good will hunting

    3.
  1. Neden Ulusal Güvenlik için çalışmayasın ? sorusuna will hunting 'in verdiği cevap müthiştir.

    Diyelim ki çalışıyorum. Biri masama bir şifre koydu. Kimsenin çözemediği bir şey. Şansımı deniyorum ve belki de çözüyorum. işimi iyi yaptığım için memnunum. Ama belki o şifrede... Kuzey Afrika ya da Orta Doğu'da asi bir ordunun yeri yazıyordu. Yeri öğrenince asilerin saklandığı köyü bombalıyorsunuz. hayatımda hiç görmediğim 1.500 kişi ölüyor. Politikacılar bölgeyi emniyete almak için(!) asker gönderiyor. Çünkü umurlarında değil. Ne de olsa onların çocuğu gitmeyecek. sıcak çatışmaya kendileri katılmayacak. Geri geldiğinde, emek verdiği çiçeğin... gönderildiği ülkeye ihraç edildiğini görecek. Kıçına kurşun sıkan adamın işini çaldığını görecek. Çünkü o günde 15 sente mola vermeden çalışmaya razı. bu arada oraya gitmesinin tek sebebinin ucuza petrol satacak bir hükûmeti iş başına getirmek olduğunu anlayacak. Tabii petrol şirketleri yerel fiyatları yükseltmek için uğraşacak. onlar iyi kar edecek ama bunun arkadaşıma faydası olmayacak. Değerli zamanlarını petrolü getirmek için harcayacaklar. Hatta belki sarhoş bir kaptanla bile anlaşabilirler. Martini içip buz dağları arasında slalom yapmayı seven biri. Çok geçmeden bir yere çarpıp petrolü dökecek...ve Kuzey Atlantik 'te bütün deniz yaşamını yok edecek. Arkadaşım işsiz kaldığından benzin alamayacak. iş görüşmelerine yürüyerek gitmek zorunda kalacak. Kıçındaki kurşun yüzünden canı çok yanacak. Bu arada açlık çekecek, çünkü yiyebileceği tek şey aş evinde ona verecekleri tek şey... Kuzey Atlantik'teki balık leşleri olacak. Ama benim aklıma daha iyi bir şey geldi. En iyisi arkadaşımı öldürelim gitsin. işini de yeminli düşmanına verelim. Benzin fiyatını yükseltelim, köyleri bombalayalım...yavru fokları sopayla dövelim, ve Ulusal Güvenliğe katılalım. Başkan bile olabilirim.
    25 ...
  2. 10.
  3. diyalogları, içtenliği, müzikleri ve enfes tespitleri ile çok güzel bir film.

    --filmin gidişatı hakkında bilgiler içeren yorumumuz, izlemeyen okumasın--

    Televizyonda da birçok kez yayınlanmış bir film, yani herkes haberdardır. Etkileyici, özellikle senaryosu müthiş. Böyle bir senaryo Ben Affleck ile Matt Damon dan çıkmış o da şaşırttı oldukça.

    Oyunculuklar hakkındaki fikrim; donuk ifadeli Matt Damon bence iyi rol çıkarmış, Robin Williams ise tam bu rollerin adamı zaten. Ben Affleck bile kendisini sevdirebiliyor.

    Kasvetli bir geçmişe sahip olan gizli dahi Will (Matt Damon), bunun da etkisiyle insanlarla arasına duvarlar örmekte usta. Tabii zevk-ü sefa için vakit geçirdiği -değer de verdiği- bir arkadaş çevresi var ama esas benliğini dışa vurmuyor. işte bu noktada Robin Williams üstad geliyor ve kilidi açıyor, ama ne açış. Will ile Sean (Robin Williams) ın yaptığı her konuşma ezberlenesi güzellikte ve derinlikte.

    Sean ın da dediği gibi, her şeyden evvel dürüstlük geliyor Will ile olan dostluklarında. Önce Sean kalbini açıyor ve Will de dayanamayıp içini dökmeye başlıyor. Bu arada Sean ın aşk konusunda müthiş tespitleri var:

    "Önemli olan senin mükemmel olman değil yahut o'nun mükemmel olması da değil. Önemli olan birbiriniz için mükemmel olmanız." bu cümle çok şeyler ifade ediyor, harikulade.

    Filmde en güldüren sahne Harvard öğrencilerinin takıldığı bir barda arkadaşını tarih bilgisiyle ezmeye çalışan tipe Will in verdiği ayardı. "O söylediklerini şu kitabın şu sayfasından ezberlemişsin" deyip sonraki senelerde de derslerde neler anlatılacağını teker teker anlatması karşıdakinin tüm karizmasını yerle bir etti tabii smile.gif En sonda da Skylar (Minnie Driver oynuyor) ın telefon numarasını aldığını elemana gösterip lafı sokması da çok komikti.

