garip derecede kırılgan bir noktada duran filmdir.
anne sevgisiyle yoğrulmuş film arada coca-cola nın sosyalist bir içecek olması durumu seyirciyi koparır ancak anne için yapılanlar kadar etkileyici olan sanırım lenin heykelinin götürüldüğü sahnedir.
annenin yüzündeki o şaşkınlık çoğu şeyi anlatıyordu yahu.
manidar bir stanley kubrick göndermesi içeren sıcak ve nitelikli film. yakın zamanın izlenmesi gereken işlerinden.
annenin 8-9 ay boyunca uyurken ülkedeki değişikliklerin film şeridi edasında hızlıca akıp geçtiği sahneler hayli keyif verir. şu bilindik turşu sahnesinde süpermarketteki çalışanla kurulan diyalog ve sen nerde yaşıyorsun deyişler ve ard arda geçen coca cola arabaları marketteki tvlerde bol mayonezli göğüsleri ilk görüşler akıldan çıkmaz.
bir de malum repliğimiz var burger king'i tercih ettiğiniz için teşekkürler, afiyet olsun! annem burger kingte çalıştığını duysa ne derler ve akabinde evin bir bölümünün hızlı hızlı batılılaşması...
filmin sonu da ayrı güzeldir. annenin külleri yakılıyor ve etrafa dağıtılıyor bu hem doğuda hem batıda yasak bir olgu olduğu halde. kapitalizm bir yandan büyülü hayat nimetleri sunarken diğer yandan insan emeğini sömürüyor. ne kalıyor akılda. robot gibi hayat replikleri...
burger king'i tercih ettiğiniz için teşekkürler, afiyet olsun!
izleyin, izletin!
10 üzerinden 7.5!
sosyalizmden kapitalizme geçişi çarpıcı bir şekilde gözler önüne seren filmdir. ki bu geçişte sosyalizmle yönetilenlerin kültürleri piç olmuştur, sosyalizm yönetiminde önemli konumda olanlar kapitalist almanyada adam yerine konulmayan insanlar olarak karşımıza çıkmıştır ve insanlar kendi dışa kapanık dünyalarından bu pis kapitalist dünyaya adım atmıştırlar. sosyalizm iyi bir anlayış demiyoruz elbette. ama bu filmin vermek istediği bir mesaj da bence kapitalizmin boktanlığıdır.
"eskiden bu parayi kullaniyordunuz, simdi begenmez mi oldunuz pezevenkler" sahnesi ile isyani,
"lenin in helikopterle tasinma" sahnesi ile ozlemi ve sinematografiyi,
"bina duvarindaki kocaman coca cola afisi" sahnesi ile teslimiyeti,
"eskiden de calisirdi ama bu kadar yorulmazdi" sahnesi ile evlat sevgisini
ve
film boyunca esas oglanimizin, annesinin durumu cakmamasi icin yaptigi binbir turlu atraksiyon ile anne sevgisini en icten sekilde anlatan film.
fikir empoze etmeye calismadan, kati kurallar ile bu dogrudur ve bu yanlistir tespiti yapma amaci gutmeden, evlatlarin anne sevgisi temasi uzerinden dogu almanya nin kapitalizme gidis hikayesini trajikomik bir sekilde aktarmayi basarabilen enfes bir yapim. yann tiersen ile tanismami sagladigi icin ayrica sevdigim film.
arada kalmışlığın hikayesi, diğer bir deyişle çelişki komedisi. ufak ayrıntılarla izleyici fazlasıyla mutlu eden bir film. düğün kasetlerinden kübrik'e göndermeler. Batı Almanya kimliğiyle Dünya Kupası'na son kez katılan ve ingiliz Chris Waddle'ın auta giden penaltısıyla Dünya şampiyonluğu'na ulaşan bir takımın sevinç çığlıklarına, ister istemez ortak olmak zorunda kalan Doğu Almanlar. hayali bir dünya inşa etmeye çalışan alex.
