yarım asırdır her türlü kalkınmaya yönelik adımları engellediniz. şimdi, greenpeace denilen görünürde yeşil ellerinizle hazırladığınız, aynı oyunların farklı versiyonlarını uygulamaya çalışıyorsunuz ama buna boyun eğmeyeceğiz. sen önce git kendi ülkende hali hazırda çalışan 104 santrali ve yapılmakta olanlarını protesto et diyen, artık tahammülü kalmamış türkiye cumhuriyeti vatandaşının isyanıdır.
biz tartışırken adamlar 438 reaktör yapmışlar. 54 adet inşaası devam eden, 148 adet te planlanan reaktör var. biz de 2 tane olsun mu olmasın mı diye tartışıyoruz. afiyet olsun. uyumaya devam edelim çevreciyiz biz.
greenpeace denen organizasyonun türkiye ayağının tamamen yabancılardan oluştuğunu sanan kişi söylemidir.
herkesin greenpeace'i kendine.yani onların kendi ülkeleri burası oluyor zaten.
- krin pizz çek pis ellerini ülkemden!
+ hacı polis götürüyor bizi eller kenetli kelepçede zaten.
- nükleer istiyoz biz götümüzün dibinde size ne?
+ hadi ya?
- katip benim, ben katibin siz ne lan!
+ bu radyasyondan bi sonraki aşama amirim ben pişmanım salın beni.
yabancılardan ve o yabancıların söylediklerinin peşinden giden vatandaşlarımızın desteklediği örgüte karşı çıkan insan söylemidir. bu vatandaşların çoğuda her ne hikmetse söylemde abd karşıtıtıdır. ama araştırmadan dinlemeden yeşil lafını görünce en önde giderler. nükleer teknoloji kalkınma için gereklidir ve de güneş ve rüzgardan olmasa bile hidroelektrikten daha yeşildir. diğerleri de zaten ekonomisi bizim gibi olan gelişmekte olan ülkelere yetmez, gelişmiş ülkelerin tercihleridir.
işin komik yanı bu arkadaşlar sürekli türkiye gibi nükleer santralin "n" sinin bulunmadığı ülkelere en büyük baskıyı yapmaya çalışırlar. Ulan birinizde gidip amerika'da bir nükleer tesisi falan işgal etsenize, daha tek bir tane santrali bulunmayan türkiye'de işiniz ne?
Ayrıca bu arkadaşlar türkiye'nin gelecek 10 yıldaki 300 milyar dolarlık(petrol hariç) enerji ihtiyacını ceplerinden karşılayacaklar galiba.
benim öğrenci bursuyla kaldığım evde daha ucuz elektrik kullanmamı istemeyen nükleer enerjinin en çevreci çözüm olduğunu anlayamamış bünyelere gruplara serzenişim isyanımdır.
o barajların hiç zararı yok zaten.hiçbirisi doğadaki baraj geçen bölgelere has hayvanları bitkileri yok etmiyor.o yok olan bitki ve hayvanlar nedeniyle ekosistemde bozulma da olmuyor.barajlarda çok çevreci hakikaten.
yapın lan şu nükleer santrali de *ik kadar ermenistandan elektrik almayalım...
yurdum erkeklerinin genellikler karı düşürmek ayağına katıldığı zımbırtı. bütün gelişmiş ülkelerin kullandığı nükleer enerjinin türkiye ye getirisi şüphesiz ki büyük olucaktır. ''yek yeaaa zehirliyceniz, kanser bik bik'' diye ötenler fazla uzağa gitmesin wikipedia da hangi ülkenin kaç nükleer santrali var, kim kurmak üzere yazmakta.
çevreyi korumayı hala fantazi veya hobiden ibaret zanneden gaza gelmiş yurdum insanı söylemidir. beğenirsiniz-beğenmezsiniz ama çevre için bir şeyler yapmaya çalışan ve temel hedefi bu olan bir örgüttür. sonra yarın öbür gün "çöl oluyoruz, hastalıklar arttı, suyu idareli kullanalım, denizler kirlendi, nehirler bitti" falan diye ağlamayasınız, tutarsız kalabilirsiniz. endüstrileşme lazımdır (sonuçta dağın başında kulübemizde yaşayacak durumumuz yok), ama artık doğayla dost olarak yapmak gerekir. deniz bitti, doğanız, doğal kaynaklarınız 1000 yıl önceki gibi bol değil. bu tarz başlıklar atarken olayı nükleer enerji tartışmasından, greenpeace gibi örgütleri de kıldan yünden veya sadece türkiye'de eylem yapan bazı uçuk tiplerden ibaret emperyalizm örgütü sanmayın. fransızlar bu örgütün gemisini batırdı. eylemcileri çok sayıda ülkede (gelişmiş ülkeler de dahil) gözaltına alınıp duruyor. ayrıca sadece eylem değil, geniş çapta bilgilendirme çalışması da yürütüyorlar. murat bardakçı'dan duyarak öğrenip gaza gelmeyin. araştırın biraz. ha, kızacaksanız ondan sonra gene kızın ayrı konu, ama önce biraz araştırın, çevre sorunları ile ilgili konuların doğrusunu bilin.
