne acı.
tam bir manyak. başka kuşun yuvasına koyyor yumurtasını. guguk kuşu yumurtadan önce çıkyıor diğer yumurtaları yuvadan atıyor ve kendisini besleyen kuştan daha çok büyüyor.
Efsane bir filmdir. Filmin son sahnesinde kızılderili abimiz arkadaşını yastıkla boğarak öldürürken gerçek dostluģun nasıl bir şey olduğunu anlatıyor bizlere.
sevdigi dostuyla akıl hastanesinden kaçacakları anı düşler şef, arkadası yukarıdaki katta bir takım sözde tedavi işlemlerinden döndüğünde beraber kaçacak ve kurtulacaklardır... fakat ne yazık ki arkadaşı bir takım kuralları çiğnediği için cerrahi bir işlemle beyin ameliyatına sokulur. Bu onun cezasıdır. Ve ıskartaya çıkartılmıştır. Bir gece Sabaha karşı onu koğuşa getirirler, şef yanına gider, anlar ki arkadaşı şuursuzdur. Bu bizim şefi derinden yaralar ve kaçarken onu bu halde bırakamayacağını söyleyerek onu boğar.
Hemşire rolünü canlandıran karakter, dönemin baskıcı yönetimi hakkında bilgi veriyor. insanların yaşamış olduğu özgürlük problemi Jack Nicholson ve hastalar tarafından gözler önüne seriliyor.
Yine aynı şekilde bize gösterildiği üzere, insanlar arasındaki sınıf ayrılıkları göze çarpıyor.
iyileşme süreci bitmiş ve artık topluma karışabilir duruma gelen hastaların, insanlar tarafından yiyecekleri “deli” damgası onları orada kalmaya mahkûm ediyor.
Küçükken abimle köyde öyle bir kuş yakaladık. Bir kutunun içine koyduk yemini suyunu veriyoruz. Çocuk aklı kirlenmiştir diye onu sabunla suyun altında yıkadık. Artık ne kadar hırpaladıysak akşamına öldü. Halbuki annem bizi de yıkardı, niye öldü diye çok üzülmüştüm o yaz.
Jack nitzche'nin unutulmaz melodisiyle başlayan bir film, tüm zamanların en önemli 5 filminden biri. Filmdeki herşey semboliktir, herkes ve "herşey" bişeyleri sembolize eder...Toplumu ve insanı anlatır film aslında...Milos Forman, büyük bir rejisördür, bunu ustalıkla beyazperdeye aktarmıştır.
Ah mcmurphy...zavallı mcmurphy...
Jack nicholson...Biz de niro mu, al pacino mu tartışıyoruz...ya jack?!..o n'olcak? Ya..zor hocam bu değerlendirme konuları...
Yalnız, spoiler vermeden, bu film bi psikiyatri kliniğinde geçiyo ve genellikle durağan. Action sevenler beğenmeyebilir bu filmi.
Yalnız açılıştaki o müziği araba kullanırken falan dinlemeyin, kaza yaparsınız. Çok derin anlamlar içerir, hele filmle beraber düşünüldüğünde.
ekşici modumu açtım bugün hadi bakalım sığınaklara. şimdi efendim yok hezeyandır, yok akıl hastanesi oyunlarıymış bunları geçiniz. film hatta okursanız kitabı bile tamamen kahpe baş hemşire mildred ekseninde gelişiyor. zaten duruma en başta uyanmasına rağmen randle abimizle "ki jack nicholson'a bir gecede hayran kalmadık ama bu filmdeki oyunculuğuna dip düşürdük" oynadığı akıl oyunlarından gelişmeleri takip ediyoruz. hele ki randle'ın tişört koluna marlboro kutusunu dolaması benim en epik olaylarımdan biri olmuştu. izlediğim yıl bütün yaz boyunca sigara içmiyor olmama rağmen yapmıştım bunu. evet. selam ve double shot jager ile.
