Gri şehir tamlaması önce ankarayı hatırlatır bana. Sonrasında bir deniz kıyısında dinlediğim üstte adı geçen şarkıyı. Yaş 16. ideolojik yaklaşımlar filizlenmiş kök tutuyor içimde. Hayatı daha adil sanıyorum ve daha dürüstüm. Şarkıları samimi buluyor, niyetleri hep mert görüyorum. Aklım bir karış havada, sabah plajda güzel bir kız görmüşüm. Akşam sahilde bira içiyorum. Mutluluk nedir bilmiyorum ama mutluyum. En azından hüznü acıyı tatmamışım. iskambilden evim henüz yıkılmamış. Memleketim olan ankarayı özlüyorum, gri şehrimi, mahallemi. Ruhuyla oynanmamış ırzına geçilmemiş çocukluğumu.
Hepimiz o adamız veya kadınız aslında. Niyetimiz ne olursa olsun.
saçlarında çokça beyazları olan sakallarında yer yer beyazlar görülen, kravatlı ama kot pantolon tişört özlemiyle yanıp tutuşan, adamı olduğu şehrinin sokaklarında çay yudumlamayı seven, gri binalara bakarken iki kadeh rakı parlatan, insanların her türlüsü ile her türlü sohbeti yapmaya muktedir, kahvesini yudumlarken aceleci insanların yaşamları hakkında kendince fikirler üreten, siktiri boktan jenga oyununda bile masayı salladınız diye pislik yapan oynamıyorum diye pisleşen, aşık olmayı özleyen, annesini özleyen, büyüdüğünde çok küçük olan adam.