7 dalda oscar aldığını bilmeden izlediğim film. 7 dalda oscar aldığını öğrendikten sonraki tepkim yuh anasının nikahı olmuştur.
oscar ödüllerinin nasıl amacından çıktığının göstergesi bir filmdir ayrıca.
kesinlikle vasatı aşmayan bir film. imdb'deki 8,1 puanını kesinlikle haketmiyor. olması gereken maksimum 6 falandır.
--spoiler--
bir kere tüm olaylar üstün körü geçilmiş. astronotlar neden çıkmış, nasıl çıkmış, hiçbirini anlatmadan hop uzayda buluyoruz kendimizi. çok basit bir kurguyla parçalar dağılıyor bunlar da kaçmaya falan çalışıyor işte. esas kızımız da karaya iner inmez film bitiyor. dur bi devam et, ne bileyim tv programına çıkart orada hikayeyi anlatıyor olsun, izlediğimiz de anlattığı hikaye olsun falan.
tek izlenebilir yanı dünya'nın uzaydan müthiş görüntüsü. bir de sandra bullock'un taş gibi fiziği, 50 yaşında olmasına inanmak mümkün değil.
--spoiler--
--spoiler--
uzaya çıkan astronotların neden orada olduğu, görevi belirtiliyor. o parçaların dağılmasına neden olan gerekçe gayet yerinde. esas kızın karaya çıkar çıkmaz filmin bitmesi gayet normal ve olması gereken çünkü film yukarıdaki durumu açıklıyor. yukarıda şartlardan kurtulmayı anlatıyor. yukarıda meydana gelen bir kazadan dolayı, yukarının şartlarında kurtulmayı anlatıyor. tv olayı yukarıdaki olayı anlatıyormuş şeklinde bağlanabilir, titanik'te olduğu gibi.
--spoiler--
Başrollerinde Sandra Bullock, George Clooney ve Ed Harris gibi ünlü oyuncuların yer aldıkları 2013 yılı Amerikan filmi.
Bundan sonrası biraz konuya temas ediyor. (izlememiş olanlar okumaya devam etmesinler.)
--spoiler--
Film görsel açıdan tam bir şölen. Özellikle üç boyutlu izlenmek için çekilmiş gibi. Dünyanın uzaydan görüntüsü, gece gündüz döngüsüne şahit olmak vb. Fakat bir sinema filminin bunlardan daha ötesini vaad etmesini beklerim. Oyuncular, özellikle Sandra Bullock, rollerine uymamışlar. George Clooney ise filmin pek az bir kısmında pek "cool" bir görüntü çiziyor. Sonra yok zaten. Filmin nerdeyse tamamı Sandra Bullock etrafında dönüyor. O da bence bu film için zayıf bir oyuncu.
Filmin giriş sahnesinde verilen mesaj -"burada olmanın neyini seviyorsun?"- biraz sofistike. Fakat filmin geri kalanı bu derece sofistike devam etmiyor. Ağır bir girişten sonra film neredeyse yumuşacık oluyor. Ara ara bazı mesajlarla süslenmeye çalışılsa da -"aşağıda seni bekleyen kimler var?"- bunlar filmin yavanlığını önlemiyor. Sadece dünyanın uzaydan görüntüsü ya da gün döngüsünü izlemek için fazla bir film; fakat bir belgesel olarak da zayıf olmuş. Halbuki bu bir belgesel filmi değil.
Filmin yarısına kadar henüz film beni içine alamamıştı. Filme ısınamadım ve konuya bir türlü kendimi veremedim. istasyondaki çalışma sırasında çıkan problem bence çok ani oldu ve seyirci hazırlanmadan senaryo gereği problemler çıktı. Dolayısıyla seyirci kendini olay örgüsüne sokamadı benim gibi. Filmde sürekli olarak oksijen sıkıntısı çekilmesi açıkçası beni ekran karşısında boğdu. Bir ara resmen nefesim kesildi. Fakat bu nefes kesilmesi filmin ne kadar gerçekçi olduğunu ya da seyirciye ne kadar çok ulaştığını filan ifade etmiyor. Bir süre sonra baygınlık verdiği için olabilir.
Çok popüler bilgisayar oyunlarında da * yerçekimsiz ortam senaryoları denendi ve çok tuttu. Fakat bilgisayar oyunlarında oyuncunun ortamı bizzat kendisinin tecrübe etmesi için dizayn edilmiş bir senaryo var. Ve bu senaryolar genelde çok başarılılar. Fakat filmin yerçekimsiz ortamda bir konu yaratma ve geliştirme fikrini hayata geçirme kısmında ciddi problemleri var. Görsel ve efekt anlamındaki başarıları filmin önüne geçmiş durumda.
Bu filmle de görülebilir ki; Amerikan sineması için konunun bir önemi yoktur. Herhangi bir konuda gerek görsel efektlerle ve gerek müziklerle bezeyerek bir kurgu oluşturulabilir. En azından göze hitap eden bir eser ortaya çıkacaktır. Konunun işlenişi ve mesaj gibi sıkıntılara gerek olmayabilir. Bu benim fikrim değil, Amerikan sinemasının fikri!
filme sırf aksiyon ve görsel efektler açısından bakılırsa imdb'deki yüksek puanı anlaşılamaz. çok daha sıkı aksiyon sahnelerine ve görsel efektlere sahip filmler var.
filmin hak ettiği değeri kazanmasını sağlayan yönü, yaşama düşman bir boşlukta, tahliye sandalı misal yüzen bir dünyada yaşadığımızı, onun değerinin bilinmesi gerektiğini başarıyla vurgulamasıdır.
evet, uzay yaşama düşmandır. insanı anında öldürebilecek sayısız tehlikelerle doludur. vakum, soğuk, radyasyon... bizi o tehlikelerden koruyan atmosferimiz ve dünyamızdır. uzay yolu filmlerindeki teknolojileri geliştirmediğimiz sürece, başka alternatifimiz yoktur. dünya biterse veya dünyayı bitirirsek, bilinen yaşam da biter.
bu filmi yapmak, insanlara mars'a uydu göndermekten daha pahalıya mal olmuştur. zira film için 100 milyon dolar harcanmıştır, o dönemde bir uydu göndermek ise 73 milyon dolara mal olmuş. hayır, bir de film güzel olsa bari, harcanan paraya yazık dedirtmiştir.
gereğinden fazla abartılmış filmdir. 2 ünlü oyuncu koyalım-biri neredeyse çıplak film boyunca- bir de uzay mekiği nasıl olsa izlenir kafasıyla yapılmıştır. vasattır.
herşeyin bir ilki vardır, bu film de bu ilklerdendir.
(uzay serüvenini anlatması yönüyle)
Gravity para avcısı filmi le ayni zaman da vizyona girmesi hasebiyle para avcısını gölgelemiştir.
Ben reyimi para avcısından yana kullanıyorum.
Zaten gravity sandra bullock ve george clooney kurtarıyor.
Para avcısı çekildiği zamanı bir ayna gibi aynen yansıtmıştır. Ve de amerikan rüyasının temel taşlarından olan borsa nin bu hayale ne kadar sirayet ettiğini bize göstermesi yönüyle pek hoştur.
Tabi bi de leonardo di caprio oynaması filme ayrı bir hava katmıştır.
clooney'e rağmen boktan film. hele o aptal kadının(seksi sandra ablamız tabii ki) on kere ölümden yırtması, bende yine adalete olan güveni derinden sarstı. iyi ki rusça, çince bilmiyor bu arada.