abd başkanı george w. bush ile görüşen tayyip erdoğan'ın görüşmes sonrası ettiği kelamın ona yüklediği sıfattır. * şöyle ki:
1980 li yılların ilk yarısından itibaren köy köy hane hane adam öldüren hatta çocuklara bebeklere şarjör boşaltmaktan çekinmeyen bir terör örgütüyle karşı karşıyayız. örgüt değişen zaman içerisinde politikassını bazen öğretmene silah sıkarak, asker ile sıcak temasa girerek, insanların islam ile bir araya getirilmeye çalışıldığı dönemlerde imamları camilerde katlederek, ordu mensuplarının lojmanlarına füzelerle saldırarak, eleman sıkıntısı çektiği dönemde yollara mayın döşeyerek düzenlemiştir.
bu süreç içerisinde defalarca -nedendir bilinmez(!) hep kış evvelinde- ateşkez çağrısı yapmış ve bunların karşılığında sert sözlü tepkilerle ancak yumuşak siyasi uygulamalarla karşılaşmıştır. ne zaman ki bir sınır ötesi operasyon düzenlenmeye çalışıldıysa karşılığında iran-ırak-suriye-lübnan coğrafyasına yayılmış sonra ilkbaharla beraber tekrar sınırlar içine girerek eylemlerine devam etmiştir.
aradan geçen 25 yılda kaybedilen 35.000 vatandaşımız ve kolluk kuvvetimize, bu uğurda savunma sanayiine harcanan yaklaşık 25 x 5 milyar usd = 125 milyar usd (ki bu miktar dış borcumuza eşittir) karşılığında ölü veya diri elde edilen terörist sayısı 3000 civarındadır. bunlara ek olarak elimizde bir de 7 yıldır beslediğimiz vatansız bebek katili apo vardır.
iktidar olup da muktedir olamayan onlarca hükümetin istisnasız hiçbiri dönemin genelkurmaya başkanlarıyla elele vererek askeri çözümler peşine düşememiş, çözümü zaman zaman birleşmiş milletlere, zaman zaman abd'ye zaman zaman da avrupa birliğine havale etmeyi yeğlemişlerdir.
ve son olarak yaklaşık 3 aydır ciddi ciddi restleşen kuzey ırak kürt liderlerine karşılık arkamıza abd'yi alma çabaları nihayet tayyip erdoğan'ın amerika ziyareti sonrası ettiği laf sonrası gün yüzüne çıkmıştır.
"abd başkanı sayın george w. bush'un gözlerinde pkk ile mücadele konusunda kararlılık gördüm."
gözün çıksın!
senin orada millet adına kendi terör sorununu çözemeyen bir ülke lideri olarak orada help! help! demenin iznini sana kim verdi? abd başkanı görüşme sonrası pkk konusunda tek laf etmemişken kendi iç siyasetinde tribüne oynamanın son noktası bu mudur? "gözlerden kararlılık okuma" işi için nasıl bir üstün meziyet gerekmektedir? eğer bu meziyet sana bahşedilmiş ise merak ediyorum sayın başbakan;
halkın, yurttaşlarının gözlerine bakınca senin ile ilgili neler düşündüğünü de okuyabiliyor musun?