    Bir de Sean ın karısına olan aşkını anlatırken "Geceleri sürekli osururdu, bir keresinde o kadar yüksek sesle osurmuştu ki kendi sesine uyandı ve "sen mi yaptın?" diye sordu" demesiyle devam eden bu sohbette komiktir. Fakat daha önemlisi Sean ın "O öleli kaç yıl oldu ve benim hatırladığım şeye bak, aslında bu ufak şeyler bizi birbirimize bağlayan nüanslardı." diye bağlaması da o kadar gülmeden sonra insanı duygusal bir derinliğe gark eder.

    Ayrıca Will in iş başvurusunda karşılaştığı "Neden ulusal güvenlikte çalışmayasın?" sorusuna verdiği cevap enfesti:

    "Zor bir soru, ama şansımı deneyeyim. Diyelim ki çalışıyorum. Biri masama bir şifre koydu. Kimsenin çözemediği bir şey. Şansımı deniyorum ve belki de çözüyorum. işimi iyi yaptığım için memnunum. Ama belki o şifrede Kuzey Afrika ya da Orta Doğu'da asi bir ordunun yeri yazıyordu. Yeri öğrenince asilerin saklandığı köyü bombalıyorsunuz. Hayatımda hiç görmediğim 1 500 kişi ölüyor. Politikacılar bölgeyi emniyete almak için asker gönderiyor. Çünkü umurlarında değil. Ne de olsa onların çocuğu gitmeyecek. Sıcak çatışmaya kendileri katılmayacak. Kıçına kurşunu yiyecek olan Güney mahallesinden bir çocuk olacak. Geri geldiğinde, emek verdiği çiçeğin gönderildiği ülkeye ihraç edildiğini görecek. Kıçına kurşun sıkan adamın işini çaldığını görecek. Çünkü o günde 15 sente mola vermeden çalışmaya razı. Bu arada oraya gitmesinin tek sebebinin ucuza petrol satacak bir hükümeti işbaşına getirmek olduğunu anlayacak. Tabii petrol şirketleri yerel fiyatları yükseltmek için uğraşacak. Onlar iyi kâr edecek ama bunun arkadaşıma faydası olmayacak. Değerli zamanlarını petrolü getirmek için harcayacaklar. Hatta belki sarhoş bir kaptanla bile anlaşabilirler. Martini içip buzdağları arasında slalom yapmayı seven biri. Çok geçmeden bir yere çarpıp petrolü dökecek ve Kuzey Atlantik'te bütün deniz yaşamını yok edecek. Arkadaşım işsiz kaldığı için benzin alamayacak ve iş görüşmelerine yürüyerek gitmek zorunda kalacak. Kıçındaki kurşun yüzünden çok canı yanacak. Bu arada açlık çekecek çünkü yiyeceği tek şey aşevinde ona verecekleri Atlantik'teki balık leşleri olacak. Ama benim aklıma daha iyi birşey geldi. En iyisi arkadaşımı öldürelim gitsin, işini de yeminli düşmanına verelim. Benzin fiyatlarını yükseltelim, köyleri bombalayalım, yavru fokları sopayla dövelim ve Ulusal Güvenlik'e katılalım. Başkan bile olabilirim."

    Filmin sonu da oldukça güzeldi, Sean ın yolundan gitti Will.

    --okuduğunuz için teşekkürler--
    14 ...
  4. 1.
  5. ismi türkçeye can dostum olarak çevrilen film bir dahinin hayat karşısındaki aldırmaz tavrını gözlerönüne seriyor... mit'de bir profesörün çocuğu keşfiyle gelişen filmin başrollerinde oscarlı oyuncular Robin Williams, Minnie Driver'la Matt Damon ve Ben Affleck rol alıyor.. konusu itibari ile özgün bir yelpazede kendini gösteren film gösterime girdiği yılda sanırım 2 dalda oscar almıştı...
    11 ...
  6. 8.
  7. 7.
  8. en beğendiğim filmler arasında nadide bir yeri var ve benim için çok özel bir film. gerçek hayatta bu kadar çabuk bir hastayı kendisiyle yüzleştirip özgür kılamıyorsunuz, bu zaman ister; ancak yine de o dönemi, sancılarını, çocuğun kendini arayışını ve savunma mekanizmalarının kırılışını çok çok iyi vermiş. karakterler cuk diye oturmuş, roller oyunculara çok yakışmış. yer yer sizleri sıkabilecek diyaloglar olabiliyor ve şurası keşke böyle olsaymış diyebiliyorsunuz; ama duyguları verişiyle senaryoyu işleyişiyle, oyunculuk performansıyla ve çekim kalitesiyle nadir çıkan filmlerden biri.
    6 ...
  9. 30.
  10. --spoiler--
    Sean: Önceki gün bana söylediklerini düşündüm... Resmimle ilgili. Gece boyunca bunu düşündüm. Sonra bir şeyi fark ettim. Ve derin bir uykuya daldım. Seni de hiç düşünmedim. Neyi fark ettim dersin?

