boş vakit çoksa eğer, canınız sıkılıyorsa, bir şeyi izlemiş olmak için izleyecekseniz, işte bu dizi o işi layıkıyla yapar. sadece vakit geçirir. s.klemezsiniz fazla.
--spoiler--
chuck adlı karakterin bir gün okula belediye otobüsü ile diğer gün limuzin ile gelmesiyle senaristlere gıcık olmamı sağlayan, sonra izledikten sonra amaaaan boşver vakit geçirtiyor dedirten tv serisi...
--spoiler--
yapimini the oc'nin yapimcisi josh schwartz'in ustlendigi, bu sene amerika'yi zamaninda oc'nin yaptigi gibi sallayan ama oc'den daha kaliteli olan yeni nesil cnbc-e genclik dizisi.
ilk bolumu 9 eylul 2008, yani bugun, saat 21:00de ba$layacak ve ilk sezonunu izlemi$ biri olaraktan izleyici ustunde oc'den bo$alan yeri fazlasiyla doldurucagina emin oldugum dizi.
kitap serisinden sonra dizisini bekledigim ve serena ile nate dışında karakterlerin kitapla uyuşabildigi dizi. ancak kitabı her zaman tercih sebebimdir.
muhtemel ülkemin lisede okuyan kızları tarafından popüler bir dizi haline getirilecek olandır.
aman yarabbi amerika orası özenmesin bizim kızlar oralara... yani bizde bekaretmiş, içkiymiş bunlar hep ahlak meselesi... eğer ahlaklarını kaybederse bizimkiler vay hallerine. ne de olsa amerika' ya sadece borsamızla değil her şeyimizle endeksli olarak yaşıyoruz. kolay değil...
başroldeki taş hatun olan blake lively nin acayip bi şekilde sinem kobal-gülse birsel karışımı olduğu kanaatine ilk bölüm itibariyle varmış olduğum ayrıca dedikoduyu seven milletimiz tarafındanda tutulacağına inandığım dizidir.
edit: düşündüm karar verdim bu kız birazda gamze özçelik e benziyo tabi güzel haline, şimdi arka sokaklardaki halini hiç beğenmiyorum hiç *
--spoiler--
amerikan genclik dizilerinde, esinden bosanan baba hep mi gay olur? sorunsalini akla getirten dizi. benzer bir ornek the o.c. de de vardi.
--spoiler--
ergen dizisi.ama ben sevdim. konusu itibariyle zaman geçirmeye kafa dağıtmaya birebir bir dizi. 1.sezonunu 2 kez izlemiş biri olarak söyleyebilirim ki güzel bir dizi. özellikle diyalogları, chuck bass'i, blair waldorf'u, rufus ve lily'nin akıbetini, nate'i, vanessa'yı,jenny'yi, dan ve serena'yı merak ediyorum ben.
2.sezon da 2 bölüm yayınlandı ve bence başarılı gidiyor.
müzikleri de gayet güzel bir dizi.
ve 2.sezonda blair tarafından chuck'a verilen nickname'ler (bkz: basshole), (bkz: basstard) gibi çok eğlenceli.karakterlerin birbirleriyle sürtüşmelerini izlemek cidden çok keyifli. tamam 23-25 yaşlarındaki tipleri lise bebeleri diye gösteriyorlar ama olsun..karakterlerin hepsi keyifli,eğlenceli.
bunlara rağmen kanımca dizi ileriki sezonlarda the o.c. kıvaımna gelebilir.olsun yine de ben şimdilik izlemeye devam edeceğim. çünkü ciddi anlamda eğleniyorum ben bu diziyi izlerken.
dizide azınlık kadrosu geniş tutulmayıp bir adet zenci ve bir adet uzakdoğulu yeterli görülmüştür.
ayrıca kızlarımızın o güzelim kıyafetleriyle michael kors un adını tüm dünyaya duyurmaya başlamış olduğu bir çeşit moda show gibi bir dizidir.
tanıtımında "gossip girl'de bu hafta" şeklinde başlayıp konu anlatmadan "hadi biraz dedikodu yapalım" şeklinde aptalca alakasız sözler sıralandığı için insanın sinirini bozan dizi-msi. çünkü dış ses kişisi de biliyor ki konu klişe, her hafta olduğu gibi bu haftada yalan rüzgarı, cesur ve güzel tadında (ya da tatsızlığında) geçecek o yüzden olabildiğince kısa tutuyor tanıtımı...
ilk bölümünün sonunda bir adet hatasını şu an yakaladığım kız dizisi. ha ben bu halimle ne sikime izliyorum bilmiyorum. neyse. hata şudur ki; başroldeki kızımız fakir delüğanlıyla taksiye biner. önce oğlanın kardeşi biner taksiye, sonra kız, en son da oğlan. öbür sahnede görürüz ki kardeş yerli yerindedir ama oğlan ortadadır başroldeki kız ise kapı tarafındadır.
izlediğiniz zaman 'höh nasıl liseli lan bunlar' gibi tepkiler verebileceğiniz olumsuz örnek ve davranışlar içeren gençlik dizisi.
(bkz: ölü eti yiyen kız)