aşağıdakileri okuyun ve bu şerefsizlerin gerçek yüzünü görün .
- Greenpeace'e üye olan insanlar çözümün bir parçası olduklarını zannetmektedirler. Oysa Greenpeace sadece bir başka çok uluslu şirkettir.
- Greenpeace pankartlar asıp, boykot çağrılarında bulunup, kapıları çalarak, sokaklarda gönüllü öğrencileri kullanarak ve email tacizlerinde bulunarak bağış toplamaktadır. Topladığı bu bağışlarla bir eko-bürokrat ordusu beslemekte ve dünya çapında yürüttüğü reklam kampanyası sayesinde Greenpeace'in dünyayı kurtardığına dair bir mit yaratmaktadır.
- Paul Watson, 1977 yılında Greenpeace'den ayrılışı hakkında. "Sadece para toplayan bir organizasyonda bulunmaktansa gerçekten balinalar için birşeyler yapmak istedim." demektedir. "Biz Greenpeace gibi fotoğraf ya da film çekme şansı elde etmek için olay yerlerine gitmiyoruz, onlar ölümlerin fotoğraflarını reklamlarında kullanmak üzere uygun açıyı ararlarken, bizler balinaları kaçırıyoruz."diye de ekliyor.
- isterseniz Greenpeace'in 1990 sonrasında Balina avına bakışına bir göz atalım:
- "Greenpeace prensipte balina avcılığına karşı değildir."
- John Frizell, Greenpeace International direktörü. 1994 yayımlanan Greenpeace Policy Paper'dan.
- "Bir doğa bilimci olarak, Greenpeace'in balina avcılığına karşı olmasını kabul edemem. Sadece balina avlarken onların bir kaynak olarak tekrar yenilenebilmelerine fırsat tanımak gerekir. Bence bu çok önemli bir prensiptir.."
- Leif Ryvarden, Greenpeace Norveç, kurucu üyesi ve başkanı . Dagbladet Gazetesi ropörtajı, 2 Ağustos 1991
- "1993 yılı Minke Balinası hasadı şu an mevcutta bulunan balina sayısına bir tehtid oluşturmamaktadır.
- Ingrid Bertinussen, Greenpeace Norveç Direktörü. Norveç (NRK) radyo ropörtajı, 22 Ekim 1993
- "Norveç'teki Balina avı, mevcut balina stoklarına zarar vermemektedir,"
- Kalle Hesstvedt, Greenpeace Norveç, Norveç gazetesi Nordlys ropörtajı 21 Mayıs 2008
- Greenpeace, Uluslararası Balina Avcılığı Komisyonunun (International Whaling Commission (IWC)) belirlediği ticari balina avcılığı yakalama kotalarını kabul etmektedir. Yani balina avcılığına ticari olarak zaten onay vermekte ve kotanın aşılmasını önlemek amacıyla zaten 1946 yılında kurulan bir örgüt olan Uluslararası Balina Avcılığı Komisyonun kurallarını kabul etmektedir. Uluslararası Balina Avcılığı Komisyonu kuruluş amacı, modern balina avı konusunda uluslararası işbirliği ve kaynak yönetimi konusunda işbirliğine vurgu yapmaktır.
- Greenpeace, böylece IWC'nin belirlediği kotalar dahilinde ticari balina avını onaylamaktadır.
- Greenpeace Türkiye Ofisi sürekli maddi destekte bulunan yaklaşık 25 bin destekçisi ve istanbul ofisinde 12 tam ve yarım zamanlı çalışanı bulunmaktadır. internet sitelerine bakılacak olursa en az 10 TL bağış kabul etmekteler.
- 1997 Yılında Greenpeace, Bering Denizinde Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Deniz Balıkçılık Servisi (The National Marine Fisheries Service (NMFS)) ile birlikte bir balina avına izlenimci olarak katılmışlar ve balina avcılarınca parçalanmak üzere yakalanan bir balinayı kıyıya kadar çekerek avcılara yardım bile etmişlerdir. Olay Alaska medyasında yer almıştır.
- Greenpeace'in dünya çapında gelirinde 2000 yılı itibari ile % 14 lük bir artış olmuştur.... Bu kazanç artışı harcama adı altında kampanya reklam faaliyetlerine % 11 artış olarak yansımıştır. Greenpeace yetkilileri gazete,dergi ve televizyon reklamlarını faliyet olarak görürken, her gün milyonlarca insana Güney Okyanusundaki balinaları kurtaracak paraları olmadığı ve yardıma ihtiyaçları olduklarına dair gülünç emailler atmaktadırlar.
