Başrollerinde Sandra Bullock, George Clooney ve Ed Harris gibi ünlü oyuncuların yer aldıkları 2013 yılı Amerikan filmi.
Bundan sonrası biraz konuya temas ediyor. (izlememiş olanlar okumaya devam etmesinler.)
--spoiler--
Film görsel açıdan tam bir şölen. Özellikle üç boyutlu izlenmek için çekilmiş gibi. Dünyanın uzaydan görüntüsü, gece gündüz döngüsüne şahit olmak vb. Fakat bir sinema filminin bunlardan daha ötesini vaad etmesini beklerim. Oyuncular, özellikle Sandra Bullock, rollerine uymamışlar. George Clooney ise filmin pek az bir kısmında pek "cool" bir görüntü çiziyor. Sonra yok zaten. Filmin nerdeyse tamamı Sandra Bullock etrafında dönüyor. O da bence bu film için zayıf bir oyuncu.
Filmin giriş sahnesinde verilen mesaj -"burada olmanın neyini seviyorsun?"- biraz sofistike. Fakat filmin geri kalanı bu derece sofistike devam etmiyor. Ağır bir girişten sonra film neredeyse yumuşacık oluyor. Ara ara bazı mesajlarla süslenmeye çalışılsa da -"aşağıda seni bekleyen kimler var?"- bunlar filmin yavanlığını önlemiyor. Sadece dünyanın uzaydan görüntüsü ya da gün döngüsünü izlemek için fazla bir film; fakat bir belgesel olarak da zayıf olmuş. Halbuki bu bir belgesel filmi değil.
Filmin yarısına kadar henüz film beni içine alamamıştı. Filme ısınamadım ve konuya bir türlü kendimi veremedim. istasyondaki çalışma sırasında çıkan problem bence çok ani oldu ve seyirci hazırlanmadan senaryo gereği problemler çıktı. Dolayısıyla seyirci kendini olay örgüsüne sokamadı benim gibi. Filmde sürekli olarak oksijen sıkıntısı çekilmesi açıkçası beni ekran karşısında boğdu. Bir ara resmen nefesim kesildi. Fakat bu nefes kesilmesi filmin ne kadar gerçekçi olduğunu ya da seyirciye ne kadar çok ulaştığını filan ifade etmiyor. Bir süre sonra baygınlık verdiği için olabilir.
Çok popüler bilgisayar oyunlarında da * yerçekimsiz ortam senaryoları denendi ve çok tuttu. Fakat bilgisayar oyunlarında oyuncunun ortamı bizzat kendisinin tecrübe etmesi için dizayn edilmiş bir senaryo var. Ve bu senaryolar genelde çok başarılılar. Fakat filmin yerçekimsiz ortamda bir konu yaratma ve geliştirme fikrini hayata geçirme kısmında ciddi problemleri var. Görsel ve efekt anlamındaki başarıları filmin önüne geçmiş durumda.
Bu filmle de görülebilir ki; Amerikan sineması için konunun bir önemi yoktur. Herhangi bir konuda gerek görsel efektlerle ve gerek müziklerle bezeyerek bir kurgu oluşturulabilir. En azından göze hitap eden bir eser ortaya çıkacaktır. Konunun işlenişi ve mesaj gibi sıkıntılara gerek olmayabilir. Bu benim fikrim değil, Amerikan sinemasının fikri!
--spoiler--
uzaya çıkan astronotların neden orada olduğu, görevi belirtiliyor. o parçaların dağılmasına neden olan gerekçe gayet yerinde. esas kızın karaya çıkar çıkmaz filmin bitmesi gayet normal ve olması gereken çünkü film yukarıdaki durumu açıklıyor. yukarıda şartlardan kurtulmayı anlatıyor. yukarıda meydana gelen bir kazadan dolayı, yukarının şartlarında kurtulmayı anlatıyor. tv olayı yukarıdaki olayı anlatıyormuş şeklinde bağlanabilir, titanik'te olduğu gibi.
--spoiler--
7 dalda oscar aldığını bilmeden izlediğim film. 7 dalda oscar aldığını öğrendikten sonraki tepkim yuh anasının nikahı olmuştur.
oscar ödüllerinin nasıl amacından çıktığının göstergesi bir filmdir ayrıca.
kesinlikle vasatı aşmayan bir film. imdb'deki 8,1 puanını kesinlikle haketmiyor. olması gereken maksimum 6 falandır.
--spoiler--
bir kere tüm olaylar üstün körü geçilmiş. astronotlar neden çıkmış, nasıl çıkmış, hiçbirini anlatmadan hop uzayda buluyoruz kendimizi. çok basit bir kurguyla parçalar dağılıyor bunlar da kaçmaya falan çalışıyor işte. esas kızımız da karaya iner inmez film bitiyor. dur bi devam et, ne bileyim tv programına çıkart orada hikayeyi anlatıyor olsun, izlediğimiz de anlattığı hikaye olsun falan.
tek izlenebilir yanı dünya'nın uzaydan müthiş görüntüsü. bir de sandra bullock'un taş gibi fiziği, 50 yaşında olmasına inanmak mümkün değil.
