finansmanı fransa olan örgüt. nükleer enerjiye karşı olup fransa da en azından 56 nükleer santralin olması.. türkiye de ise tam 1960 yılından beri kurulmaya çalışılan nükleer santralin hala ortalıklarda olmamasının yanı sıra bir santral kurulumu eylemlerine start verilince hemen insanların başına üşüşmeleri.. asıl amaçlarının dışına çıktıklarını düşündüğüm bitkisel insanlar! tabi ya nede olsa yeşil olmak kolay değildir!.. hayır bi ara ki 1965 yılı olur, halkalıda 5 megawatt lık bi santral kuruldu kurulmasına, bilim adamlar yetiştirildi ama gelgörki şu an ne haldedir bilinmez.. şahsen en sağlıklı enerji kaynağı prof kontrolünde yürütülen nükleer santrallerdir.. ve bu enerji sonsuz denilebilecek kadar uzun solukludur!
orda burda karşıma çıkan ''bize destek verir misiniz'' vs. adlı sorularla yaklaşan çevre grubudur.
peki kardeşim greenpeace ayağına iyi güzel takılıyorsunuz, çevreyi koruyalım diyorsunuz. kimyasal maddelere karşısınız, kimyasal maddeler kullanılarak üretilen madde vs.'lere de karşısınız.
e peki senin o üstünde greenpeace yazan tişörtün baskısı nedir acaba hiç düşündün mü? sarı tişörtün üstüne yeşil yazılan greenpeace yazısının nelerden üretildiğini bilmiyor musun? o tişörtte kimyasal boya yok mu? bir araştırın öyle gelin bakalım. *
edit; yanlışım varmış düzeltildi: ''greenpeace t-shirtleri su bazlı doğa dostu mürekkep kullanır.''
müthiş bir para tuzağıdır. türkiyeden bir sürü zengin ve özenti insanın parasını göfleyip, kendilerini antartikada yaşayan foklar için boğaz köprüsüne zincirlerler. yok ne alakası var? kel aynak kuşları var, vaşaklar var, türkiye ile alakalı protesto edilmesi gereken binlerce doğa olayı var.
eylemlerini yapacak olanları güzel kız ve erkeklerden özellikle seçerler; çünkü eylemler greenpeace örgütünün/kuruluşunun/para tuzağının vitrinidir.
bu vitrin kendisine üye ve dolayısıyla para kazandıracaktır. dünyanın hiç bir yerinde yararlı bir tek eylemleri yoktur. sadece vitrin yaparlar, para kazanırlar, partiler verirler, gemiler alırlar.
bir de utanmadan üzerlerine greenpeace hedesi giyip sokakta üye arayan montofollar vardır ki, sopalıklardır, gördüğüm yerde rezil rüsva ederim, ettim.
dün enerji bakanlığı binasında yapmış oldukları ' bakan çıplak' eylemiyle nükleer enerjiye bir kez daha karşı olduklarını gösteren, şu an itibariyle de internet üzerinden sanal kampanyaya destek verebıleceğiniz, sanal eylemci olabileceğiniz uluslarası çevreci grup...
greenpeace çevre kurulusu'nun en önemli özelliği kurulduğu yıl 1971'den beri bağımsız olması için bir siyasi kuruluştan, partiden veya şirketten yardım almamasıdır. en büyük yardımcıları dünyanın her yanından gönüllüleri,halktır.3milyon üyesi olan greenpeace 40 ülkede faaliyet göstermektedir ve 1992 yılında gp gemisinin türkiye' ye gelmesiyle türkiye de aktif rol almaya başlamıstır. türkiye greenpeace'te su an 20.000 destekçi bulunmaktadır ve destekçiler istedikleri zaman greenpeace ofisini arayıp; 'benim param nereye gidiyor?'diye sorabilir ve hemen cevabına da ulaşabilirler.
hiç bir petrol şirketinde hisse sahibi olmayan, tüm geliri destekçilerinden elde ettiği bağışlar olan kuruluştur. shell-bp hisse sahibi olma olayına gelirsek: greenpeace, shell ve bp'nin (ki bu iki şirket ortaktır) uzun vadeli planlarını öğrenmek istemiştir. bunun tek yolu ise hisse sahiplerinin katılabildiği toplantılara sızmaktı. bu sebeple greenpeace üyesi iki arkadaş tamamen kendi imkanlarıyla, bankadan kredi çekerek shell ve bp'nin yaklaşık yüzde ikilik hissesini satın aldılar. gelecek planlarının görüşüldüğü toplantıya sızarak bu planları ele geçirdiler ve toplantının ortasında takım elbiselerinin altındaki greenpeace elbiselerini çıkardılar. ellerinde sprey boyalarla toplantının yapıldığı salona resimler çizdiler sloganlar attılar. böylece kimsenin aklına gelmeyecek bir eyleme imza attılar. eylemden sonra hisseleri satıp kredi borçlarını ödediler. bütün dünyada bu haber çok başarılı bir eylem olarak geçerken bizim anadolu ajansı, çok başarılı(!) bir habercilik göstererek "GREENPEACE, SHELL'E ORTAK OLDU", "YEŞiLE PETROL BULAŞTı" gibi bir haber geçti. daha sonra bu haber tekzip edildiyse de bu tekzip haberini görmeyenlerin gözünde greenpeace'in imajı sarsıldı. benim gibi greenpeace üyelerinin bu haberin getirdiği olumsuzluğu, sokak sokak dolaşarak düzeltmek görevi olmuştur.