- Greenpeace'in doğal hayatı kullanarak yaptığı tek ihanet bu değildir şüphesiz, Greenpeace kampanyalarından sorumlu ve yardım emaillerinin altında yer alan isim olan Melanie Duchin, Alaska medyasına verdiği demeçte: "Eğer küresel ısınmanın zemininde, bazı canlı türlerinin popülasyonu varsa ticari av sürdürülebilinir.Bu bizim Greenpeace olarak karşı olduğumuz bir durum değildir." diye demeçte bulunarak ticari amaçlı katliamı Greenpeace'in onayladığını belirtmiştir.
- Greenpeace yaklaşık 20 yıldır Kanada sürdürülen fok balığı katliamını sürdürülebilir bulmaktadır. Halbuki Kanada fok avcılığı, yeryüzünde bilinen en büyük deniz memeli katliamıdır.
- Doğa Savaşçılarından Greenpeaceye sert tepki !!!
iSTANBUL-Kıbrıs açıklarında orkinos avlayan Türk balıkçılarını asbestli gemileriyle havadan ve denizden taciz eden Greenpeace, hem suçlu hem güçlü . Greenpeace balıkçıların kendilerine saldırdığını ileri sürerken, işin arka planında ispanyol balıkçıları olduğu ortaya çıktı. Doğa Savaşçıları Çevre Örgütü Başkanı Zafer Murat Çetintaş, tacize uğrayan Türk balıkçı teknelerinin sahipleri ve istanbuldaki balıkçı birliklerinin başkanları ile Ortaköyde basın açıklaması yaparak, işin perde arkasında ABli balıkçılar olduğunu ileri sürdü. Akdenizde tüm ülkelerin orkinos kotasının 28 bin 500 ton olduğunu, AB ülkelerinin bu kotadan 16 bin 500 ton9, ülkemizin ise sadece 870 tonluk hakkı bulunduğunu kaydeden doğa Savaşçıları Çevre Örgütü Başkanı zafer Murat Çetintaş, AB ülkeleri Sidra körfezinde katliam yaparken, yine 2007 yılında 4 bin ton fazla balığı üstelik orkinos yasaklarının başladığı 1 Temmuzdan itibaren yapmış olmasına karşın, Greenpeace neden sessiz kalmıştır? Üstelik Ab ülkeleri kaydı yapılmıştır. Aksi halde avladıkları orkinosları satamayacaklardı. 7 kasım 2008de Madridde Orkinos Birliği AYCATın toplantısı yapılacak. Bu toplantı öncesi Türkiyeyi zor durumda bırakmak için bu eylemi bilinçli yaptılar. ispanyol balıkçılar avlayacakları balık sürülerini yasak olmasına rağmen uçaklarını Güney Kıbrıstan havalandırarak, tespit yapıyorlar. Saldırdıkları türk balıkçıların yabancı ortakları bulunmaması da önemli bir ayrıntıdır diye konuştu.Eylemcilerin kendilerini besleyen arkalarındaki güçle Türk Orkinos balıkçılarını Akdenizden tecrit etmeye çalıştıklarını vurgulayan Çetintaş, Greenpeace kurulduğu günden bu yana arkasında petrol kartelleri olduğu tüm dünyada bilinmektedir. Bu nedenle petrol taşıyan gemilere karşı göstermelik eylem yaparak sözde petrol karşıtı gibi davranmaya çalıştıkları da bilinmektedir. Geçmiş yıllarda Rus limanlarına giden Kahraman Sadıkoğluna ait Asbestli geminin peşine düşen Greenpeacenin gemisinde asbest bulunması nedeniyle Rusyadan kovulmuşlardır. Niye Rusyaya yıllardır gidemiyorlar? Gemileri asbestli olduğu için. Greenpeacenin gerçek anlamda çevreci olmadığı yapılan son eylemde siyasi oyunların içinde bir parça oldukları ortaya çıkmıştır dedi.
- Greenpeace, direkt email yalvarma/tacizleri ve üniversite öğrencilerinin oluşturduğu sokak timlerinin sempatik bilgilendirmeleriyle yada yüksek maliyetli medya imaj manipülayonlarıyla kar amaçlı şirketlerden pek de farklı olmayan yollarla insanlardan para koparmaktadır. Fakat Greenpeace ve onun "kar amacı gütmeyen" statüsü ve ABD vergi muafiyeti maskesi arkasına saklanmaktadır.
- Greenpeace Türkiye sokaklarda insanları kandırarak para toplaması için gençlerde şu özellikleri arıyor.
Greenpeacein istanbul/izmir/Ankara'da yürüttüğü Yüzyüze Projesine katılmak ister misiniz?
