herşeyi abartılı dizi.böyle diziler de hiç olmayacak şeyler, hiç olmayacak zaman da olur. tesadüfünde bu kadarı dersiniz. bu kadarı da olmaz dersiniz. ben diyorum açıkçası. ne olursa olsun bir insan bir hafta içinde bu kadar olayın içinde olamaz yav. kurtlar vadisi olsa anlıyacağım. aşk dizisi. tabi olayın olmadığı yerde izleyici de olmuyor. o da ayrı bir konu. ilgi çekmek için hep atraksiyonlar eklenicek. ama özünde iyi bir aşk ve arkadaşlık dizisi. hakkını da yemeyelim. biraz daha rölantiye alsalar daha iyi olur kanımca.
izleyip dehşetlere düştüğüm dizi. sadece bir bölüm izledim ve erkek kardeşinin gay olduğunu öğrendiğim bir blake lively gördüm. aynı bölümde kızımızın* erkek kardeşi, kızımızın okuldan bir kız arkadaşının erkek olan sevgilisiyle flört ediyormuş, bunu da gördüm. ayrıca kızımıza da diğer taraftan başka bir kız arkadaşı gizli cinsel münasebet görüntüleri* nedeniyle şantaj yapıyor.hayır senin kardeşin gay, sen neden korkuyosun ki. senin olayın ahlaki olarak usa sınırları içinde gayet makul görünüyor benim yalnız ve güzel ülkemden, sen niye korkuyorsun blake lively'ciğim.
anlaşılması zor değil mi?
hayır sayın okur; ilk okuyuşta anlaşılmasının zor olmasını sebebi benim yeteneksizliğim değil, dizinin uçukluğu. bu dizinin türkiye'de ilgiyle takip edilmesi de ayrı bir olay. tabuları yıkıcaz diye olay bu kadar abartılmamalı bence. two and a half men bile aile ortamında daha rahat izlenebilir diye düşünüyorum. "amerika'da lise ortamı böyle miymiş, piii!!" diye tepki vereni bile gördüm ben bu uğurda hacım. görüyorsunuz a dostlar, dünyanın binbir hali var.
neyse, bana ne ya ne izlerseniz izleyin. aslında senaryosu falan çok sağlam dizinin. şu anda merak ediyorum sonraki bölümlerde neler olduğunu. sanırım tekrar bölümlerinden biriydi benim izlediğim zaten. hayır bütün bir sezona yetecek kadar olay bir bölümde kullanılınca insan merak ediyor, herhalde senaristler çok üretken, harcanıyorlar bu uyduruk diziyle. parası iyiyse o ayrı tabii...
doğum gününü kutladığım dizi. yok, yeni sezonunun açılışını kutladığım yazar. olmadı doğum sezonuyla açılış gününü kutladığım sözlük dizidi, tv yazarı. dedikoducu zengin yazarların hayatını anlatan sözlük^%#+^$½$$$^^^####............... (bkz: mavi ekran)
hayatının karamsarlıklarından kurtulup bir "merhaba" diyebildiğimde, her şeyden uzaklaşıyorum sanki. doğuşuma bile demek istiyorum bunu. yeniden doğmak eylemini gerçekleştirmek istiyorum. çünkü herkesin her şeyin yeniden başlamaya ihtiyacı vardır. kaybettiklerini toprağa gömüp yeniden uyanmak hayata, işte budur.
benim doğum günümdür bugün. kayıplarıma ağlamak yerine, kazanacaklarıma ve kazandıklarıma sevinmeyi tercih ediyorum şimdilik. kucak kucak sarmalanmadım hiç belki ama beni seven kalpler oldu. hep hissettim yanı başımda onları. sevdim, sevildim, sevindim, mutlu oldum...
şimdi yine hüzne merhaba dememek için sevgilimi kucaklıyorum yanıbaşımdaki. birazcık annemi, birazcık abimi. olsaydı bir de babamı.. acaba beni düşünüyor mudur gittiği yerde diye soruyorum sonra. sonra çocuklaşmamam gerektiğini vurguluyorum beynime. ama gözyaşlarım damla damla.. ikiden fazla haram ona. sonra koyuyorum başımı hiç görmediğim bir omuza. hayalgücümün birleştirebildiği son noktaya kadar dayanıyorum ve yaşıyorum. bugün buruk geçecek belki, belki çok coşkulu, ama bildiğim şu var ki, ilk defa doğu adımlar atıyorum. bu yaşımda ilk defa yetişkin olabiliyorum. hissediyorum. öyle ki kendime mektup yazıyorum her şeyi bırakıp.. yarın ki geçireceğim sınavı bile düşünmeden, umarsızca. "sevgice"!
ben ne olursa olsun kendimi ve çevremi seviyorum ya. onları özenle oluşturdum, seçtim. kendimi özenle geliştirdim, aklımda yapamadığım hiçbir şey kalmadı. hayalimden geçen her şeyi yapabildim, yapıyorum da. başarısız olsam dahi "yaptım" diyebiliyorum. bu da bana yetiyor sanırım. neşeli, komik, eğlenceli biriydim; ve bir gün turizm sektörüne atılacağımı söyledim kendime. şimdi okulunu okuyorum. yazar olmak istiyorum, yazıp yazıp kendim okumak istiyorum ve keyif almak istiyorum dedim. senelerce dalga geçtiğim günlüklerim oldu. günlük tuttum ve hayatla alay ettim uzun uzun. eğleniyordum. bir gün yazılarım günlük olmaktan çıktı, edebi roman falan da olmadı ama daha herkesin okuyacağı türden beynin hayal kıvamında aktığı görüntüleri çizdim yazarak. resim çizmek istedim hep.. ilkokul sıralarında yalandan çizdiğim, ama başarılı olduğum ve panolara asılıp sergilenen resimlerim oldu. şimdi sorsan, bir çöpadam bile çizemem halbuse.
bir gün çok zengin olacam dedim.. ama kafamı zengilleştirmeyi; kitap, dergi okumayı zengin olmaya tercih edeceğimi biliyordum. bu yüzden bende bir hayal olarak kalacak tek şey "zenginlik" oldu.
şimdi mi?.. sadece ben ve yüreğim başbaşayız her zamanki gibi. sevgilerin arasından çıkarabildiğim en değerli hazinem, yüreğim-miş. o olmadan kazandığım hiçbir şeyim olmamış aslında. bu yüzden yürek diyorum ve yeni yaşımda kendime yine en sağlamından bir yürek armağan edip yazımı sonlandırıyorum.
doğum günü yazarı, nice mutlu yıllara, ulan ilk ben kutlayacaktım, koştum koştum, yetişemedim, iyi doğmuş ki, doğmuşki yi, iyiki doğmuş... ay bana su verin...
doğum günü olduğunu başlığında sevgi dolu entrylerle gördüğüm ve "abucik gubucik" * diye yanaklarını mıcırdığım, "heppi börtdeyyy tuuu yuuuu" diye haykırdığım uuser. *