bugün türkiye'deki çoğu çevre katliamına göz yuman sözde çevreci hareket. istiklal caddesinde topladıkları paralarının nereye gittikleri meçhuldur. greenpeace oluşumunun uluslararası şirketlerinden fonlandığı bilinmektedir.
bir gün taksimde yürürken yaptıklarıyla beni hayretler içinde bırakmış gruptur. olay şöyle zuhur etmiştir ki yanımda marco isimli bir ecnebi arkadaşım da bulunmakaydı o gün. yolumuzu kesen greenpeace çi arkadaşlar gidip marco'ya "grrenpeace' e destek olmak ister misiniz efendim?" diye bir soru yönelttiler. marco cevap olarak "sorry, i am not turkish" cevabını verdi. ve dehşetengiz şu cevapla karşılaştı; "ok, no problem. would you like to help greenpeace?"
uluslararası şirketlerin fonlarıyla dönen şirket. muhtemel bir kapitalizm sargı mekanizmasının dişlisi. duyarlı olunması gereken çevre eylemlerinde görünmeyen ve tepkisiz kalan fakat şov amaçlı her eylemde yer alan örgüt.
2000 yılından beri dunya da çevre katliamlarının bir numaralı sorumlusu ''shell'' şirketinin yuzde 2 lik (200,000 hisse) payına sahip olan örgut.
ekolojik sistemin korunması yolunda kapitalist sistemi dengelemeye yarayan, asla ve asla bulunduğu hiç bir ülkede gercek çevre politikalarına sahip olmayan greenpace, ülkemizde de bunun örneğini munzur vadisi üzerine yapılacak ve resmen doğal dengenin ağzına sıcacak olan barajları eylem programına almaması bir yana bu projeden haberdar dahi olmadıklarını belirtmeleriyle gostermektedirler.
bugünlerde mersin-kıbrıs hattında ki orkinosların avlanmaması için eylem yapan sivil toplum örgütüdür. doğal hayatın yok edilmesinin altında siyasi ve politik nedenler yatmaktadır. örgütlü bir yapının yapması gereken hamleleri yapmaktadır,adı üstünde 'örgüt'! dernek,klüp,birlik değil.
bir keresinde balina avcılarını durdurmak için gemi kiralayan (belki de alan hatırlamıyorum)örgüt. bu grup gemisini balina avcılarının geminin üstüne sürmüş ve onlara çarpmak suretiyle engellemiştir. *
ayrıca, ilginç bir örgüt gerçekten de. japonya'nın balina meselesini ele alalım. greenpeace'in pırıl pırıl delikanlıları, süt gibi kızları** var, oldukça enerjik ve saygı-sevgi dolu gençler. sanki dünya tarihinde şimdiye dek rastlanmış protestoculardan biraz farklılar. tıpkı şimdiki konur sokak tkp gençliği gibi gayet sevimli protestocular. kartlar kesiyorlar, renk renk balonlarla bilmemne yapıyorlar, gitar eşliğinde siyasal içerikli şarkılar yazıyorlar falan filan... lakin bir takım şeyler eksik sanki? başarıya ulaşamıyorlar. tıpkı ağlamadan (dolaylı yoldan ağlatmaktır bu) meme almaya çalışan sevimli bir çocuk gibiler. ağlamadıkça ve entegre tutumları sürdükçe memesiz kalmaya da mahkumlar. zaten meme istedikleri de meçhul.
yaptığı çalışmalar konusunda bilgim olsa da kesin bir hükmüm yok. yani bu elemanlar sağlam çalışıyor mu, saçmalıyor mu, karşıt olmayıp karşıt görünüyor mu bir fikrim yok. daha doğrusu kesin bir tanı koyamıyorum. lakin çalışma sistemleri açısından tahlil edebiliyorum.
greenpeace, postmodern olabilmiş tek örgüttür. neden? çünkü protesto ettikleri(yahut kimilerine göre göstermelik takıldıkları-ben bir yorum yapmıyorum-) konularda tıpkı hasımlarının kullandığı araçlara sahiptirler. reklam dediğimiz günümüzün en büyük sanat(!) dalına köküne kadar sahiptirler. eylemlerini de dikkatle incelerseniz göreceksiniz ki, çok ince düşünülmüş sembollere sahip. yani tıpkı bu ceo/reklamcı/plaze kızı tipi insanlardan alışık olduğumuz 'vurucu slogan', 'akılda kalan resim' gibi taktiklere sahiptir greenpeace. bu anlamda özel olarak incelenmesine ve hakkında düşünülürken çok yönlü bakılabilmesine inanıyorum. zaten greenpeace felsefesinin ekolojik mi yoksa çevreci mi olduğu da bu sebeplerden ötürü biraz havada kalıyor.