* iletişim kurmayı seven, pozitif-enerjik bir kişiliğe mi sahipsiniz?
* Daha yeşil ve barış dolu bir dünya için bir adım atmak ister misiniz?
* Çalışmalarımızı anlatarak Greenpeace'e yeni kişiler kazandırabilir misiniz?
Eğer öyleyse, Greenpeace'in size ihtiyacı var!
-LONDRA - Greenpeace'in eski Britanya Başkanı Lord Peter Melchett, halkla ilişkiler şirketine danışman oluyor. Burson-Marsteller'in çalıştığı isimler arasında yok yok!
Genetik değişikliğe uğratılmış (GDU) gıda üreten firmaların en büyüğü Monsanto, çevreyi kirletme söz konusu olduğunda adı sık sık telaffuz edilen Exxon, Union Carbide, Babbock ve Wilcox...
'Burson-Marsteller'ın temsilcisi olduğu Amerikan Carbide' şirketinin Hindistan'daki tesisinden 1984 yılında 40 ton toksik gaz sızdı ve 2 bin kişi öldü.
Şirket, 1979 yılında, ABD'nin yaşadığı en büyük nükleer facia sırasında, 'Three Mile Island'daki nükleer santralın sahibi Babcock ve Wilcox'ın danışmanıydı. Burson-Marsteller'ın web sitesi 'büyük krizlerle', ki buna Greenpeace protestoları dahil, mücadele başarılarıyla dolu.
Genetik değişikliğe uğratılmış ürünlere karşı kampanyalara liderlik eden hatta bu ürünlerin yer aldığı bir tarlayı tahrip ettiği için tutuklanan Melchett, yeni işinde, hormonlu gıdalar, toksik atıklar ve çocuk işçiliği gibi konuların değerlendirildiği komiteye başkanlık yapacak. Şirketten edinilen bilgiye göre, çevreci protestolarla nasıl başa çıkılacağına dair de tavsiyelerde bulunacak!
Soylu ailesinin toprağırda çiftçilik yapan Eton mezunu Melchett, işe girmeden Greenpeace'in yeni Britanya Başkanı Stephan Tindale'in olurunu almış. Tindale, onun
ideallerine ihanet etmeyeceğini söylüyor.Ama Greenpeace'in uluslararası yönetim kurulu, Melchett'den istifasını istemiş, o da vermiş... Eski Greenpeace lideri ise her şeye rağmen "Fikrimi değiştirmem. GDU teknolojisinin bir geleceği yok. Çevreyi katledenlerse daima değiştirmeye ya da durdurmaya çalışacağım insanlardır" diyor.
(The Independent)
- Sonuç olarak Greenpeace birçok kurucu üyesinin günümüzde kabul ettiği şekilde kuruluş amaçlarından uzaklaşmış, insanların çevreye olan duyarlılıklarını sömürerek bağış toplayan çok uluslu bir şirkettir. Medyada yayımlanan reklamları hayvan katliamını protesto eder gibi görünse de bu reklamlar sadece daha çok bağış toplanabilmesi için verilmektedir. Şirket organizasyonu alt sınıfını gerçek gönüllü çevrecilerin iyi niyetliliklerinin istismarı oluşturmaktadır. Şirket içinde gerçekten çevreyle ilgilenmemek ve para kazanmak isteyenler yükselebilmekte ve kariyer yapabilmektedirler.
