Clint Eastwood'un ne kadar önemli bir oyuncu ve yönetmen olduğunu ortaya koyan film. Bugünlerde Mitt Romney'e destek vermesi bile görmezden geliniyorsa sebebi, adamımızın filmografisidir.
Bir de replik paylaşalım:
"- Günahlarımı bağışla peder.
- Ne günah işledin evladım?
- 1968'de fabrikanın Noel partisinde Betty Jablonski'yi öptüm."
öncelikle benimde sanırım pek çok sözlük yazarı gibi elimde uzun süredir olmasına rağmen geç izlediğim filmdir.
ırkçılık karşıtı gibi bi algı var ama ırkçılıktan çok daha büyük bir insani yanılgı üzerine durulmuş filmde: ön yargı.
evet ön yargılar ırkçılıktan beterdir. ve sayıca fazladır ön yargılılar ırkçılardan.. neyse konumuz bu değil.
tek kelime diyorum öncelikle: harika, dört dörtlük bir film. kadı kızı kusurları yok değil, ama film o kadar güzel, o kadar sizi içine çeken bir film ki o kusurlar görünmez kalıyor. izleyin izlettirin..
sırf berberciyle olan muhabbetler için ve sue isimli çekik gözlü kızımızı siyahilerin elinden kurtarırken söyledikleri için izlenebilir.
clint easwood bu filmle jübile yaptığını açıkladı. artık sahne önünde göremeyecez. ah be clint reyiz.. bu dünyada şu an da 6 milyar insan yaşıyor ama değil 6, 60 milyar insan yaşasa yine de senin gibi bir adam gelir mi bu dünyaya bilmiyorum, sanmıyorum..
başından sonuna kadar oyunculuk ve diyalog derslerinin verildiği, çok kaliteli bir clint eastwood filmi.
verdiği ibretlik ayarlar, dobralıgı, cesareti ve sert kabugunun altında yatan ruhuyla kendine hayran bırakan bir ana karakteri vardır. (bkz: walt kowalski)
clint eastwood'un tek kişilik gösterisi. durağan bir şekilde ilerleyen bir film, son dakikalarıyla heyecanı biraz artırıyor. genel olarak iyi sayılabilecek bir film. mükemmel diyemeyeceğim.
keyifli film ailecek seyredilcek bir film gereksiz olaylar yok filmde dikkatimi çeken her filmde doktor mühendis avukat iş adamı olmak isteyen insanlar vardır ama bu filmde sadece inşaat işçisi olmak isteyen çocuk vardır inaşat işşisi nasıl olunur neye dikkat edilir iş baş vurusuna gidince nelere dikkat edilir gibi güzel konular işlenir 10/8.
Hem Sosyolojik giydirmeler yapıyor hem de güncel sorunlara parmak basıyor.
Kültürel değişimin ve farklı kültürler arasındaki sürtüşmeleri merkeze alan filmdeki göndermeler 2008 yılı amerikasındaki çöküşün ayak sesleri olma açısından da önemliydi.
Tam bir Clint Eastwood klasiğ¡. yaşı ne olursa olsun üzerine yapışan o ketum hali, canlandırığı karakterin yapısı ve hatta karizmatik duruşu hiç değişmiyor, değişmediği gibi de her filmde izleyici benimsiyor. Filmin hikayesi ise oldukça etkileyici, günümüz aile/akraba ilişkilerini çok iyi yansıtmış. finalinde ise insanın için buzları eriyor desem yeridir.
Kore gazisi Walt Kowalski oğulları ile olan ilişkisi eşinin ölümünün ardından daha mesafeli bir hal alır. Huysuz bir ihtiyar görünümündeki Kowalski ne torunlarından, ne oğullarından, ne peşini günah çıkarması için bırakmayan genç rahipten, ne de Tayland asıllı komşularından memnundur. Hayatta onu tek mutlu eden olay, Gran Torino markalı emektar arabasıyla geçirdiği dakikalardır.Herşeyden üstün tuttuğu arabası yan komşusunun oğlu tarafından çalınmaya teşebbüs edildiğinde, Kowalski önyargılarını bırakacağı bir dostluğun başlayacağını henüz bilmiyordur.