    Will Hunting: Bilmiyorum.

    Sean: Sen daha çocuksun. Konuştuğunun şeyler hakkında en ufak bir fikrin yok.

    Will Hunting: Teşekkür ederim.

    Sean: Önemli değil. Sen Boston'ın dışına hiç çıkmadın.

    Will Hunting: Evet öyle.

    Sean: Sana sanat hakkında bir şey sorsam bana her kitaptan özetler verebilirsin. Michelangelo... Hakkında çok şey biliyorsundur: çalışmaları, siyasi görüşleri, yaşam felsefesi, cinsel tercihleri, her ayrıntıyı değil mi? Ama Sistine kilisesi'ndeki o kokuyu bana tarif edemezsin. Çünkü orada durup o güzel tavana hiç bakmadın. Görmedin...
    Sana kadınları sorsam bana tercihlerini sıralayabilirsin. Belki birkaçıyla birlikte oldun. Sevdiğin bir kadının yanında uyanmanın gerçek mutlululuk olduğundan söz edemezsin. Zor çocuksun.
    Belki sana savaşı sorsam bana Sheakspeare'in sonelerden biriyle karşılık verirsin. Sen bir savaş yaşamadın. En iyi arkadaşını kollarında kaybetmedin. Son nefesini verirken onu seyretmedin.
    Sana sevgiyi sorsam şiirle karşılık verirsin. Bir kadının gözlerinini içine hiç bakmamışsındır. Kendini çaresiz hissetmemişsindir. Allah bu dünyaya melek göndermiştir seni cehennemden uzak tutmak için. Ve onun meleğin olduğunu asla fark edemezsin. Sonsuza kadar sevmek nedir bilemezsin. Her şeyi yaşarsın kanseri bile. iki ay boyunca hastanede onun yannında olup elini tutmak nedir bilemezsin. Doktorlar senin gözlerinde ziyaret saatinin anlamsızlığını görürler.
    Sevdiğin birini kaybetmedin. Çünkü bu sadece kendinden daha çok sevdiğin birini kaybettiğinde ortaya çıkar. Senin hiçbir şeyi sevecek kadar cesur olduğunu sanmıyorum. Sana bakınca zeki ve kendine güvenen birini görmüyorum. Korkak, ukala değersiz bir çocuk görüyorum. Ama sen bir dahisin. Bunun farkındayım. Kimse duygularının derinliğini bilemez. Ama sen sadece bir resme bakıp benim hakkımda her şeyi bildiğini sandın ve hayatımı yorumladın. Anlıyorsun değil mi?
    Seni ilk gördüğümde seni anlamadım mı sanıyorsun? Duygularını, kim olduğunu...
    Çünkü Oliver Twist okuman buna engel mi oluyor? Şahsen sana hiç değer vermiyorum. Neden dersin? Senden hiçbir şey öğrenemem. Birkaç berbat kitap okuyabilirim. Kendinden söz etmediğin sürece, kim olduğundan... O zaman senden etkilenirim. Bunu yapmak istemiyorsun değil mi? Söyleyeceklerimden korkuyorsun. Bunu düşün.
    --spoiler--
    Der ve gider Robin Williams.
    5 ...
  11. 5.
  12. will ve sean ın bütün konuşmalarının özellikle seanın ölen karısı hakkında konuştuğu anın kafalarda yer yapabileceği, soundtracklerinde "elliott smith" i gördüğümüz izlenmeye değer 1997 yapımı ödüllü filmdir.
    ***O mükemmel değil. Sen de mükemmel değilsin. Asıl soru birbiriniz için mükemmel olup olmadığınız
    daha niceleri...
    5 ...
  13. 4.
  14. senaryosunu matt damon ve ben affleck 'in yazdığı film. matt damon tamam da ben affleck? şaşılası..
    4 ...
  15. 20.
  16. iki yılda bir izlediğim harika bir filmdir.
    4 ...
  17. 2.
  18. izlenesi bir filmdir. matt damon un performansı da dikkat cekicidir. fakat yine de islenen "zeki ama kesfedilmis", "serseri ama iyiliksever" kliseleri bazen insanı tırmalar, kasındırır.
    5 ...
© 2025 uludağ sözlük