ÇEVRESEL DUYARLILIĞIMIZIN KULLANILDIĞI BAZI KONULAR iLE iLGiLi GERÇEKLER:
1) iklim değişikliği - küresel ısınma ve ağaç kesimi:
Greenpeace'in kurucularından Patrick Moore, günümüzde Greenpeace'in ormanlar konusunda düştüğü hatayı şu şekilde özetliyor: "Greenpeace basitçe, orman düşmanıdır. Daha az ağaç kesmek üretimde daha az ağaç kullanmak demektir. Daha az ağaç kullanmak ise daha fazla demir, beton ve plastik kullanmak demektir ve bunları üretebilmek için yüksek enerjiye yani özellikle fosil yakıtına ihtiyaç olacaktır. Yeryüzünde en çok bulunan yenilenebilir malzeme olan ağaçlar, orman içinde güneş enerjisi ile yetişmektedir. Greenpeace'in aksine bizim inancımız daha fazla ağaç yetiştirmek ve üretimde daha fazla ağaç kullanmaktır. Ağaç atmosferden daha fazla karbondioksit çekecektir (Ağacın %50'si Karbon) ve böylece dönüştürülemeyen yakıtlara göre atmossfere karbondioksit miktarını azaltacaktır. Eski Greenpeace üyesi Patrick Moore, genç çevrecilerin kağıt tüketiminde ağaç kullanılmasına karşı kampanyalarla kandırıldığını, aslında pamuk ve kenevir gibi tropikal bazlı kağıt üretim için gerekli tarımın yapıldığı çiflikler için fazla alan gerektiğini, hatta bu alanlar için ormanların yakılarak keten, pamuk tarlalarına dönüştürüldüğünü beyan ediyor ve ekliyor "ormanlar esnektir, volkanik patlamalar, buzul çağı, yangınlar ve fırtınalar aklınıza ne gelirse onlara engel olmaz tekrar kendini toplar." Patrick Moore özetle, kesim ve dikimin dikkatlice yapılması halinede ormanların yokolmayacağını, küresel ısınmaya etki ettiği iddaa edilen karbon salınımın dengeleneceğini belirtiyor. Kesilen alandaki ekosistemde yaşayan canlıların neslinin yokolmamasının sağlanabileceğini söylüyor ve temiz kesim fikrini ortaya atıyor. Ayrıca Rockefeller ailesine ait WWF (World Wide Fund for Nature) gibi dünya üzerinde yılda 50.000 canlı türünün yokolduğunu idda eden organizasyonlarla irtibata geçtiğini fakat yokolan canlı türlerinin listelerini elde edemediğini söylüyor. Bu şaibeyede dikkat çekiyor...
2) Nükleer enerjiye karşı olmak :
Yeni dünya düzeni nükleer enerjiden neden bu kadar nefret eder? John Coleman'a göre amaç açıkça ortada, nükleer enerji bol miktarda, ucuz elektrik enerjisi üreterek Üçüncü Dünya Ülkeleri'ni gerileştirilmiş konumlarından çıkartacak anahtar etkendir. Böylece Üçüncü Dünya Ülkeleri, kendilerini boyun eğmeye zorlayan ve bağımsızlıklarını tehtid etmeye başlayan IMF yardımına muhtaç olmaktan kurtulacaklardır. 1955 Yılında Bilderberg Raporu'nun 13. sayfasında:"Bilimsel buluşlar atomik enerji alanında kendini aşmaktadır...Biliminsanlarının bombayı gitgide daha fazla insanın eline teslim edebileceği ve yakın gelecekte atom bombasının yoksulların silahı haline gelebileceği gerçeği yok sayılmamalıdır. Aynı düşünce, öngörülmeyeni öngörmennoktasına yaklaştığımız atom enerjisinin barışçıl amaçlarda kullanımı konusu içinde geçerlidir." Bilderberg'in ideallerine göre atom enerjisi barışçıl amaçlı da olsa yoksul uluslara göre birşey değildir. Bu daha ziyade, boyun eğmekte isteksiz Üçüncü ve Dördüncü Dünya ülkelerini tehdit etmekte kullanılacak nihai ve kesin etkili bir silahtır. - Daniel Estulin'in Kulüp Bilderberg kitabından.
3)Küresel ısınmanın gerçek nedeni Karbon salınımı değil mi?
Küresel ısınmaya alternatif bir açıklama da Rusya Ulusal Bilimler Akademisinden Dr. Alexey Dmitriev'den geliyor. Dmitriev özetle, Uzayın tamamen boş olmadığının artık bilindiğini, samanyolu sisteminin uzay boşluğu içinde sürüklenirken, hidrojen, helium, hidroksil vb. belkide bir yıldız patlaması sonucu oluşmuş çeşitli uzay cisimleri ile dolu manyetik ve sert bir ortama girdiğini. Bunun da güneş sisteminde fazladan plazma çekilmesine neden oluduğunu. Bunun sonucu olarak güneşte anormal olaylar yaşandığını, dünyanın manyetik alanının zarar gördüğünü ve küresel ısınma oluşutuğunu söylüyor. Küresel ısınmanın, samanyolu sisteminin yıldızlar arası enerji bulutunun içine girmiş olmasının başlıca belirtileri, bazı bilim adamlarının dünyada da başladığını söyledikleri gibi, Uranüs ve Neptün'de de gözlemlenen manyetik kutup değişikliği olması. Her iki gezegenin atmosferleri daha parlak görünmekte ve yavaşça ısınmaktadır. Atmosfere ani radyasyon fışkırmasıyla meydana gelen olağanüstü kutup ışıkları satürn'de görünmeye başladı. Satürn'ün uydusu Enceladus'ta Yellowstone benzer bir gayzer patladı. Jüpiter'in manyetik alanı iki kat büyüdü ki bu Jüpiter'in dışardan iki kat enerji almaya başladığı anlamına geliyor. Daha sonra jüpiter'de gitgide büyüyen dünya büyüklüğünde bir kırmızı leke gözlenildi bu da elektromanyetik bir fırtınaya işaret ediyor. Mars'ın atmosferi biraz daha yoğunlaştı Venüs atmosferi daha parlak görünüyor ki bu da dışarıdan enerji alnıdığına işaret ediyor. Güneş heliosferin merkezinde olmasına rağmen gezegenlerden daha hassastır, güneşin erimiş enerji kitlesi dışdan gelen fazla enerjiyi gezegenlerin sert, soğuk maddesel gövdeleri kadar etkin olarak emip hazmedemez. Bu da 2005'ten bu yana artan anormal güneş aktivitelerini ve dünyamızın küresel ısınmasını açıklıyor.