ha bir de, çevreyi temiz tutmak isteyenlerin ellerine pis derken, asıl emperyalistlerin, türkiye'ye atık varillerini sessiz sedasız kaktıranların, doğayı mahvedenlerin ellerini de bir zahmet görüverin. sonuçta greenpeace'in siyasi veya yasal yaptırım gücü yok. sadece eylem ve bilgilendirmeyle kamuoyu oluşturmaya çalışıyor. vurmuyor, kırmıyor. eleştirin, çevre düşmanı olabilirsiniz, bu fikrinizi savunmak doğal hakkınızdır, ama "çek pis ellerini" diye edebiyat yapıp olayı abartmayın. sonuçta greenpeace'in türkiye'deki üyelerinin çoğu türktür.
nükleer enerji müstakil bir tartışma konusudur, greenpeace de illa her konuda haklı olacak diye bir şey yok. tartışırsınız, argümanlarınızı, verilerinizi kamuoyuna sunup ikna etmeye çalışırsınız. ama çevreyi korumaya çalışan birilerinin olmasında fayda vardır. bugün kapattırırsınız, hapse atarsınız bir şekilde greenpeace ve benzeri çevreci örgütleri yok edersiniz. ama yarın öbür gün ararsınız. devletin, kapitalistin kuracağı çevre örgütü veya vakfının derdi-tasası olay paraya pula dokunana kadar sürer, ondan sonra kıvırtma havalarını izlemeye başlarsınız. o noktalara gelinip ortada doğal kaynak, temiz hava, yeterli kullanılabilir su falan kalmayınca kızılderili atasözlerini terennüm etmek için artık çok geç olur. o zaman gizli-saklı emperyalist emellerinizi de, nükleer bombalarınızı da, altınınızı da yiyip içemezsiniz.
yeterince araştırmış ve yeterince çevreci olan ülkem insanının cümlesidir. belki murat bardakçı'nın bu konu ile ilgili konuştuğundan bile haberi yoktur. aslında nükleer enerjinin çevreye zararlı olduğunu iddia etmek araştırmamaktan kaynaklanır. yüksek teknoloji ile yapılan nükleer enerji santrallerinin zararı, doğal yollarla ve diğer medeni yaşamdan kaynaklanan etkiden daha azdır. neye göre ve ne kadar zararlı oldukları bu sayfada ayrıntılarıyla yazmakta.
greenpeace ellerini ülkemizden çekmesin düşüncesi ile başlayacağım durumdur. ancak ve lakin nükleer facia'yı çernobille örnekleyen ve hafızalarında başka bir facia yer etmemiş konu hakkında az bilgili kişilerin bazı konularda bilgilendirilmesi de şarttır. bunu yapacak kişi ben olmadığım gibi kurum da ben değilim. ancak bildiğim kadarı ile iyi planlanmış bir nükleer enerji en çevreci enerji çözümü olacağıdır. ama iş burada her zaman yaşadığımız makus kadere dönmekte ve 3. dünya ülkesi olmamızdan ve teknolojiyi satın almamızdan mütevvelit kazıklanma korkusu ile bu işe başlamaktan korkmaktayız. elbette günümüzde enerji sağlanımı bir merkezden ziyade bölgesel yapılanmaya gitmektedir. bu sayede her bölge kendi enerjisini kendi kaynakları ile sağlayabilecek ve büyük yatırımlardan ziyade orta ölçekli yatırımlara yönelinebilecektir. rüzgar ve güneş enerjisi hatta jeotermal enerjilerden bile faydalanmak olasıdır. nükleer enerji günümüzde lüks olmaktan çok öteye taşınmış ve ihtiyaç olmuştur. şayet ve ancak atomdan koşarak kaçabileceğini düşünen yurdum insanına bu tür bir işletmeyi emanet etmek ne kadar doğrudur (!). işin şakası bir yana çernobil faciası ile dünya aslında bir imkansızı başarmış ve insan hatası nedeni ile böylesine büyük bir faciayı tüm dünya'ya yaşatmıştır.
Milli gelirinin çok büyük bir kısmı enerji ihtiyacının karşılanması için rusya vb. ülkelere giden bir ülkenin içinde greenpeace gibi saçma sapan bir girişimin olması çok ilginçtir. Ülkenin kalkınmasına tamamen karşı bir harekettir, bu yaratıklar altın dağından siyanür var aman ölüyoruz diyerek altın çıkarttırmamışlardır. Altın fiyatları belli, enerjiye giden para belli... O halde greenpeace çek artık o pis ellerini ülkemden...
yeşil barış olarak adlandırıyorlar örgütlerini ama hiç bir zaman konuşarak bir şeyler çözdüklerini gören olmadı. fok ve balina avcılarını hep silahlarla koşturuyorlar, kendilerini zincirliyorlar. ee barış nerde ki.
