ankara biz daha ölmedik ilk zirvesinde yerde 1 lira bulmuştum, ama goodboy un oturduğu yerdeydi ben buldum deyip cebine attı. bir anımdı, aylardır içimde kaldı paylaşayım dedim.
sağlam nick altı yalaşması gibi görünecek de olsa, ben bu yazıyı sana yazıyorum goodboy'um.
o değil de, gitmeyin lan deyişin kulaklarımda hala, son ankaray seferimizin son anlarında. senden sonraki durakta inip koşsak mı goodboy'un kollarına diye bile düşündük valla. hatta otogarda bazı olaylar oldu da, geri dönelim lan moduna girdik hemen. önce bi teşekkür edeyim tekrar, kimse bilmese de sen biliyosun neden bu teşekkür.
gerçekten mükemmel bir 2 gece 3 gün yaşattınız bize. kusursuzdu her şey, hele senin kahvaltıların, makarnaların, helvaların, çayların, odan yok muuu. evet evet, odan. çıkmadık lan odandan sigara içmek bahanesiyle.
öyle bir entryde anlatılacak gibi değil bize gösterdiğin ilgi, misafirperverlik, kardeşlik. 5 temmuza da az kaldı, bahane istemiyorum. istanbul geceleri bizi bekliyor kardeşim * gel de iki makarna yiyelim.
evet efendim, berbat türkçesiyle dikkat çekmeye çalışıyor.
hem sadece bu mu? cevap ver len bu mu? yaaaa!! kalırsın öyle. ben cevap vereyim, sadece bu değil. dekolte elbiseler giyip topuklu ayakkabılarıyla kordonda salınıp dikkat çekmeye çalışıyor..
aslında güzel yazan bi adam ama gözlerimi dekolte ile sergilediği göğüslerinden alamadığım için;
haydarpaşa tren garında sexton'ın dudaklarına pervasızca yumulan kart zamparadır. ankara'da yaşamasına karşın ayda bir kere konya'daki rixos oteli'nde rezervasyon yaptırıp, iş gördüğü rivayet olunur...
- goodboy mu o ne la?
- ya abi sorma lisedeyken almıştım
- hımm! iyi çocuksun vesselam sıkıntı yok goodboy ha good.
- abi onu kullanmasak olmaz mı?
- yes, all right goodboy.*