- Lawrence E joseph'in Apocalypse 2012 adlı kitabından
4) Küresel ısınma nedeninin karbon salınımı olduğunun empoze edilmesi sadece insanlardan daha çok karbon vergisi almak için olabilir mi?
Karbon vergisi, CO2 emisyonunu azaltmak amacıyla tüketilen fosil yakıtın karbon içeriğine bağlı olarak alınan bir satış ve emisyon vergisidir. Emisyon vergileri, salınan sera gazı emisyonu birimi başına ödenen vergilerdir. Ancak, emisyon miktarının doğrudan ölçülmesi çok zor olduğundan uygulamada bu tür vergiler üç ana kategori altında salınırlar: Yandığında salınan karbon emisyonu miktarı ile orantılı olmak üzere her bir fosil yakıt başına alınan karbon vergileri; havaya salınan her bir tonluk CO2 emisyonu için belirlenen CO2 vergisi ve belirli bir enerji birimi (terajoule, ingiliz Isı Birimi-BTU veya kilowatt-saat) başına salınan enerji vergisi (Baranzini et al., 2000:396). Karbon vergileri kapsadığı alana göre tek yanlı (ulusal) veya global karbon vergileri olmak üzere ikiye ayrılabilir. Ulusal karbon vergileri ulus devletlerce ülke sınırları içerisindeki tek yanlı uygulamaları içerir. Global karbon vergisi ise, ülkeler tarafından tek yanlı olarak salınan karbon vergilerinden farklı olarak petrol, kömür ve doğal gazın karbon içeriğine bağlı olarak global düzeyde alınması öngörülen dolaylı bir vergidir. Bu nedenle global karbon vergisi, global düzeyde, vergi uyumlaştırmasını gerektirir. Uygulamada karbon vergisi ile ulaşılmak istenen amaç doğrultusunda etkilere sahip çok sayıda vergi söz konusudur. Başka bir ifadeyle, karbon emisyonu çok sayıda ülkede karbon vergisi dışındaki uygulamalarla vergiye tabi tutulmaktadır. Dolaylı vergilemeler de dahil olmak üzere enerji ürünleri üzerinden alınan her türlü vergi bir tür gizli karbon vergisi olarak değerlendirilebilir. Karbon vergilerinin uygulanmaya konulmasının çok sayıda gerekçesi bulunmaktadır. Enerji ürünleri üzerinden alınan vergilerin tahsili kolay, randımanı yüksektir. Dolayısıyla karbon vergilerinin salınmasının en önemli gerekçelerinden biri kamu gelirlerini artırmaktır. Globalleşme süreci ile birlikte ulus devletler her alanda daha fazla rekabet etmek zorunda kalmaktadırlar. Bu süreçte, sermaye ve diğer üretim faktörlerinin mobilitesinin artması mobil vergi tabanlarının vergi yükünü azaltırken mobil olmayan iktisadi faaliyetler üzerindeki vergi yükünü artırmaktadır. Globalleşme, vergi yükünü mobil olan üretim faktörlerinden (sermaye, bilgi) mobil olmayan üretim faktörlerine (emek, arazi v.b.) kaydırmakta ve ulusal vergi sistemleri gittikçe artan oranda dolaylı vergilere dayanmaktadır. Bu koşullar altında karbon vergisi ve diğer çevre vergileri ulus devletler için önemli bir gelir kaynağı haline gelmektedir. Çevre vergilerinin gayri safi milli hasıla içinde en yüksek paya sahip olduğu ülke Danimarkadır ve bu ülkeyi Kore, Yunanistan, Portekiz ve Türkiye izlemektedir - Doç.Dr. istiklal Y. Vural