bir galatasaraylının en belirgin özelliği galatasaraylı olmasıdır.
bir insan galatasaraylı ise ve onunla yeni tanıştıysanız, merhaba faslından sonra (hatta bazen merhaba bile demeden) onun hakkında öğreneceğiniz ilk şey galatasaraylı olması olacaktır. aynı şey aleviler için de geçerlidir.
o kişi ister hakim, ister sanatçı, ister üniversite hocası, ister mali müşavir, ister kaymakam, ister astronot olsun bunların hepsinden önce onun gsli olduğunu anlarsınız. galatasaraylı olduğunu direkt söylemeyebilir belki. ama ya çorabı galatasaraylıdır, ya çantasında logo vardır, ya arabasının plakası 34 gs'dir. hiçbir şey yoksa telefonunun duvar kağıdı kesin aslandır. bunlar böyle acayip insanlardır işte.
ben üzülüyorum açıkçası. insan bir başka insanı gördüğünde hemen onun hakkında bir kanıya varmak ister ve farkında olmadan karşısındakini analiz etmeye başlar. konuşmasından, mimiklerinden, duruşundan, kıyafetlerinden hatta belki kokusundan bile somut bir şeyler çıkarmak ister. bu içgüdüsel davranışı avantaja çevirmek, karşındakini ilk görüşte etkilemek veya olumlu etkiler bırakmak fırsatı varken bu gsli kardeşlerim kulübün masörü gibi sarı kırmızı çizgili aşortmanla gezmekte hiçbir beis görmemektedirler. harbiden çok üzücü.
