küresel ısınmadan dolayı yiyecek bulmakta güçlük çeken kutup ayısını gören bahtsız bedevi gibidir... ne de olsa oruçlu zaman, küsüratlı sayı vermek gerekmeden, şöyle böyle bir sayı verecek olursak; 21, 22 saatir. sahi, geriye ne kaldı? en iyisimi sahurla iftar yemeğini birleştirmek mi, hıı?
eskimoların buzdan klubesinde bi' parçacık çiğ balıkla beslenen ve gece titreyerek sahura kalkan müslamanın, aslında kalkmasına da gerek yok. iftar saatinden hemen sonra buzdan camisinde çok rekat teravih namazı biter bitmez sahur gelecektir. tabiki eller secdede buza yapışıp kalmazsa eğer, veyahut abdest almak için taharete çıktığında buz parçası bi' yerlerini kesmeyip de kan tutmadan abdestini tutturabilirse, namazını ifa eder. hem ne ne mutlu o müslamana yaa!
"şüphesiz o'na cennet müjdelenmiştir. tropikal iklimde en güzel klimalı açık hava sahasında şarap akan nehirde gögüsleri yeni terlemiş tomurcuk çiçekli kızları hak eder" ibn-i yalani.
evet... ne mutlu o çilekeş müslümana. çünkü aynı saatlerde yuvarlak! dünyanın başka bir yeri endenozya'da mümin kardeşleri 10,11 saat oruçlu zamanla prime time'da ramazan keyfinin dibine vururlar. arap kardeşleri de çoğu uykuda olmak üzere 15 saatle yırtırlar... düşününce; sana reva mı, hak mı benim eskimo mümin kardeşim? en kısa zamanda buz dağından kopan buz kütlesiyle sıcak iklimlere hicret etmen dileğiyle!
allah kimseyi grönland'da müslüman yapmasın habibim.
amin!
