aynı evde yaşamaya çalışıp bağışıklık sistemini güçlendiren ev arkadaşıdır.
öğrenciyiz, normaldir böyle durumlar. 1 hafta aynı çorabı giyip koksa da çıkarmadığımız, 4-5 gün yıkanmadığımız hatta 10 günü aşan zamanlar oldu, normal şeyler bunlar öğrenciler için. hangi birimiz yapmadı ki donumuzu koklayıp pis koksa bile ''olsun nan 2 gün daha giyerim ben bunu'' diye giydiğimiz ya da burnumuzun direği kırılsa bile o çorabı koklayıp koklayıp ''sktr et amua goyum'' diyerekten nasıl olsa kimse görmez ayakkabının içinde içgüdüsüyle çıkarmadığımız çoraplar. normaldir bu durumlar, para olmaz, don alamayız, çorap alamayız giyeriz mecburiyetten. normal olmayan durum ise kıçındaki boku temizlemeden, ayağı yumurta kokan ev arkadaşının param yok diyip götü koktuğu halde mutfakta muz ve kivi yerken yakalanmasıdır. bu normal midir sizce?
bakın diyorum normali götündeki boktur, onunla 3-5 gün gez, normaldir diyorum ama götündeki bokla muz yeme, kivi yeme bu koyuyor adama. hele ki elektrik ve su için topladığımız paralarla alman daha da koyuyor arkadaş..50 tane don al elektriksiz susuz kalalım ama bana muzla kiviyle gelme kurban olayım. ben buna kızarım ve kızdım arkadaş. hem ben o bok kokusuyla aldığın muzu kiviyi nasıl yiyeceğim. hadi onu geçtim mutfakta gizli gizli yemeler ne ulan. sinirlerim zıpladı şerefsizim.
bu durum daha öncede bir çok kere gelmişti başıma. muz kivi değil. boklu donla gezme olayı. alışmıştım ben, adam yıkamıyor götünü onun sorunuydu. sonra kokulara alışan burnum herşeyin kokusunu bok zannettiğinden birşey anlamadım ve doğal olarakta kızamadım. evimize ne kız geliyordu ne başka misafir. birgün babam kapıdan geri dönmek zorunda kalmıştı. taa izmirden beni görmek için gelmiş kokudan ''ben misafirhanede kalırım oğlum rahatsızlık vermeyeyim'' demişti. belliydi kendisinin rahatsız olduğu. burun ve yüz hareketlerinden anlaşılıyordu. daha anormali ise arkadaşın donlu şekilde kapıyı açmasıydı. acımıştım babamı öyle görünce, o da bana acımış beni onunla öyle görünce. nasıl yaşadığımı nasıl nefes aldığımı düşünmüş. ben seni bu yüzden mi gönderdim diye hüzünlenmiş, gözleri dolmuş.
muzlu yakaladığımın 1 gün sonrası nedensiz sebepsiz benimle konuşmuyordu. sorduğum halde cevap vermemişti. garipsedim, ne bok yedi bu gene diye sorar oldum kendime..sonra hata bende mi ki dedim. özeleştiri yaptım, bi bok bulamadım. altına mı işedi lan bu yoksa sıçtı mı ya da diye sordum kendi kendime. salondan bağırdım sonrasında hemen mutfağa geçip salona gelmesini bekledim gelince hemen odasına koşacaktım. zaman geçmişti biraz hemen gittim odasına, kokladım yatağını. olur mu olur abi.. insanlık hali bu, üşütmüştür falan. yatağı bok kokuyordu ama iz falan yoktu yatakta. tam kafamı kaldırdım arkamdan beni izlediğini farkettim. noldu aga demeden ağlamaya başladı bu. meğer hep oradaymış ne yaptığımı görmüş bu benim. yatağımı ne kokluyon, bok mu var dedikten sonra tebessüm ettim iyice ağlamaya başladı. sonra olayı tatlıya bağladık. anlattım böyle böyle dedim. abi ben senin götünden sıkıldım dedim. olm bi yıka nan dedim. kokuyo la bu göt, sula bişi yap anuna koyum dedim. başta normaldir bişi demiyordum ama bu muz ve kivi beni yıktı arkadaş dedim. götün boklu eyvallah ama bu parayı alıp götüne don almadan, ayağına çorap almadan gidip muz yemen kivi kemirmen beni çok yıktı arkadaş dedim.
şimdi iyi anlaşıyoruz. arada koku gelsede sallamıyorum artık. elektriğimiz var ama suyumuz yok. don aldık o parayla, öderiz diye düşünüyoruz diğer ay.
bir bez, bir koli muz, bir de kasa kivi -tercihen iran kivisi- hediye edilip ırgat gibi caliştirabilecek olan hatta ve hatta siz robinson o cuma radyoda calar curcuna tadinin alabiletesinin temel direği olan kişidir.
gelgelim ki bu kişi ithal mal yerine yerli mal yese daha hoş olmaz mi? olur olur. yerli malı yurdun malı herkes onu kullanmali.
