bu dizide oluşmuş ilişki ağları inanın örümcek ağlarından daha karışıktır.şöyle kısaca anlatırsam:
vanessa, dane ilan-ı aşk etmiştir. dan ise serenaya aşıktır.dizinin kimi yerlerinde onalrı sevgili olarak görebiliriz.dan aynı zamanda jennyin abisidir. serena yukardan da gördüğümüz gibi danin sevgilisi, ericin ablası, blairin hem dostu hem düşmanı, natein seviştiği kişi...blair ise tam bir cadı..ilişkileri özetle serenanın eski kankası, natein çocukluktan beri sevgilisi, jennyin arasıra arkadaşı, chuckın kankasıdır.öhöm devam edersek nateblairin sevgilisi, chuckın dostu, serenayı bir zamanlar götürmüş kişilik, carterla arasıra dost-düşman olarak takılan kişiliktir.jennyye gelirsek efenim, bu kişi danin kardeşi, eric ve serenanın arkadaşı, blairle arkadaş olmaya hevesli, ve chuck tarafından samanlığa kaldırılmaya çalışılmış kişidir.chuck ise concon ayakkabılarıyla jennye asılmış, aradığını bulamamış, blair ve natein kankası kişidir.
(bkz: höh)
(bkz: ölmek istiyorum sevgili sözlük)
"good morning upper east siders. it's gossip girl here!" diye başlayan her türlü duyguyu içinde barındıran gençlik dizisi. salı akşamları cnbc-e'de izlenebilir.
askeri okul dizisi olmustur coktan. izine gelen bütün arkadaslarımın laptopunda bu diziye rastladım. Okulda paylasılan dizilerin basında geliyormuş zaten muhabbet tıkandığı zaman chuck bassın icraatlarını konusup durduk.
birbiriyle sevişmeyenlerin arkadaşlık yapamadığı, herkesin herkesle ayrı bir aksiyon içinde olduğu dizi. bir olayı yok ama başlayan izlemeye devam ediyor. karakterlere gelicek olursak;
chuck karakteri bildiğin piç, nate zengin duygusal bebe, blair şehrin kaşarı, serena üstündeki kaşarlığı atmak isteyen çirkin kız, dan aşkı kovalayan fakir ama gururlu genç, jenny ortam kovalayan ergen, vanessa* duygu yüklü yardımsever ayrıyetten kişisel bir yorum olarak -melek lan bu- denebilecek canlı formu. ebeveynleri anlatmaya gerek yok, onlar da az değil.
yukarı doğu yakası karışık bildiğin. izlemeye devam ediyor millet.
son 1 senedir hastası olduğum dizi. the oc falan kalmayacak ortalıkta zira gossip girl 2.sezonunun ilk bölümlerinde bizi şoka sokmayı başarmaktadır. catherine feci bir kadın.hem üvey oğluyla* hem üvey oğlunun sevgilisinin eskisiyle*mercimek fırın durumda. nasıl fesat, nasıl uyuz anlatamam. ferhunde, firdevs gibi kötülerimizi solda sıfır bırakır valla.*
izlediğiniz zaman 'höh nasıl liseli lan bunlar' gibi tepkiler verebileceğiniz olumsuz örnek ve davranışlar içeren gençlik dizisi.
(bkz: ölü eti yiyen kız)
ilk bölümünün sonunda bir adet hatasını şu an yakaladığım kız dizisi. ha ben bu halimle ne sikime izliyorum bilmiyorum. neyse. hata şudur ki; başroldeki kızımız fakir delüğanlıyla taksiye biner. önce oğlanın kardeşi biner taksiye, sonra kız, en son da oğlan. öbür sahnede görürüz ki kardeş yerli yerindedir ama oğlan ortadadır başroldeki kız ise kapı tarafındadır.
tanıtımında "gossip girl'de bu hafta" şeklinde başlayıp konu anlatmadan "hadi biraz dedikodu yapalım" şeklinde aptalca alakasız sözler sıralandığı için insanın sinirini bozan dizi-msi. çünkü dış ses kişisi de biliyor ki konu klişe, her hafta olduğu gibi bu haftada yalan rüzgarı, cesur ve güzel tadında (ya da tatsızlığında) geçecek o yüzden olabildiğince kısa tutuyor tanıtımı...
dizide azınlık kadrosu geniş tutulmayıp bir adet zenci ve bir adet uzakdoğulu yeterli görülmüştür.
ayrıca kızlarımızın o güzelim kıyafetleriyle michael kors un adını tüm dünyaya duyurmaya başlamış olduğu bir çeşit moda show gibi bir dizidir.
ergen dizisi.ama ben sevdim. konusu itibariyle zaman geçirmeye kafa dağıtmaya birebir bir dizi. 1.sezonunu 2 kez izlemiş biri olarak söyleyebilirim ki güzel bir dizi. özellikle diyalogları, chuck bass'i, blair waldorf'u, rufus ve lily'nin akıbetini, nate'i, vanessa'yı,jenny'yi, dan ve serena'yı merak ediyorum ben.
2.sezon da 2 bölüm yayınlandı ve bence başarılı gidiyor.
müzikleri de gayet güzel bir dizi.
ve 2.sezonda blair tarafından chuck'a verilen nickname'ler (bkz: basshole), (bkz: basstard) gibi çok eğlenceli.karakterlerin birbirleriyle sürtüşmelerini izlemek cidden çok keyifli. tamam 23-25 yaşlarındaki tipleri lise bebeleri diye gösteriyorlar ama olsun..karakterlerin hepsi keyifli,eğlenceli.
bunlara rağmen kanımca dizi ileriki sezonlarda the o.c. kıvaımna gelebilir.olsun yine de ben şimdilik izlemeye devam edeceğim. çünkü ciddi anlamda eğleniyorum ben bu diziyi izlerken.
--spoiler--
amerikan genclik dizilerinde, esinden bosanan baba hep mi gay olur? sorunsalini akla getirten dizi. benzer bir ornek the o.c. de de vardi.
--spoiler--
başroldeki taş hatun olan blake lively nin acayip bi şekilde sinem kobal-gülse birsel karışımı olduğu kanaatine ilk bölüm itibariyle varmış olduğum ayrıca dedikoduyu seven milletimiz tarafındanda tutulacağına inandığım dizidir.
edit: düşündüm karar verdim bu kız birazda gamze özçelik e benziyo tabi güzel haline, şimdi arka sokaklardaki halini hiç beğenmiyorum hiç *
muhtemel ülkemin lisede okuyan kızları tarafından popüler bir dizi haline getirilecek olandır.
aman yarabbi amerika orası özenmesin bizim kızlar oralara... yani bizde bekaretmiş, içkiymiş bunlar hep ahlak meselesi... eğer ahlaklarını kaybederse bizimkiler vay hallerine. ne de olsa amerika' ya sadece borsamızla değil her şeyimizle endeksli olarak yaşıyoruz. kolay değil...