--spoiler--
--spoiler--
"amerikalı" bi astronotun "uluslararası" uzay istasyonunda bulduğu "rus" kozmonot giysisini giyerek "çin" istasyonunun kapsülüyle dünyaya döndüğü film.
--spoiler--
Boşluk hissini güzel hissettiren film. Hikaye eksiklikleri yüzünden eleştiri almış fakat şunu unutmamak lazım bu bir fantezi bilim kurgu değil. Gerçek explorer teması üzerinden gidiyor ve bu gerçekçilik sebebi ile nasa dan övgü ve ödül aldı. O sebepten senaryoda günümüzde uzayda görev icra eden astronotların karşılaşabileceği en aşırı durumlardan biri üzerine kurulmuş.
Saçma bulduğum 2 duruma gelince.
1. Çin, rus ve amerikaya ait 3 istasyonun yörüngede birbirlerine birkaç yüz km gibi çok komik mesafelerde bulunmaları.
2. Rusların hiçbir önlem almadan, yörüngede zincirleme tepki yaratacağını bilerek kendi uydularını füzeyle imha etmeleri.
Diğer detaylara takılmıyorum film neticede izle kapat işte.
Bu arada anlamayan arkadaşlar için, esas kızın bağlantı kurduğu çinliler uzay istasyonunde değil, yeryüzünde kutup inceleme istasyonunda. Köpek ve bebek sesleri ondan.
ablamızın kaybettiği çocuğu, mutsuz iş yaşamı, biten evliliği gibi faktörler ablamızı amaç arıyan, boşlukta, yaşayan bir ölü haline getirmiştir adeta. çıktığı bu uzay macerasında başına gelen talihsiz olay ile dünya üzerindeki yaşamını, en önemlisi de kaderi, hayattan ve zamandan bağımız bir mekanda sorgulamaya başlar, tam da sorgulara şeylere "tepeden" bakarken.
Sonrasında giriştiği macera yaşam mücadelesi değil, yeniden doğmak adına verdiği mücadeledir zaten bu yüzden. mekik içindeki cenin pozisyonuna bürünmesi, kapsüllerin dünyaya düşerken, rahime ulaşmaya çalışan sperm algısı yaratması (yönetmenin tasviri), dünyanın en uçsuz bucaksız yerinde suya ulaşıp (düşüp) karaya ulaşması (yaşamın sudan başladığı teorisi...) ve ilk adımlarında yürümede zorlanması(tıpkı bir bebek gibi) hep yeniden doğmak mücadelesinin işaretleri.
bu filme bu kadar oscar verilir mi ? part 2 de kapattım sıkıntıdan.
son derece klişe birbiri için durduk yere ölümü göze alabilecek astronotları konu alıyor arkadan da ver duygusal müziği ''vay anasını'' desin millet dimi.bu kadar ucuz duygu sömürüsü kaldı mı bu devirde.
filmin tek övebileceğim noktası çekim teknikleri ve kalitesi konusunda bize o atmosferi daha doğrusu atmosfer dışını güzel hissettirdiler.
onun dışında görüntü yönetmenine bi oscar veririm gerisi beş para etmez avatar 2 vakası.
Ses, Görüntü süper fakat hikaye klişelerle dolu. Acı çeken bir kadın (ki dünyaya inince paranın a. koyacak), onun için hayatından vazgeçen bir erkek. Pes ettiği anda birden fikrini değiştirip birden aklına muazzam bir fikrin gelmesi vs vs.
Ayrıca kıl olmadım değil %10 oksijen kalmışken 7 dakikada %6 oldu fakat o kadar yol gitti %1'di sonra yarım saat konuştular ayrıldılar anca bitti.
filmin başından sonuna kadar sadece iki oyuncunun suratı görünüyor. arada bi iki tane de ceset görünüyor.
o senaryodan nasıl uzun metraj film çıkmış cidden çok ilginç.
büyük saçmalıklar barındıran film. o istasyondan ötekine ückuyulardan balçovaya gider gibi gidiyolar uzayda . o uydular istasyonlar uzayda birbirlerinden gerçekte kimbilir kaç km uzakta amk.
yani tamam izlersin seversin ama 7 oscarlık film görmesek yeriz yani.7 tane alması abartı şişirme.zaman geçirir değişik bir konu olmuş ne zamandır klasik aşk savaş filmlerinden sonra ama böyle aşırı derece güzel ayılıp bayılıp izlenme durumu yoktur.
--spoiler--
bu atmosferden geçme hikayesi de saçma olmuş o kadar sürtünme var şey var indi kurtuldu falan.yönetmen mutlu son istemiş kesin .
--spoiler--
uzaya ve fiziğe meraklı biri için kendi içinde güzel bir gerilim barındıran oscarlı film.
--spoiler--
film boyunca güneş'in doğuşunu ve dünyadaki gece manzarasını arka fonda görmek keyifliydi. ben izlerken aklıma tom hanks ve yeni hayat geldi. birinde kaçış yeri ada iken diğerinde uzay. keyifliydi.
--spoiler--
