tamamen araba hırsızlıgına dayalı bır oyundu. kuş bakısı oynanırdı. igrenç * grafiklere sahip, ileride efsane olacak oyunun atasıydı.
(bkz: grand theft auto san andreas)
insanlari koltuga yapistiran ve hemoroid yapma potansiyeline sahip olan 16 ekimde GTA IV olarak piyasaya çikacak olan araba hirsizligi agirlikli oyundur kendisi.
edit: oyun 6 ay ertelenmis
1997 senesinde ilk alıp başına oturduğumda beni hastası eden bir oyundur bu. grafikleri dos oyunlarını andırıyordu ama süper bir şeydi. tema müziği de aşmıştı. daha sonra london 1969 paketi çıktı bunun; londra'da görev yapıyorduk ve ardından gta2 çıktı ki oynanış olarak gta'nın benzeridir, ancak grafikleri yenilenmiş ve birkaç ek özellik eklenmiştir kendisine, arabalara makineli tüfek taktırmak, yola yağ bırakmak gibi. gta3 ise gta1 ve gta2'nin third person shooter'a uyarlanmış halidir gelişmiş grafiklerle birlikte.
ha bu arada, oyundaki kırmızı kıyafetli herif yankesicidir, aman diim.
birinci versiyonu da gayet zevkli olan, bir zamanların efsanesi güzel oyun. ilk kez gta 3 oynadığımda gözlerim dolmuştu, sonra vice city çıktı lakin bizim bilgisayarlarda çalışmadığı için internet cafelerde sabahlardık. sonra bir şekilde yeni bilgisayarlar edindik ve ne gta'nın tadı kaldı ne de vice city'nin.
1. ve 2. versiyonları, zamanına göre bir devrimdir, 2010 yılında bile mükemmel denecek düzeyde zevk verir. araba çalarsın, polisten kaçarsın, adam döversin, araba satarsın, geğirirsin, osurursun ve daha birçok şey yapabilirsin. eğlenebilirsin.
özgürlüğü yaşadığımı hissettiğim oyundur. kısıtlama yok her sokak her araba hepsi bize ait ne belirli bir parkurda yarışıyoruz ne de bu arabayı henüz seçemezsin paran yetmiyo derdi var. o dünyada oyunun kahramanı olmak mükemmel bi keyif.