kendisiyle futbol muhabbetinden kalma polemiklerim de oldu, nick altı savaşlarımız da; yadırgamıyorum çünkü bunu yaşadığım tek örnek değildi. kendisinin tehdit olarak ifade ettiği fenerbahçelilerin genel tavrından üstüme alındığım bazı konular var ki muhtemelen kendisi de biliyordur bazı şeyler. sözlükte öyle noktalara gelindi ki çözümün ancak yüz yüze görüşülerek aranacağı kötü anlardı bunlar ve ben şahsen yaşadım ve yaşattım, inkar etmiyorum. gelgelelim bu kadar mevuzunun içinde bile kimse, ne sözlükte ne de özel olarak kimsenin annesine küfretmemişti, o kadarını yapanı görmemiştim. kalbimin bir yarısını bıraktığım bir memleketten, her ne kadar rakibimin sivri bir üyesi olsa da hemşerim diyeceğim bu adamın, karşısındaki her kim olursa olsun asla kabul edemeyeceğim bir şekilde bunu yaptığını görüyorum ki şok olduğum mevzu da tam olarak budur.
nasıl açıklayacaksın sen bunu? uğruna ana avrat sikilecek yazar diyenin çizgisiyle mi yoksa direk hitap ederek buna daha net getirdiğin açılımlarla mı? sen nasıl birinin annesine küfür etme gerekçesi bulacaksın be dostum? 'e bu da böyle demişti ondan' mı diyeceksin? elbette mecbur değilsin açıklamaya, bunun için kimseyle sözleşme yapmışlığın yok; peki bu sözleşmeyi yapmadığımız için mi bu küfürü yeme ihtimalimiz var?
kendisini şahsıma ana avrat küfretmeye davet ettiğim yazardır; eski günlerin hatırına.
kendini özletmiş yazardır. fakat beklenmeyen görükle zirvesi'nde hasret giderilmiştir. önümüzdeki ilk gs maçı için şimdiden yerimizi bir cafeden ayırtmamız gerektiğini üstüne basa basa vurguluyorum. haberin olsun.
moderasyon tarafından kollandığımı ısrarla iddia eden yazar.
benimle aynı sertlikte entryler girmiş de ben çaylak olmamışım o çaylak olmuş; üstelik o çaylak olunca ben anında nick altına yazmışım falan. bunlara göre açıkça moderasyon benim elimdeymiş, işte apaçık(!) kanıtı da buymuş!
dur bi saniye, zall içerde bulaşıkları yıkıyor, salça'yı da bakkala ekmek almaya gönderdim. zaten moonlight sonata ile tavla oynuyoruz tek elle yazıyorum entryi, july4th ise cezalı; tek ayak üstünde bekletiyorum çamaşır makinasının yanında. bu durumda bu iddialara şu an itibariyle cevap veremeyeceğim, iftardan sonra da seviştiğimiz ve yorgunluğumuzu reina'da attığımız için cevap vermemiz biraz zaman alacak haliyle, anlayış gösterileceğini umuyoruz.
en kötüsü ağlamak. gerçekten; salya sümük ağlayıp, bazı eksiklikleri örtmek yerine iyice deşifre etmek. bu durumda rekabetin, çekişmenin de bir anlamı kalmıyor, hepimizin bir vicdanı var. gerçekten aynı sertlikte mi yazdık? eğer rahatlayacaksan, gerçekten kendini iyi hissedeceksen çaylak olacak şeyler yaparım sevgili yazar dostum, sırf senin için, sırf rekabetin hatırı için. bunu istediğini belli et yeter ki; çaylak olmak için mücadele etmeyen saylon kendini şerefsiz ilan edecektir. bu gece senin için en az 10 gün sağlarım bunu, yaparım bilirsin.
bunları özel mesajda anlatmak ilk bakışta daha mantıklı görünebilir ancak nick altına entry olmasının 2 sebebi var: ilki seviyeyle ilgili ciddi şüphelerim var ve seviyesizliklerle ilgili ciddi fobilerim mevcut. diğer sebep ise herkesin dönüp kendi götüne şöyle bir bakmasıdır; acaba şu tavrı ortaya koyacak göt var mı bende diye. tavrımı mı methediyorum? evet. cidden bir defa bunu görmek için sözlük hesabımı bile feda edebilirim, ki oldukça rahatlarsınız bilirim. ne olur şu tavrınızı bir defa da siz methedin bana, çakallar gibi gruplaşıp bir avın üstüne sürüyle gitmekten başka bir şey yapın da utandırın lan beni.
bir miktar daha sakin olması gereken üçüncü nesil çaylak. halbuse yazsa da eğlensek, o yaptığı son derece kreatif naylon şakalarıyla, fenevbahçe yazarak kopardığı kahkaha tufanlarıyla gülmekten altımıza sıçsak değil mi?