bazı işlerde de , o bıyıklı şişman amca 12 renkli baskıyı 4 renge indirmeye uğraşır *. amcaya izah edersin : abi bak böyleyken böyle, bu 4'e inmez, inerse bi boka benzemez. hadi 8 renge indireyim ben bunu. yok, diretir amca, hatta lütfeder 5 renge indir madem diye. indirirsin 5 renge, gözüyle görür ve: yiğenim bu bi boka benzemedi yaw hehe, şeklinde gevrek gevrek gülüp şimdiye kadar ki tecrübeni * hastir edip yerle bir eder. ama mantığı yerine çenesini çalıştırmaya devam eder: yok bunu istemiyom sen başka bişee çalış bana kardeş deyip belki 2 gün belki 3-4 saat *çalıştığını da çöpe göndermekte sakınca görmez. sen de klavye başında ömrünü çürütürsün **.
işverenlerin aptal sürüsü olması en büyük sorundur. bir grup eleman freelance olarak bu işveren kişisi için çalışırsın. normalde sistem bellidir; biri kendi üstüne düşeni yapar çıkan görseli diğer çalışana verir o da kendi işini yapar. yani sen sana verilen görsel üzerinde çalışırsın sonra sunuma gidersin bir de ne göresin? bu işveren götü demesin mi biz bunlarda değişiklik yaptık. beyan edersin benim elime geçmedi öyle bir şey. neyse alırım ben o arkadaştan yenilerini dersin. tabii bu işveren götü o kadar göttür ki değişikliklerinin ucu bucağı yoktur. yirmi günde bitecek olan iş bu lavuk yüzünden olur iki ay. ne motivasyon kalır ne de istek. alacağın para ürküttüğün kurda kuşa değmez. kabus bitmedi daha devamı var. lavuk tatmin olduktan sonra yani iki ay sonra o işi sana bir haftada yaptırmaya kalkar geciktik diyerek. halbuki işi geciktiren sensin dürzü. bu zavallı grafiker de iş bitse de alsam paramı ve şu malın suratını bir daha görmesem (hele "ama olmadı ki" deyişi yok mudur? çakasın gelir ağzına tekmeyi) diyerek sabahlar bilgisayar başında uykusuzluktan morarmış gözlerle. yazıktır.
kimse pek değinmemiş ama gözler fena zikiliyor.. detaya girdikçe inanılmaz yormaya başlıyor.. hele baş ağrısı ve yorgunluktan, saaatlerce aynı ekrana bakmaktan oluşan göz ağrısı aynı zamanda yakalarsa siki tutuyor insan..
yazılımcının yaşadığı zorluklara benzer. bir şeyden anlamayan müşteri, şunu yap, bu olmasın aaaa onlarda şu var der. sonra sıçar sıvar ne istediğini bilemez. yine kendi yoluna gidersin. önemli olan müşteriye, yöneticiye katlanabilmektir.
grafiker arayanlar, genellikle ne istediklerini tam anlamıyorlar galiba. Uzattıkça uzatırlar. Photoshop,corel,freehand,Illustrator,fireworks,autocad,flash vs vs diye uzatıp dururlar. Mübarekler sanki çalışan değil de makine arıyor. Bu ne acımasızlık?