--spoiler--
anne uyanır, onla ilgilenmekten helak olmuş oğul ise sandalyede uyuya kalmıştır. anne dışarı çıkmayı kararlaştırır, usul usul çıkar da. önce asansör dikkatini çeker, bakımsız ve zarar verilmiş halde bulur apartmanını. sonra aşağı indiğinde apartmana taşınan batı almanyalı gençlerle karşılaşır. bir süre olan bitene anlam veremez, sonrasında yoluna devam eder.
pata pata pata pata pata
bir helikopter yaklaşır, büyük bir heykelin üst bölümünü taşıyan helikoptere dikkat kesilir anne. helikopter ihtişamlı birşey taşır ama ne olduğu uzaktan seçilemez. önce el gözükür öne doğru atılmış, sonra heykel döner ve annenin gözünün içine canlanıp da yalvarırcasına bir bakış atar, ona elini uzatır; ''yardım et, kurtar beni!'' dercesine. anne dona kalmıştır, anlam veremez buna, lenin ise hızla uzaklaşır, helikopter tarafından uzaklaştırılır, anne bir elveda bile diyemeden...
--spoiler--
sosyalizm ve kapitalizmin iyi ve kötü taraflarını kanımca kuvvetli bir biçimde gösteren filmdir. o yüzden herhangi bir şekilde taraftar bir gözle işlendiğini söylemek yanlış olur konunun. aslında sosyalizmin yaşanılabilirliğinin insanların elinde olduğunu, o rejimi yine insanların baskıcı ve bunaltıcı yaptığından dem vuruluyor bazı sahnelerde. diğer taraftan kapitalizmin yine insanlar için olduğu, kapitalizmin hayatı kolaylaştırdığı ve hayat standardını yükselttiğinin anlatılmasıyla birlikte işsizliğe yol açtığı da işlenmiş. filmin sonunda alex'in, berlin duvarının ve dolayısıyla sosyalizmin annesine gösterdiği biçimde yıkılışını aslında tüm dünyanın anlamak istediği ve de anladığı biçimde algılamasının anlatımı da çok ustaca kanımca. siyasal rejimlerin insanlar sayesinde cehenneme çevrilip yine insanlar sayesinde yaşanılabilir kılındığını anlatmakta film.
doğu almanyada sosyalist düzenden kapitalist düzene geçişin hızını ve keskinliğini çok güzel bir şekilde vermiş filmdir. annesi kalp krizi geçirmesin diye eski sosyalist düzeni annesinin bulunduğu yerlerde sürdürmeye çalışırken aslında kendi istediği ülkeyi de tasvir eden bir gencin uğraşısı mizahi ve epik bir şekilde anlatılmıştır.
oyunculuklar ve replikler harikadır.
ayrıca film kapitalizmden sosyalizme geçsek biz nasıl olurduk diye düşündürür insana...
bende filmden arta kalanlar;bir çocuğun(alex'in) ne kadar anneyi sevebileceğinden çok bir arkadaşın(denis'in) arkadaş için neler yapabileceğini öğretmiş olması ve damaklarda turşu tadı bırakmış olmasıdır.
-batıdaki insanlar doğu almanyaya geliyor,onlara kalacak yer ayarlamak bizim görevimiz,yazlığımıza gidelim!
filmde ilk doğu almanya kozmonotu Sigmund Jahn'ın taksici olarak karşımıza çıkması da atlanmayacak bir kapitalizm yergisidir. filmin sonlarına doğru, esas oğlan alex'in stüdyosunda ve uzayın sonsuzluğunda Sigmund Jahn, yıkılan bir umudun yeni başkanı olarak yurttaşlarına insanlığın son umudunu ve bu umudun ne kadar da mükemmel olduğunu anlatır.
ayrıca (bkz: ev yapımı sosyalizm)
doğu almanya'nın da batılılaşma sürecini gerçekten güzel anlatmış filmdir. ve çocuğun hasta annesi için yaptığı fedakarlıklar takdire şayandır. izlenmesi gereken filmlerdendir.
naif bir filmdir. komadaki anne adeta gezegen değiştirmiş gibidir. çünkü sosyalist düzende kapadığı gözlerini kapitalist düzende açmıştır. film yapı açısından jacob'un yalanları ile büyük benzerlikler göstermektedir. ancak filmdeki bazı replikler son derece düşündürücü ve sorgulayıcıdır.