şimdi efendim nükleer santral inşası gerekiyor mu?
sonuna kadar gerekiyor.
peki bunun için doğru adres sinop mu?
kesinlikle değil.
sonuç: ihtiyacımız olan kaynağı yanlış koşulllarda, yanlış yerde,yanlış kişilere, riskli bir teknoloji ile kurduyoruz.
ayrıca,benim dikkatimi çeken olay şudur. greenpeace herhangi bir konuda (besin, enerji vs.) sıkıntı çeken, dar boğazda olan ülkelere karşı eylemler düzenliyor. ama bu ülkeler bu faaliyetleri keyifleri gereği yapmıyor. örneğin japonlar balina avlıyorlar ve buna gerekçe olarak da bilimsel araştırmaları gösteriyorlar (saçmalığın daniskası). ama adamların eli mahkum. çünkü japonya'da tarım arazisi yok. deniz ürünleri hariç hemen hemen bütün besin ihtiyaçlarını ithal ediyorlar.
yani bana kalırsa eylem yapmak kolaya kaçmak oluyor. yeşil barışçılar o korkunç bütçeleri ile alternatif çözüm planları hazırlasalar bana göre daha makbule geçer.
nükleer enerji santralleri, su ile çalışır ve su ile soğur. bu nedenle su kaynaklarına yakın bölgelerde kurulması, hem maliyet hem de işletme açısından en uygun olanıdır. sinop ve mersin'in seçilme nedeni budur. kaldı ki, bu yeni bir karar değildir. mersin'e nükleer santral yapılma kararı 1976'da alınmıştır, temeli atılmış ve durdurulmuştur.
ayrıca bu santralleri yapanların yanlış adamlar oldukları kanısına kapılmak ne kadar doğrudur tartışılır.
mersin'e yapılacak santral için anlaşılan rusya'nın 32 adet nükleer santrali bulunmakta. 9 santralinin inşaası devam etmekte ve 15 santral daha planlamaktalar.
sinop için büyük olasılıkla güney kore ile anlaşılacağı öngörülmekte. onların da 20 çalışan, 6 inşaat halinde, 6 da planlama aşamasında santralleri bulunmaktadır.
türkiye'ye nükleer teknolojinin gelmesi sadece enerji açısından değil. nükleer bilim ve teknoloji açısından da önemli ve ilk adımlar olacaktır. bu yapılan santraller enerji dışında bir işimize yaramayabilir ancak bilim insanlarımızın nükleer teknolojiyi daha yakından tanımaları için bir fırsat olacaktır.
greenpeace denilen lanet olasıca grup emperyalist güçlerin bir diğer koludur.türkiyenin kalkınmasını engellemek için, nükleer santralleri vb. gibi bir sürü şeyi de önüne alarak türkiye'nin kalkınmasını tehlkeli gören kişilerce yani dünyayı yönetenlerce uydurulmuş safsatadır.elbette nükleer o kadar da iyi değildir en küçük sızıntı kötü sonuçlar doğurabilir fakat başka ülkelerin bizim güçlenmemeiz için elinden geleni yapması ve başımızdakilerinse göz yumması beni deli ediyor ki ayrıca etrafımızdakilerin güçlenip bizim güçsüz kalmamız yem olmamız demektir ve bu yüzden nükleer enerjiye evet...
nükleer enerji bir maldır ve bize satılmaya çalışılmaktadır; başka enerji alanları üzerine düşünülmesi gerekirken bu kolaycılıkla cinayet işlediğini bilmeyen zavallıların uyanmaları gerekmektedir; bu teknolojiyi bize satmaya çalışan emperyalizm; almamazı istemeyen gene emperyalizm?! saçmalamada son nokta...
her şeyden önce, hayatı kahvede okey oynamakla geçen bir gencin hönkürmesi değildir. ayrıca hönkürme ne ola ki? greenpeace'in yönetim kadrosu; doktor, doçent, profesör de nükleer enerji destekçileri boş gezenin boş kalfası sanki. her doktorun peşinden gidersek seksen sene daha burnu boktan kurtulmaz bu ülkenin. almanya'nın tuzu kurudur. nükleer enerji yatırımlarını durdurması kendi bileceği iştir. 15-20 sene sonra görürüz onları da merkel'e küfrederken.
ek: bir de şu var nükleer enerji bir malmış, emperyalizm bu malı bize satmaya çalışıyormuş. doğru bunu herkes biliyor zaten. ancak rüzgar gülünü, güneş panelini, dalga tirbünlerini ve jeotermal zımbırtıları da bedava vermiyorlar. onları da aynı emperyalizm satıyor üstelik maliyeti de daha yüksek.
greenpeace'in samimi olduğuna şahsen inanmıyorum. nerede gelişmekte olan bir ülke hamle yapıyorsa hemen oraya. balık ölümlerine karşı, aşırı avlanmaya karşı her ülkeye eşit baskıyı uygularlar orası ayrı. gelgelelim gelişmiş ülkelerdeki santrallerin birini bile işgal etmiş değiller ya da o konu da adlarını duyuramıyorlar her neyse.
gelişme konusuna gelecek olursak. ülkemizin süratle gelişmesi için bu tür santrallerin yapımı şarttır ama çevre faktörünü gözden çıkarmamalıyız. çünkü ondan bir tane var kaybetme lüksümüz de yok!
